Kakakola gittigimde polisler beni sorguya aldı. İlginçtir ama çantamdan vesikamı çıkarıp verdim. Vesikam bile vardı benim. Vesikalı bir fahişe... Yattığım adam ise kalburüstü bir ailenin damadı olan bir belediye başkanı...
Sorgunun ortasındayken, bir adam elinde bir belge ile geldi.
"Fahişeyi başka yerde sorgulayacağız. Emir büyük yerden!"
O anda bağlı olduğum çetenin beni kurtarmaya geldiğini düşündüm. Sorgudaki polisler şasırsa da beni gelen adamla birlikte gönderdiler. Sonuçta 80 darbesine az bir süre vardı. Ortalık karışıktı. Polisler beni derin devletin aldığını düşünüyordu belki de. Bense beni kimin götürdüğünu bile bilmiyorum. Sadece tahmin ediyordum. Polis kılığına girmiş çetedeki adamlardan biri olduğunu düşünüyordum sadece.
Araca bindim. "Nereye götürüyorsunuz beni?" Çeteci olduğunu düşünüyordum ama polis çıkarsa diye de, temkinli davranıyordum.
"Çok fazla konuşma. Gidince görürsün!"
Beni izbe bir yere götürdüler. Belki de eski bir fabrika belki depo.
Bir sandalyeye bağladılar.
"Siz polis değilsiniz!
"Ha şunu bileydin. Şimdi anlat bakalım. Çektiğiniz filmler nerede?"
"Bende değil!"
"Kimlerle yattın?"
"Bunu neden söyleyeyim?" O kısmını tam da hatırlayamıyorum zaten. Onların güçlü siyasiler olduğunu biliyorum. Nedense isimleri aklıma gelmiyor. Belki sima olarak tanıyabilirim.
"Söylemezsen birdaha çalışamayacak hale getirim seni."
Bu adamlar ciddi galiba.
"Bak ben hiçbir şey hatırlamıyorum. Lütfen bırakın beni. Gerçekten hatırlamıyorum."
Bunu dememle adamın yüzüme sağlı sollu iki yumruk indirmesi bir oldu. Yumrukları canımı yakmıştı. Hatta erkeklerin altında olmayı bile acınası bulmuştum. Her defasında buna katlanmak canımı yakardı. Bu hepsinden daha fazla canımı yakıyor. Bu geçmiş mi gerçekten? Rüya olsa, bu acıyı, bu denli hisseder miydim?
"Bir daha soruyorum. Kimlerle yattın?"
Ağlayarak, "Bilmiyorum diyorum, bilmiyorum. Bu akşam uyandığımda hiçbir şey hatırlamıyordum. Belki de biri bana ilaç verdi"
"Öyle ya da böyle... Biz bekleriz bize liste vereceksin. Filmlerin yerini de göstereceksin!"
Ben gerçekten hatırlamıyordum. Belli başlı şeyleri hatırlıyordum ama Allah kahretsin ki, kimlerle yattığımı hatırlamıyordum. Belki Okşan'ın kendisi olsa hatırlardı ama ben hatırlamıyorum.
"Bugün ayın kaçı onu bile hatırlamıyorum."
"Normaldir! Tek yaptığın ye, iç, sıç, seviş. Her günün aynı geçince günleri unutmuşsun. İyi düşün hadi!"
"Gerçekten soruyorum. Ayın kaçı?"
Adam cevap vermeden bana öylece baktı. Sonradan hatırladım. Karakoldaki takvimde 10, 10 Eylül yazıyordu. 12 Eylül'de darbe olacaktı. Darbede çıkan kargaşada kurtulur muyum ki buradan yoksa daha da dibe mi batarım? Ortalık karışacak. O karışıklıkta beni bulabilirler mi ki?
Adam tekrar sordu: "Filmler nerede?"
"Gerçekten bilmiyo...."
Daha lafım bitmeden adam yüzüme yüzüme yumruk attı. Sanırım burnum kırılmıştı. Ağzımdan içeri kan sızıyordu. Şayet bu bir rüya olsaydı o kanın tadını alamazdım. Ben gerçekten geçmişte başka birinin bedeninde miydim? Düşüncelerimi karnıma inen başka bir yumruk böldü.
Bilmiyorum dedikçe adam karnıma yumrukları vurmaya devam etti. Ağzımdan yüzümden kanlar akıyordu. Adam usanmadan benden hala isimleri istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reenkarnasyon
SpiritualBazı ruhlar özel ruhlardır. 7 günah ile sınanıp her seferinde farklı hayat yaşarlar. Şimal'in Asral olarak Göbekli Tepe'de başlayan hayatı; Julia, Celine, Elay, Jülide ve Okşan olarak devam etmiştir. Son hayatında ise Şimal olarak ya ödülünü alacak...