2.3

1.9K 387 249
                                    

Sarayda bir hareketlilik hakimdi fakat bu seferkinin sebebini Jisung da bilmiyordu. Kaşları çatılmış bir şekilde baktı yanından geçip giden Chan'a. Kendisini fark ettiğini dahi düşünmüyordu.

Her türlü öğrenirim diye düşünüp adımlamaya devam etti ve ardından da önüne geldiği kapıyı çaldı. Çok değil birkaç saniye sonra Minho'dan 'gel' sesini duymuş ve içeri girip eğilmişti.

"Majesteleri," deyip ekleyecekti ki Minho'nun yatağında çoktan güzellik uykusuna dalmış olan Hyunjin'i buldu gözleri. Masasında kağıtlarla uğraşan Minho önce ona ardından da Jisung'un baktığı Hyunjin'e bakıp hafifçe güldü.

İç çekti hizmetkâr. "Ben de tüm sarayda onu arıyordum."

"Senden kaçarak buraya gelmişti, konuşurken uyuyakaldı."

"Maalesef uyandırmak zorundayım." dedi Jisung ve elbisesini düzeltti. "Kral tarafından ikiniz de meclise bekleniyorsunuz."

"Tamamdır."

Minho ayağa kalkmış, bu sırada Jisung da Hyunjin'i uyandırmıştı. Odadan çıkmak üzere hareketlenen hizmetkârın arkasından beline sarılıp başını omuzuna koyarken orada uyumaya devam ediyordu. Midesindeki kramplarla gülerek Hyunjin'in ellerini tuttu.

"Uyanmalısın, Majesteleri seni çağırıyor."

"Uykum var."

"Üzgünüm, geç saate kadar oturmak isteyen sendin."

"Haklı," deyip birkaç belgeyi aldı Minho ve kapıya doğru ilerledi. Bu sırada da Jisung'un yanağından makas almış, Jisung ona gülerken Hyunjin de pes edip ellerini çekmişti. Üçü beraber odadan çıktığında gevşek hallerini odada bırakmışlardı.

Meclise doğru yürürlerken Hyunjin uzayan saçlarını toplamış, en sonunda askerler onları karşıladığında ise Jisung eğilip Prenslerin devam etmelerini sağlamıştı. İki Prens meclise girdiğinde yüzüne kapanan kapılarla bir köşeye oturdu hizmetkâr, bu sırada Hyunjin ve Minho da eğilip selam vermiş ve yerlerine geçmişlerdi.

"Bir sorun mu var Majesteleri?" diye sordu Minho direkt, Kral ona baktı hemen ardından Chan izinle öne çıkmış ve elindeki mektubu Kral'a uzatmıştı. Meclisteki tüm herkesin odağı mektup olurken Kral önce tek okudu, Hyunjin birkaç kelime seçmiçti ve kendi ismi olduğunu görmek direkt kaşlarını çatarak Minho'ya bakmasına sebep olmuştu.

Stres direkt tüm hücrelerinde kendini hissettirirken önce Kral'ın hemen ardından da kasılan Hyunjin'in yüzü ile Prens Lee kaşlarını çatmıştı.

"Japon Hanedanlığından." dedi Kral mektubu okumayı bitirdiğinde. Tüm herkes sessizliğize bürünürken devam etti. "Prens Ito'nun canına karşılık Prens Hwang'ı orta yol bulmaya çağırıyorlar yoksa derhal bir savaş başlatacaklarmış."

"Saçmalık." dedi Hyunjin hızla. "Neden bunca zaman beklediler o zaman?"

"Hazırlık yapıyor olmalılar." Minho burnunu sıkarak konuşmuş, derin bir nefes vermişti. O anladığı şeyle söylediğinde gözler üstüne dönmüştü, bir an önce karar vermeleri gerekti çünkü Japonların şakası olmadığını biliyordu.

Zaten hep tuhafına gitmişti, bir prensin canına karşılık diğer prens.

"Minho gitsin." diyen Kral ile beraber Hyunjin hızla atıldı. "Hayır, orada Minho'yu öldüreceklerini hepimiz biliyoruz. Minho gidemez."

Onun sözlerinin üstüne Minho, Kral'a bakıp hafifçe eğilmiş ve "Benim gitmem daha iyi olur Majesteleri." diyerek Kral'ı onaylamıştı ki hızla böldü Hyunjin. "Minho!"

evermore, hyunhosung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin