Selamlarrrr, bolca yorum tamam mı (^_-)
***
Sarayın koridorları askerler ve hizmetkârlar tarafından sarılmışken Kral ve Kraliçe önde hemen arkasında iki Prens ve onların yanında ise Jisung vardı. Kapılar açıldığında odaya girmişler, Prens Lee yanlarından ayrılırken Jisung, Hyunjin'e bakmıştı.
Prens'in üstünü değiştirip asker kıyafetinden kurtulması gerekti, bunu biliyordu. Odanın kapısında kalan Hyunjin çatık kaşlarla ikisine baksa da başını sallamış, hizmetkâr bununla adımlarının yönünü değiştirmişti.
Dudaklarını birbirine bastırdı, ikisinden de tek ses çıkmıyordu koridorda yürürlerken. Kafasını çevirip Prens'e baktığında onun çatık kaşlarla etrafı incelediğini fark etti. Siyaha yakın kızıl renkte saçları vardı, onları toplamış, güzelce bağlamıştı.
Bir zamanlar Prens Hwang da onun gibi uzun saç kullanırdı fakat bir kere kestirmiş, o günden beri de saçları hep kısa kalmıştı. Keskin yüz hatları, sanki sadece onda güzel duracak bir burnu vardı.
Odanın kapısı açıldığında Jisung, Prens'e doğru döndü. "Burası size ait Prens'im." Ekledi. "Ayrıca kıyafetiniz hazır."
Prens odaya girmeden içeriye baktı, gözleri bir şey arıyor gibiydi. Hizmetkâr bunu anlayıp "Tüm çiçekli şeyleri kaldırdım efendim," dediğinde Prens ile göz göze gelmişler, Jisung önüne dönmüştü.
Odaya girip arkalarından kapı kapandığında ciğerlerine derin bir nefes doldurdu, işinde başarılı biriydi, bunu bilirdi fakat vücudunda yıllar sonra ilk defa başkasına hizmet edecek olmanın verdiği gerginliği de yok sayamazdı.
Adımları hazır olan kıyafete ilerledi, Hyunjin'in giydiği uzun boydan mavi elbisenin aksine bu Prens'inki kırmızıydı. Özel işlemeli kıyafeti eline alıp Prens'e yaklaştığında onun çoktan üstündeki şeyleri çıkarmaya başladığını fark etti.
İlk önce vücudundaki kılıcı, bıçakları çıkarıp masanın üstüne bırakmış ardından da ceketini çıkarıp üstündeki gömleğin düğmelerini çözmüştü. Jisung hemen karşısında, o yaptığı için sadece elinde elbise ile beklerken Prens'in kumral teni gözünün önüne düştü.
Geniş omuzlarından sıyırıp bıraktığı kıyafet ile beraber yapılı gövdesi karşısına çıkarken kısa kollu elbiseyi açıp yavaşça tek kolundan geçirmiş, kolları omuzlarına sarılırken aralarındaki mesafe oldukça azalmıştı. Dudakları hemen dudaklarının yanında iken diğer kolundan da geçirip karşısına geçmişti Jisung.
Küçük bir gülüş ile beraber "Hatırlamıyorsun demek," lafını duydu. Elleri Prens'in yakasında iken gözlerine baktı. "Ne demek istediğinizi anlayamadım."
Prens ona baktı. "Daha önceden... Karşılaştığımızı."
Hizmetkâr bununla hafızasını zorlarken bir yandan da elbisenin düğmelerini iliklemeye başlamıştı. Zihni, dışarı çıktığı anları gözlerinin önüne gelirken duraksadı, hızla kafasını kaldırıp Prens'e baktığında Prens'in dudaklarında bir gülüş oluşmuştu.
Jisung, Prens Hwang için halkın bulunduğu meydana indiği bir gün insanların içerisinde yürüyor, gözleri sürekli yanındaki Prens'e gidip tehlikede olup olmadığını kontrol ediyordu.
Çok değil, düşüncelerine dalmış bir şekilde adımlarken çıkan kargaşa yüzünden askerlerin hepsi aynı anda Prens'in etrafına toplanmış, "Jisung!" diyen Prens ile geride kalırken kendisine çarpan bedenle yere düşmüştü.
Avuçları yerde iken acıyla tısladı, insanlar yanından koşup geçiyordu canını kurtarmak için. Uzun kıyafeti kalkmasına engel olurken yanında bir gölge hissetti, bir beden tek dizinin üstüne çökmüş, onun kolunu tutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
evermore, hyunhosung ✓
Fanfictionbirbirinden nefret eden iki prens ve bir hizmetkâr. | mature, poli, royalty | angst