Emniyet güçleri tarafından aranan, ülkenin başına bela olmuş, maske takarak tüm suçları işleyen bir seri katil grubu.
Canlı veya ölü bir şekilde yakalanmak hiç bu kadar kötü olmamıştı, çünkü bu grubun iki türlü de eline geçmek, Cehennem'de yer edin...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Nida Akel"
Nadia'ya söylediğim kelimden sonra arkamı dönmüş bir daha yüzüne bakmamıştım. Söylediklerim onu çok fazla kızdırmış olacak ki, burnundan soluduğunu işitebilmiştim. Daha sonrada, akşam olmadan hazırlığını yap, deyip gitmişti.
Aslında, ölümün için hazırlık yap gibiydi daha çok!
Ona karşı söylediklerimden pişman olmamıştım fakat söylerken, korktuğum doğruydu. Anlık cesaretle, çocuğunun olup olmadığını sordum, belki az da olsa vicdana gelir diye. Ama daha çok kendime karşı kinlendirdiğimi fark ettim.
Nadia odadan çıkar çıkmaz, bir daha yatağın içine girmemiştim yaşadığım stresten dolayı. Gözlerim durmadan, kararan gökyüzünün üzerinde, hiçbir şey yapmamanın çaresizliğiyle elim kolum bağlanmıştı. Akşama davet edilmediğimiz bir misafirliğe gideceğimizin çağrısını yapmıştı Kaya ve ben, bunu odanın ortasında volta atarak, düşünmeden edemiyordum. O kadar normal bir şekilde dile getirmişti ki, gerçekten kötü bir şey planlamadıklarını düşünecektim. Ama zannetmiyordum, işin içinde benim anlayamayacağım bir hinlik vardı.
Nereye gidecektik, kime gidecektik, hiçbir fikrim yoktu. Neler karıştırdıklarına dair hiçbir teori üretemiyordum. Kaçırılmam yetmiyormuş gibi, bir de beni ev ev dolaştıracaklarını söylüyorlardı. Kesinlikle aptal olmalıydılar. Yolda gördüğüm herhangi birine bağırarak, bana el koyduklarını söyleyebilirdim. Buna rağmen beni, evin dışına çıkaracaklarını söylüyorlardı. Ya da bu sitenin içinde bir eve gidecektik. Bilmiyorum!
Derin bir nefes aldım ve yatağın ucuna oturdum. Her iki elimin işaret parmağıyla, etimi kanatana kadar tırnak uçlarımla baş parmağımın kenarlarını soymuştum. Başka bir acı, diğer acının hafifletmesine yardımcı oluyordu. Sanırım insanoğlu başka bir acının yardımı ile kurtuluşa ereceğini düşünüyordu. Ne büyük bir yanılgı!
Keşke tırnaklarımı beynime de geçirebilseydim. En azından acının en büyük kaynağını orada yok edebilirdim.
Hâlâ bana verilen kıyafetleri giymemiştim ve akşamın karanlığı yer yüzüne çökmek üzereydi. Öğleden sonra ise güneş kaybolmuştu ve yerini ise gri bulutlara bırakmıştı. Küçük küçük şimşekler çakıyordu fakat yağacak gibi durmuyordu. Daha sonra şiddetlenir mi, orasını bilmiyordum.