200 yorumm
***
Hyunjin'i yatağına yatırıp üstüne çıkan Minho beklemeden dudaklarını birleştirdiğinde Prens kollarını onun boynuna sarıp parmaklarını saçlarına karıştırmış ve dudaklarını aralamıştı. Kızıl tutamları çekerken daha sert öptü Minho.
"Minho," diye zar zor konuştu Hyunjin ama şikayetçi değildi, bir an sadece adını mırıldanmak istemişti. İçinde bir şeyler ona karşı büyüyor, büyüyor ve açığa çıkan duyguları kendini kör ediyordu. Onun da kontrol edemediği şey buydu, aşıksa engelleyemezdi.
Ağzına yollanan dili kabul ettiği zaman Minho'nun tek eli uyluğuna yerleşmiş ve daha yeni banyo ettiği için nemli olan tenden yukarı doğru sürtünerek çıkmıştı. Elinin hareketi yakıyor, daha da hızlanmalarını sağlıyordu.
Nefes nefese kaldıkları bir öpüşmeyle ayrıldıklarında birbirlerine bakmaya başladılar, sadece birkaç saniye sürdü ve boynundaki elini
çekip direkt onun kuşağına attı Prens. Kuşağı söküp yere bırakmış, zarif parmakları Minho'nun omuzlarındaki kıyafeti indirmişti.Kuşak gibi onu da kenara attığında omuzlarını bırakmadan itti ve hızlıca kucağına yerleşip boynuna bastırdı dudaklarını. Minho her iki avucunda onun kalçalarını sertçe ezerken Hyunjin de boynuna ıslak öpücüklerini sıralıyordu.
"Delirtiyorsun beni," diye mırıldandı Minho ama sesi tam çıkmış mıydı, farkında değildi. Hyunjin hafifçe dudağını kıvırıp geri çekildi. "Sen de beni az delirtmedin."
Yatağa bastırdığı dizlerinin üstünde yükseldiğinde bu sefer Minho karşısında duran göğüslere yönelmiş, dilini tekinin ucunda dolaştırmıştı. Parmakları da diğer ucuyla ilgilenirken kalçasını ona sürtüp kollarını boynuna sardı ve onu tamamen göğsüne hapsetti Hyunjin.
Minho önce onun sağ sonra da sol göğsüyle ilgilenmiş, bu sırada Hyunjin de kendini ona sürterek sadece altındaki sertliği büyütmüştü. Parmaklarını sarıp kumaşın içinden çıkardığında askerden gelen kısık sesli inleme kendisini tatmin etti.
Kendi ıslaklığıyla Minho'yu okşamaya başladığı zaman Minho da öpücüklerini onun boynuna sıralıyordu, dişlerini omuzuna sürttüğü zaman tek parmağını Hyunjin'in deliğinden içeri göndermiş, bağırmamak için sertçe dudaklarını birbirine bastırmıştı prens.
Tırnakları askerin omuzunu çizdi, saçlarını çekmiş, ikinci parmakla ise zar zor "Minho," diye mırıldanabilmişti. İçinde hareket eden Minho'nun parmakları ile ne yazık ki bilincini koruyabilmek zordu, bu yüzden dudaklarını birleştirdi.
Vakitleri kısıtlıydı, ikisi de bunu bildiğinden aceleci bir şekilde hareket ediyordu aslında. Islak ve sert öpüşmeleri, Minho'nun kendini Hyunjin'in içine itmesi ile kesilirken Hyunjin dudaklarını dişlemiş, acısını bastırmak için tırnaklarını batırmıştı omuzlarına.
Asker de bizzat onun acısını dağıtmak için öpücüklerini boynuna, yüzüne ve omuzlarına bıraktı ama bilmiyordu ki dudaklarının değdiği her bir nokta yanıyordu resmen.
Kendisini hareket ettirmeye başladı Hyunjin alıştıktan sonra, kolları sevgilisinin boynuna dolanırken saçlarına karıştı parmakları. Sadece "Minho, Minho," deyip kendisinin bile zar zor duyabileceği bir tonda mırıldanıyordu hareket ederken.
Minho'nun parmakları onun sertliğine sarıldığında Hyunjin ellerini onun dizlerine koyup geriye attı başını ve hareketlerine devam etti. İkisi de bir an gerçekten tüm dünyayı silerken hızlandı hareketleri.
Sona yaklaştıklarını anladıklarında ise bilinçleri uçmuş gibiydi, elinin hareketlerini arttıran Minho ile beraber Hyunjin de sadece en derinlerinde onu hissetmek için ağır fakat sert bir şekilde hareket ederken titreyerek bırakmışlardı kendilerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
evermore, hyunhosung ✓
Fanfictionbirbirinden nefret eden iki prens ve bir hizmetkâr. | mature, poli, royalty | angst