Keyifli okumalar. Arkadaşlar geçmiş sahneleri için fikir bulamıyorum, bunun için yardım edip yorumlara birkaç fikir yazarsanız mutlu olurum. Yorum yapmayı unutmayın :)
"Ateşin yok Sadi" dedi bir ses. Sadi gözlerini aralamak için çabaladı ama yapamadı, daha çok gayret ettiğinde açtı gözlerini ama tam karşısında ona bakan kocaman yeşil gözleri görmüştü.
"Ne yapıyorsun Yosun? ayrıca üzerinde neden çarşaf var?" Songül gülümseyerek yatağın kenarına devrildi ve heyecanla konuştu " Doktor oldum ben sana bakacağım" kızın neşe saçar hali Sadi'yi de güldürmüştü.
"Saçmalama, hastayım diyorum uzak dur benden sana da bulaşacak. Git Güldeste ile oyna Feride'yi giydirin" dedi sinirle. Ama bu sinir Songül'e değildi, sadece onunda hasta olmasını istemiyordu. Kendince böyle bir savunma geliştirmişti, insanlara sert davranmak.
Songül'ün yüzü düştü " Tamam, bende Hakan ile oynarım" dedi ve çarşafı üzerinden atık kapıya koştu "Dur!" dedi Sadi. Hakandan hiç haz etmez, sevmezdi onu. Songül bu cümlenin ardından hemen geri döndü ve yatağa oturdu " Seni tedavi edebilir miyim?" kızın nazlı gülüşü tekrar gülümsetti.
"Tamam tedavi edebilirsin ama çok yaklaşma"
"Yasasın" dedi Songül.
***
Songül ve Bade sonunda Zehra isimli kadının evine gelmişlerdi. Uzun bir bekleyişten sonra kapıyı orta yaşlarda kara kaşlı, kara gözlü bir kadın açmıştı.
"Buyurun Doktor hanım" dedi kadın. Songül ve Bade ayakkabılarını çıkarıp içeri adım attılar. Kadın onları yönlendirdi ve küçük dar bir odaya girdiler. Odada bir yer yatağı bir dolap ve üzerinde sürahi, ilaç gibi ıvır zıvırların bulunduğu bir masa vardı.
Songül etrafa göz gezdirip yatakta yatan kadına baktı. Yüzü tanıdıktı, Sarı saçları güneşi andırırken yorgun gözleri orman gibiydi.
"Aha böyle yatar doktor hanım hiçbir onma bulamamışam" kadın bazı kelimeleri kürtce kullanıyordu bu yüzden Songül anlamamıştı. Badeye döndü " Onma ne be?" diye sordu tıbbı eşyaların olduğu çantayı açarken " Şifa demek Songül hanım" Badeden aldığı cevap ile cümleyi içinden tekrar kurdu.
"İsminiz neydi?" diye sordu Bade kadına kadın gülümsedi " Naz, Zehra'nın ablasıyım" Bade kafasını sallayıp kadına odadan çıkıp istediği şeyleri getirmesini söyledi. Kadın hemen denileni yapmak için mutfağa giderken Songül yatakta yatan Zehra'nın başına oturup ateşini ölçtü. Yanıyordu kızcağız.
"Zehra" diye seslendi Songül. Kız hemen baktı ve şaşkına döndü "Songül, sen misin?" dedi yorgun bir ses ile. Songül buruk bir tebessüm yerleştirdi dudaklarına kızı tanıyordu. Lisede bu kız ile bir proje yaptığını hatırladı. Evine gitmişti, annesi vardı babasını yada ablasını daha önce hiç görmemişti.
"Songül beni kurtar" dedi Zehra çok kısık bir sesle "Sana yalvarırım beni bu evden çıkart sonra her şeye razı gelirim beni götür bir bahane uydur" kadının yalvaran sesi Songül için büyük bir üzüntü sebebi oldu. Kadın konuşmayı kesmişti. İçeriye az önce tanıştıkları Naz hanım girince Songül olayı çaktırmamak için gülümsemesini bozmadı.
"Naz hanım, Zehra'ya burada müdahale edemem. Onu hastaneye götürmemiz gerek acil!" Songül acil kısmını özellikle vurgulamıştı. Lise arkadaşını bırakıp gidecek değildi tabii.
"Doktor hanım, şimdi nasıl olur? Beyim evde değildir ben gelemem kine."
"Anlıyorum ama acil siz beyiniz geldiğinde ona iletirsiniz zaten bir ambulans ile gelmiştik ben şimdi Zehra'yı götüreyim sizde akşam gelin" Songül Badeye kaş göz edip eşyaları toparlamasını iletti ve Zehra'nın üzerinde duran kalın yorganı kaldırdı.
"Siz mümkünse iki üç parça kıyafet hazırlar mısınız, yanlış anlamayın lazım olur" Kadın pek bir şey demedi doktora karşı gelecek değildi zaten. Hemen gidip ufak bir valiz hazırladı. Songül Zehra'yı kaldırıp üzerine bir hırka giydirdi. Aslında yalan söylememişti durumu gerçekten kötüydü ve burada kalamazdı.
"Buyurun Doktor hanım. Bana haber verin" dedi kadın Songül'e bir kağıt uzatırken " Numaram" diye tamamladı. Songül kağıdı alıp önlüğünün cebine sıkıştırdı ve koluna girdiği Zehra ile odadan çıktı.
Bade çanta ile peşlerinden ilerledi ve evden çıkıp yürüdüler " Zehra iyi misin? ne oldu sana neden Şırnak'a geldin?" Zehra derin bir soluk alıp hüzünlü gözler ile baktı Songül'e
" Songül, teşekkür ederim. Biraz daha uzaklaşalım Hasan bir yerden çıkmasın" diyerek ilerletti Songül'ü. Yavaş adımlar ile diğer doktorların yanına geldiler ve Songül kızı bir banka oturttu.
"Anlat Zehra, bak güven bana. Tanıyorsun sen beni söyle kuzum" dedi kızı ikna etmeye çalışarak.
"Songül...Ben hamileyim" bu cümlenin ardından Badede Songül'de şaşakaldı. Surat ifadeleri anında değişmişti, artık gülümsemiyordu Songül aksine pür dikkat kesilmiş kızı dinliyordu.
"Ablamın kocası, yani Hasan" Songül buna daha fazla tahamül edemezdi. Zehra'yı kendi evine götürecek ve orada dinleyecekti herşeyi.
"Tamam kalk Zehra benim evime gideceğiz bir süre orda kalırsın sonra ben sana ev bulurum hadi bakalım" Songül hızlıca kızın eşyalarını alıp ayaklandı Bade kızı kaldırırken Songül arkasını döndü.
"Sadi?" dedi askeri üniforma giyen Sadi'ye bakarak. İlk defa ve bu durumda onu üniformalı görmek tuhaf olmuştu.
Sadi hızlandırdığı adımları ile Songül'ün yanına geldi ve kolunu tuttu "Ya kızım sen benim yüreğime mi indirmek istiyorsun ha? ne işin var burada" Songül'ün bakışları kolunu tutan koca ele dönmüştü babasının ellerine benziyordu. Sert, silah tutmaktan nasırlaşmış ve büyük. Bir anlığına geçmişe gitti, Sadi'nin elleri eskiden yumuşacıktı. Saçlarını örerdi...
"Sen Salak mısın? bir tek ben mi varım burada bir bak. Etraf doktor kaynıyor"
"Beni bir tek sen ilgilendiriyorsun" bir süre sustular. Songül kuvvetlice kolunu çekip etrafına bakındı. Bade götürmüştü Zehra'yı.
"Asıl sana sormalı" dedi Songül Sadi'yi süzerken "Senin ne işin var burada?" Sadi ya sabır der gibi bir nefes bırakıp konuştu "Ben askerim ya Songül." Songül aynı ya sabır hareketini yaparak sinirli bir şekilde konuştu " Ben manav mıyım?" Sadi afallamıştı, beklemiyordu bu cevabı ama Songül ne zaman beklediği bir cevabı vermişti ki.
Songül Sadi'nin dalıp gitmesini fırsat bilerek bir adım attı ama Sadi tekrar kolunu tuttu.
"Geri zekalı Öküz bıraksana işim gücüm var benim" Sadi gülümsedi " İltifatların için teşekkürler ama sen benimle geleceksin" diyerek Songül'ü omuzlarından iterek yürütmeye çalıştı.
"Ya benim Zehra ile ilgilenmem lazım kız bana güvendi o kadar " Sadi sanki duymuyordu bunları. Songül kurtulmaya çalışıyordu fakat Sadi'nin bir bordo bereli olduğunu unutmuş gibiydi.
"Bade! gidin siz ben geleceğim" diye bağırdı Songül. Anlamıştı Sadi'nin elinden kurtulamayacağını. Bade "Tamam" diye bağırınca önüne döndü ve direnmeyi bıraktı. Sadi koca bir aracın önünde durdu, Tanka benziyordu ama değildi. Kapıyı açıp Songül'ü adeta içeri fırlattı.
"Mal!" diye bağırdı Songül bir ağız dolusu. Songül arabaya bindikten Sonra Sadi'de bindi.
Songül sonunda etrafı inceleme şerefinde bulunabilmişti. Etraf askeri üniforma giyen adamlarla kaynıyordu. Ama bir kadın resmen terörist kıyafeti ile telefonuna ciddiyetle bakıyordu. Songül anlamıştı, kadın askerdi ama bu bir kamuflajdı.
"Mutlu musun. Sınırda bir köye gelmişsin başına bir şey gelme ihtimali ne kadar yüksek biliyor musun? sana bir şey olsa ben ne yapacağım"
Bu sözden sonra derin bir sesizlik oldu sonra ekledi Sadi "Yani Özge teyzeye ne derim"
"Tabii" diye mırıldanan bir ses vardı bu ses Adem'e aitti.
Yeni Bölümde görüşürüz *yorum yazın lütfen*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTMA BENİ
Historia CortaGeçmişten gelen bir özlem vardı isimlerinde, Ölüm ya da hasret belki de. Babaları yakın arkadaş ve aynı zamanda asker olduğu için bir birleri ile güzel bir çocukluk geçiren Sadi ve Songül korkunç bir olay yüzünden yollarını ayırır. Halbuki onların d...