BÖLÜM 3: "GÜLÜN DİKENİNİ YARA SANMAK"

11.6K 758 114
                                    

Bol bol paragraf arası yorum istiyorum sizlerden. İyi okumalar dilerim.

*










Sessizliğin hâkim olduğu salonda, az önce fırtınalar kopuyordu. Uzun boylu adam öfkeli ifadesiyle, ona kırgın bir şekilde bakan anne ve babasına bağırmamak için kendini zorluyordu. Onları kırmak istemiyordu.

"Anne beni pişman ettin buraya geldiğime, yemin ederim aklında böyle planlar olduğunu bilseydim aramalarına geri dönmezdim.''

"Oğlum, Yaser'im hiç dinlemiyorsun bizi, anca bağır çağır,'' Yaşlı kadın üzgün çıkan sesiyle öfkeli oğluna baktı.

"Daha ne dinleyeceğim anne? Başka ne çoraplar ördün başıma?!'' Çok sinirliydi. Saygısızlık yapmak hiç istemiyordu ama annesi haddini fazlasıyla aşmıştı.

Her şey dün sabah başlamıştı. Yaser bir hafta önce Rize'den İstanbul'a taşınmıştı. Uzun zaman sonra tekrar mesleğine dönüş yapmıştı ki ailesi ona saçma bir tavsiye ile gelmişti. Beş sene önce bu büyük şehirden ayrılmadan önce bir lisede Tarih öğretmenliği yapıyordu. Beş yıl sonra ise bir okulda okul müdürü olarak işine geri dönmüştü. Eski yaşamına geri dönmek istiyordu ama ailesi ona yaşatılanları tekrar ona hatırlatmak istiyordu.

"Oğlum, anneni hiç dinlemiyorsun, o senin kötülüğünü ister mi hiç?'' Babası yorgun sesiyle oğluna seslendi.

"Baba..." deyip sustu. Ailesine bir türlü laf anlatamıyordu. "Allah aşkına istediğiniz şeyin farkında mısınız? Bana iki mahalle ötede bir kadın arayıp bulmuşsunuz. Yarın da kızı istemeye gidiyoruz, diyorsunuz. Ben sinirlenmeyeyim de kim sinirlensin?'' Yaser derin soluklar alıp veriyordu. Öfkeli olması öyle normaldi ki, tekrar aynı şeyleri yaşamak istemiyordu.

"Oğlum bir dinle hele vallahi kız ay parçası gibi, bir görsen var ya ben fotoğraftan gördüm daha bende canlı kanlı kızı görmedim ama mahalledekiler kötü bir şeyler demedi kız hakkında vallahi,'' Yaşlı kadın bir ümit oğlunun ilgisini çekmeye çalışıyordu.

"Pes, yemin ederim ne diyeceğimi şaşırdım anne. Daha sen kadını tanımıyorsun, kadın hakkında fikrin bile yok!''

"Bir görseydin sonra konuşsaydın oğlum, bak kadın güzel diyorum. Sarı saçlı, böyle kıvır kıvır saçları var. Sen şimdi görmedin diye böyle kızıyorsun bana,'' Rukiye Hanım pes etmeden oğluna kadını tarif ediyordu.

"Anne isterse Marilyn Monroe olsun kadın umurumda değil anlıyor musun?''

"Merlin falan bilmem ben Gülendam kızım daha güzeldi sanki, sen görmedin onu, sinirin geçsin yarın olsun kadını görünce Merliyni unutursun yeminle,'' Annesi dur durak bilmeden konuşurken, Yaser sinirleri bozulmuş bir şekilde gülmeye başladı.

"Oğlum tamam yıllar önce severek evlendin o kadınla o zaman senin kararına hiçbir şey söylemedik zaten haddimizde değildi. Ama bu sefer bizi dinlesen olmaz mı? Bak annenle evlenmemiz de görücü usulü oldu. Allah'a şükür bu zamana kadar bir elin parmağını geçmez kavga gürültümüz,'' Seymen Bey oğluna karşı karısına nazaran daha ılımlı yaklaştı. Biliyordu ki oğlu inatçı ve asi biriydi. Onunla zıt düşmek bir şeye yaramazdı.

"Baba sen annemle üç çocuğa sahipsin. Bir de bana bak, mahallede adı dayakçı koca diye çıkmış kısır herifin tekiyim. Dua ettim ki Dilek boşanırken kısır olduğumu duyurmadı herkese, bak şükrettiğim şeye bak. Şimdi diyorsun ki yarın evine gideceğimiz kadının hakkına gireyim kadına çocuk nasip etmemeyim.''

YARA İZLERİ VE ÖPÜCÜKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin