Herkese merhaba, uzun yıllar gibi gelen yeni bölüme hoş geldiniz. Bölümün sonunda, sizin için iyi bir haberim var.
Yorumlarınızı benden esirgemeyin lütfen.
İyi okumalar dilerim.
Bölüm Şarkıları:
Hakan Yeşilyurt - Kömür Gözlerin
Tuğkan - Kusura Bakma
Dil Tengi - Kar Yağar Kar Üstüne
Cevdet Bağca - BilesinMedya: Gülendam
*
Kuşluk vaktinde, ağlamaktan gözlerim sızım sızım sızlarken yatak odasından içeri sızan güneş ışınlarına gözlerimi kısarak baktım. Aklım dün geceye gitmişti. Dün yaşanan her şeyin bir kabus olmasını dilemiştim. Yaser beni bırakmıştı. Yaser evde yoktu. Buna inanmak güç geliyordu. Öğrendiğim gerçekler beni şaşırtmıştı. Ama asla üzmemişti. Tek üzüldüğüm an Yaser'in benden özür dilediği o kısacık andı. Bedeni titrerken sağ gözünden akan yaşı gördüğümde benim düşündüğüm tek kişi Yaser'di. Nermin beni mahvetmek isterken, benim en değerlimin canını yakmıştı. Benden çok onu üzmüştü. Hayal ettiği belki de benim kendimi yerlere atıp ağlayıp sızlanmamdı. Ama onu sevindirmedim. Bu elbette üzücüydü. Üzücü olan, Yaser'in de bu oyuna sürüklenmesiydi. Hatta yaşlı annesi bile kandırılmıştı. Rukiye anne dün oğlu gittikten sonra yere oturup yaptığı hata için kendi içinde Yaser'den af dilerken, ben Yaser'in gittiği anı izliyordum. Beni o an duymuyor ve görmüyordu. Bu kalbimi çok acıttı. Beni umursamadan çekip gitmesi içimdeki feryatların kilitli kapılarını açmıştı. Sessizce odama çekilip, gece boyu Yaser'in kokusuyla ağlayarak uykuya dalmıştım. Şu an saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Gücüm çekilmiş gibi hissediyordum. Yataktan doğrulup sessiz evi dinledim. Çok özledim. Ben kocamı çok özlemiştim.
''Aptal, aptal adam! Neden gittin?'' Gözlerim tekrar doldu. Ellerim yumruk olmuştu.
Ben Yaser'e aşıktım. Bunu kabul ediyordum. Ona delicesine bağlanmıştım. Tek bir gün bile onsuz olmaya katlanamıyordum. Kısır olduğu gerçeği bile umrumda değildi. Her şey kocaman bir yanlış anlaşılmaydı. Bunda Yaser'in hiçbir suçu yokken, bizi böyle cezalandırmasına dayanamıyordum. Gözlerine bakmak istiyordum. Ona sarılmak, ona onu çok sevdiğimi haykırmak istiyordum. Bilsin istiyordum.
Hırslanmıştım. Yaser bana gelmek için yaralıysa ben onu bulup yaralarını öperdim. Benden kaçmak neymiş ona gününü gösterecektim. Ama önce halletmem gereken başka bir şey vardı. Dün gece, evime elini kolunu sallayarak gelen o şeytanlara daha henüz hiçbir şey yapmamıştım. Onlarla hesaplaşmadan çekip gidemezlerdi. Buna izin vermezdim. Dünün verdiği şaşkınlıkla onları evimden kovmuştum. Şimdiyse ailemi böyle oyunlarla yıkmak isteyen o yılanların kafasını koparacaktım. Bana yıllarca her kötülüğü yapan mahlukatlara sesimi çıkaramazken, dün Yaser'i acılar içinde kıvrandırdıkları için bile onları mahvedecektim. Kendime yapılanlara sessiz kalırken, Yaser'in tek bir gözyaşı için onlarla uğraşacaktım.
Yataktan kalkıp silkelendim. Dün gece kendimi yeterince üzmüştüm. Daha fazlasına gerek yoktu. Önüme düşen kıvırcık saçlarımı kulaklarımın arkasına atıp derin bir nefes aldım. Dün kıyafetlerimle uyuduğum için hiç vakit kaybetmeden evden çıkmak istiyordum. Bugün İstanbul'dan gideceklerdi. Onlar defolup gitmeden kıskıvrak yakalamalıydım. Öylece gidemezlerdi. Bana yıllarca yaptıkları kötülüklerin bir bedeli olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARA İZLERİ VE ÖPÜCÜKLER
Romance❝Sen ve beni, birbirimizden başka kimse iyileştiremez. Çünkü biz yaralarımızı nereden öpeceğimizi biliyoruz.❞ Otuz üç yaşında basit bir terzi olan ama zorunluluktan bir fabrikada çalışan Gülendam, yaşadığı mahallede adı çoktan 'evde kalmış kız kurus...