Sarıldığım adamın arkasında bir çok polis vardı. Açtığım kapıdan herkes, hocanın koltukta yattığını görmüş oldu. Üstelik ben kaçarken çözmeye başladığı şalvarını da indirmişti.
Polislerin bana aptalmışım gibi bakmaları, beni utandırsa da; hakediyordum. Ayşim'in aklına uyuduğum için hakediyordum.
Ayşim beni görür görmez gelip sarıldı bana.
"Hayatım n'oldu sana?" Sessiz ağlamam hıçkırıklara karışmıştı. Sinirlerim boşalmıştı.
"Ayşim sen bu adamı nereden tanıyorsun? Sapık bu!"
"Tanıdığım hocanın boş vakti yoktu da, internetten buldum onu. Yorumları çok iyiydi. Çok övmüşlerdi onu."
"Ayşim senin aklına kanan beynime sıçayım!"
O sırada bizi biraz önce dinleyen mavi gözlü adam araya girdi.
"Bir de eğitimli kadınlarsınız bakınca, sizin buradaki diğer kadınlardan farkınız nedir?"
"Haklısınız Memur Bey."
O sırada başka bir polis araya girdi ve "Komiser diceksiniz hanımefendi. Amirim komiserdir."
"Ben nereden bileyim Memur Bey. Polis miyim ben?" Sinirimi bundan çıkaracağım şimdi.
Mavi gözlü komiser olan polis, diğer polisi uzaklaştırdı.
"Neyse Komiser Bey. Teşekkür ederim. Beni kurtardınız. İşimiz bitti mi artık gidebilir miyiz?"
"Bitmedi hanımefendi. Bizimle karakola kadar geliyorsunuz ifadenizi alacağız."
Elimi belime koyarak düştüğüm duruma güldüm. "Ayşim görüyorsun ya sebep olduğun şeyleri."
Ayşim utanmıştı. Orada bekleyen diğer kadınlar ve Ayşim ile birlikte karakola gittik uzun uzun ifade verdik. Tüm gün ifade verdik. Çıkarken gözüm nedense mavi gözlü komiseri aradı ama o, karakolda değildi.
Arabam Cinci hocanın evinin önünde kaldığı için taksiyle Ayşim'i eve bıraktık. Bense sonra sahile gidip bir banka oturdum. Bankta bir süre oturup ağladıktan sonra kalkacağım sırada bankta elime birşey çarptı. Aldım baktım ne garip, siyah renkli sonsuzluk simgesi bulunan bir Usb. Şimdi virüs mirüs vardır. Usb'yi tekrar yerine bıraktım. Tekrar taksi çağırıp arabamı park ettiğim yere gittim. Arabamı da alıp evime döndüm. Evin kapısında anahtarla kapıyı açarken ayağıma birşey çarptı. Yere eğilip onu aldım. Biraz önce bankta gördüğüm sonsuzluk simgeli usb bu. Bu kadarı tesadüf mü acaba?
Usb'yi alarak eve götürdüm. Yatağımın yanındaki komodinin üzerine bırakarak üstümü değiştirip uyudum.
Ertesi gün işyerinde Ayşim'e soğuk yapsam da, günün sonunda kendini yine de affettirmişti. Bir de utanmadan kendi tanıdığı hocadan haftaya randevu almışmış da. Heeyy Allah'ım ya. Tam çıldırmalık!
Gece olduğunda uyumak için yatağıma gittik. Yatakta dönüp dururken gözüm komodinin uzerinde bulunan usb'ye takıldı. Nasılsa uykum yoktu. Acaba leptopa taksam virüs bulaşır mı? Eski bir leptopu çıkararak usb'yi taktım. Salakça bir müzikti. Yatağıma uzanmış müziği dinlerken uyuyakalmışım.
*******
Okşan siz beni dinliyor musunuz?"
Bana mı diyor?
"Hı?"
"Okşan Hanım?"
Ne Okşan'ı yahu? Ne biçim isim bu? Nerdeyim ben? Bu adamla ne işim var? Üzerimi yoklayarak kıyafetlerimin üzerimde olmadığını farkettim. İç çamaşırım bile yok? Bu adamla bir yatakta, çırılçıplak! Allah'ım ne oluyor? Sarhoş muyum biri içeceğime ilaç mı koydu? Çıplak vücudum, çıplak olan yaşlı adamın göğsünde uzanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reenkarnasyon
EspiritualBazı ruhlar özel ruhlardır. 7 günah ile sınanıp her seferinde farklı hayat yaşarlar. Şimal'in Asral olarak Göbekli Tepe'de başlayan hayatı; Julia, Celine, Elay, Jülide ve Okşan olarak devam etmiştir. Son hayatında ise Şimal olarak ya ödülünü alacak...