20. Bölüm

333 17 3
                                    

"Bazen ilacımız ayrılıktır ve bize zararlı olanları hayatımızdan çıkarmamız gerekir..."

Mahperi'den...

Savaş'ın odasına girdim ve şuan bulunduğu toplantıdan çıkmasını bekledim, bu sırada elimde ki nişan yüzüğü ile oynadım...

Bazen...sevmek herşeyi çözmez değil mi?

Masada ki kağıtlardan birisini aldım ve kalem de alarak ikimizi de yaralayacağını bilsem de o sözleri yazdım.

"En değerlim olan sevgili savaş'a

Aylardır ertelediğin düğünümüzün olmayışının sebebi burada gönlünü çok güzel meşgul eden kızlar ile daha rahat vakit geçirmene yazıyorum bu satırları, bazen ilacımız çok sevsek bile ayrılıktır. Bize zararlı olanları hayatımızdan çıkarmamız gerekir ve ben de öyle yapıyorum. Kendine iyi bak... "

Parmağımda ki yüzüğü çıkardım ve mektubun üzerine koyup bavulumu sürükleyerek odadan çıktım.

Yanağımdan süzülen gözyaşını sildim ve şirketin valesinden savaşın arabasını getirmesini istedim, bir süre sonra araba geldiğinde teşekkür ederek bavulu bagaja koydum ve sürücü koltuğuna binip arabayı çalıştırdım.

Şirketin çıkış kapısında üstü başı dağılmış nefes nefese olan savaşı gördüğümde dolu gözlerim ile gülümsedim ve arabayı çalıştırıp son sürat sürdüm.

Arkamdan bağıran ve koşan Savaş'ı gördüm ancak daha da gaza basıp nereye gittiğimi bilmeden öylece sürdüm şehrin çıkışına geldiğimde otobandan bomboş yolda son sürat ilerlemeye devam ettim nereye gittiğimi bilmiyordum ta ki önüme atlayan bir tavşan ile sert bir fren yaptım ve arabayı kenara çekip gözyaşlarımın akmasına izin verdim.

Arabadan indim ve yere çöküp ağlamaya başladım savaştan gelen sayısız arama ve özür mesajları vardı ancak özür dilemek 1 yıl boyunca beni aptal yerine koyup aldatıldığım gerçeğini değiştirmiyordu.

Sinirle arabaya bir kaç yumruk attım ve boş olan yolda avazım çıktığı kadar bağırdım ne kadar orada kaldım bilmiyordum ancak kendimi toparladım ve haritalara girip Marmaris'e gidiş yolunu açtım.

Hayatıma en baştan başlayacak yalnızca kariyer odaklı aşk'a yer olmayan bir hayat kuracaktım...

🦋🦋🦋

Marmaris'e geldiğimde önce ucuz bir otel'e gittim ve yanımda ki parayla ödeme yapıp babaannemi aradım.

"Ne oldi kizum? Savaş oğlum ne yapayi?"

"Savaş yok artık nene, ben de Marmaris'e taşındım artık Marmaris'te yaşayacağım kimsenin haberi olmasın lütfen."

"olmaz kizum ama ne oldi?"

"A-aldattı beni nene..."

Telefonun ucunda hiçbir ses seda yoktu en sonunda nenemin kızgın ve hayal kırıklığı dolu sesi doldu kulağıma.

"Bir ihtiyacın var mi kizum?"

"Yok nene, teşekkürler."

Telefon kapandığında kısa bir duş almak için banyoya ilerledim ve soğuk duş alarak kendimi toparladım ardından üzerimi giyinip otel'in lobisine indim ve etrafa bakındım ancak insanlar savaş ile olan ilişkimi haberlerden bildiği için dik dik bakıyordu...

Sıkkınlık ile otelden ayrıldım ve etrafı gezindim çünkü otelde durdukça bana dik dik bakacaklar biliyorum.

Dalgınlıkla yolda ilerlerken bisiklet zili sesi ile sıçradım ve arkama baktım, genç benim yaşlarımda kumral enerjik bir çocuk bana gülümseyerek durdu.

"Hey dikkatli olsana böyle bir güzelliğe çarpmak istemezdim."

Hafifçe gülümsedim.

"Üzgünüm biraz dalgınım."

"Nedenini bilmiyorum ama böyle giderse çok yaşayamazsın."

Hafifçe gülümseyip elini uzattı ve kendini tanıttı.

"Bu arada ben Yunus ve buralıyım sen yabancısın galiba?"

"Ben de Mahperi, evet yabancıyım ama burayı sevdim ve kalıcı olarak duracağım."

"Hoşgeldin o hâlde eğer bir rehbere ihtiyacın olursa numaram."

Elime tutuşturduğu kartvizit ile göz kırpıp hızla uzaklaştı.

Biraz incelediğimde küçük sevimli bir pastanesi olduğunu gördüm kartvizit üzerinde resmi vardı.

Yunus Güral...

Telefon numarasını kaydettim ve otele döndüm ve akşam yemeği yiyip odama döndüm ve yunus'a bir mesaj gönderdim.

Yunus Güral

Siz: Merhaba, ben Mahperi eğer işiniz yoksa yarın bana Marmaris'i gezdirebilir misiniz diyecektim...

Yazdığım mesaja baktım ve geri vazgeçip sildim gerçekten saçmalama mahperi.

Üzerime siyah mini bir elbise giydim ve abartılı bir makyaj yapıp saçlarımı maşa yaptım ve otelden çıkıp herhangi bir bar bulmak için konumu açıp haritalara baktım ve en yakın olanın araba ile yarım saat uzaklıkta olduğunu gördüm.

Savaştan bir nevi çaldığım araba ile bar'a doğru sürdüm ve son ses ile susma şarkısını açıp kendimde şarkıya eşlik ederek orta hızda bar'a ilerledim...

Susma hadi konuş
Dökülsün kelimeler
Sende var bi susuş
Geçmişte ki bizi lekeleyen
Susma hadi konuş
Dökülsün kelimeler
Sende var bi susuş
İhanetini lekeleyen...

Bar'a geldiğimde müziği kapattım ve anahtarı valeye teslim edip mekana girdim.

Barmen'e doğru ilerledim ve bir şişe bira vermesini istedim ardından kafama dikerek ortada kafası güzel olan ve deli gibi dans eden kalabalığı seyrettim birazdan kafam güzel olduğunda ben de katılmayı düşünüyordum.

Elimde ki şişeyi bitirdim ve bir bardak tekila istedim ve bir tepsi shot istedim hepsini içtiğimde bastığım yerler dalgalanıyordu kafam bir hayli güzelleşmişti.

Pist'e ilerledim ve ortada deliler gibi dans etmeye başladım belime dolanan eller ile arkamı döndüğümde savaş'ı gördüm ancak savaş bu kadar kaslı değildi bir saniye.

Gözlerimi sıkıca kapayıp açtığımda yabancı bir adam vardı ittirdim ancak gücüm yetmiyordu en sonunda adama tokat attığımda sinirle çenemi tutmuştu yanımda dans eden kadının elinde ki şişeyi adamın kafasına geçirdiğim de ortalık izdiham'a dönüşmüştü ben ise aradan sıvıştım ve arkada ki karanlık koridora ilerledim...

Önüme çıkan rastgele odaya girdiğimde bir adam elinde ki siyah metal silah ile yerde yatan kanlar içinde ki az önce ki bana sulanan iri yarı adam ı gördüğümde hızla odadan çıktım ve koridor da duvardan destek alarak ilerlemeye çalıştım.

Ancak gözümün kararması ve dengemi kaybetmem ile kendimi karanlığa bıraktım...

PARDON?!  - Yarı Texting-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin