Herkese merhaba. Okumaya başlamadan önce bilgilendirme yapmam gerekiyor. Onuncu bölümden sonra artık her gün yeni bölüm yayınlanmayacak. Artık her ayın 5, 15 ve 25'inci gününde yeni bölümler yayınlanacak. Özel hayatımda çook fazla sorumluğu olan biriyim. Bu yüzden bölüm günlerimiz sabit olacak. Ama şu artı yönünü de söylemek istiyorum. Bölümlerin kelime sayısı artmaya başlayacak. Neysee, uzatmadan bölüme geçelim.
Lütfen yorum yapar mısınız? Yorumlar geldikçe mutlu oluyorum ve yazma şevkim artıyor.
İyi okumalar dilerim. ♡
Görsel: Gülendam Işıkalan
---☆
Çocukluğumdan beri bir yere ait olamama hissini üzerimden atamadım. En son bir yere ait olduğum o yer annemin kucağıydı. Annem ve ben sonuna kadar savaşan anne ve kızdık. Ondan kalan anıları kurtarmak için istemediğim biriyle evlendiğimi görüyorsa eğer çok acı çekiyordur. Ama bu dünyada o anılardan başka hiçbir şeye sahip olmadığımı da biliyordum.
Bir haftadır tanımadığım bir adamla sözlüydüm. Birbirimizi tanıma evresinde çok garip hisler beslesem de her halükârda onu tanımıyordum. Bugün ise babamın zoruyla Yaser, annesi ve kız kardeşiyle alışverişe çıkacaktık. İzinli olduğum gün sadece uyumak ve boş boş oturmak isterdim. Ne kadar gitmek istemediğimi babama söylesem de tek yaptığı şey, kutumla beni tehdit etmek olmuştu. Çaresiz bir şekilde kabul etmek zorunda kaldım. Şimdi ise Nermin ve Canan ile salonda oturmuş bekliyorduk. Evet babam onların da benimle gelmesini uygun görmüştü. Benimle gelmelerin istemiyordum ama söz konusu kutu olunca sesimi çıkaramadım. Zaten dünkü olaydan sonra Canan'a bilenmiştim. Şimdi de hiçbir şey olmamış gibi Yaser'in gelmesini bekliyorduk.
Bugün yine çok sade giyinmiştim. Nermin ve Canan yine benimle uğraşmıştı. Onlara göre süslü olmadığım için zorbalık yapmaları normaldi. Onları görmezden gelmek en mantıklısıydı. Onlarla münakaşa ettiğimde, seviyelerine indiğimi düşünüyordum.
Bende yıllardır ikisinin zorbalıklarına alışmıştım. Canan sanki asıl gelin oymuş gibi süsleniyordu. Ben bunu dün dövmemiş miydim? Nasıl bu denli yüzsüz olabilirdi? Sanki onun için alışveriş yapılacaktı. Arada bana sinsi bakışlar atmayı da eksik etmiyordu. Onun ergence hareketlerine sadece göz deviriyordum. Suyu ısınıyordu. Bir sonraki seferde benden daha beter bir tepki görecekti.Yaser ve ailesini beklerken camdan dışarıyı izliyordum. Hava bugün güneşliydi. Mahalledeki çocuklar havanın güzelliği ile dışarıda oynuyorlardı. Erkekler futbol oynarken, kızlar sek sek ve ip atlama oyunu oynuyordu. Onları izlemeye o kadar dalmıştım ki evin önünde duran arabayla irkildim. Büyük siyah bir arabayı görünce Canan benden önce evden çıktı. Bu kızın bu itici hareketleri beni çok sinirlendiriyordu. Üvey annemde kızının arkasından çıkınca bende el mecbur kanepeden kalkıp arkalarından gittim. Kapının önüne geldiğimizde, tüm mahalle bize bakıyordu. Yine pencerelere ve balkonlara çıkmış meraklı bakışlar altında fısıldaşıyorlardı. Mahalledeki kadınların çoğu hakkımda dedikodu bile çıkarmıştı. Sözde evde kalmış kız kurusu ben, nasıl aniden koca bulmuştum? Bir de şimdiden Yaser'in beni döveceğini de konuşuyorlardı. Hiç susmuyorlardı. Neden bu kadar göz önündeydik bilmiyordum. Yaser ve ailesini daha bir hafta öncesine kadar tanımıyordum. Bu denli bir dedikodu çemberinde olmam beni korkutuyordu. Canan da sürekli mahalledeki kadınlardan duyduğu Yaser'in eski karısının yaşadıklarını bana anlatıp korkutmaya çalışıyordu. Korkmuyorum desem yalan söylemiş olurdum. Ama Canan'ın hal ve hareketlerine tolerans göstermeden hemen başımdan savıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARA İZLERİ VE ÖPÜCÜKLER
Romance❝Sen ve beni, birbirimizden başka kimse iyileştiremez. Çünkü biz yaralarımızı nereden öpeceğimizi biliyoruz.❞ Otuz üç yaşında basit bir terzi olan ama zorunluluktan bir fabrikada çalışan Gülendam, yaşadığı mahallede adı çoktan 'evde kalmış kız kurus...