MASKENİN ARDINDAKİLER
18.BÖLÜM
GÖZDEN AKAN KAN
♪Hozier- Take Me To Churcho
Nida'nın daha fazla taşıyamadığı bedeni, Cesur'un bağrına düşerken ıslak gözleri karanlıkla bir olmuştu. Cesur göğsünde düşen kadınının etrafına sarmıştı kollarını. Yüzündeki maskeyi çıkarıp, yanına bırakırken, yanağını Nida'nın başının üstüne yaslamıştı. Gözlerinden akan yaşlar, tenini cayır cayır yakıyordu ama buz tutan ruhunu, çözecek kadar işe yaramıyordu.
Hissediyordu Cesur, yanaklarından süzülen yaşları ama kendinde değildi. Gözleri açıktı, ama zihni göğsünde yatan kadınla birlikte kapanmış gibiydi. Öylece durdu, diz çöktüğü yerde. Diğerlerinin fısıldaşmaları kulağına geliyordu, bir şeyler söylüyorlardı ama kelimeler seçilmiyordu. Dış kapı açılıyor, kapanıyor, holde adım seslerinin ileri geri hareket ettiklerini duyabiliyordu.
İki kişiyi öldürdükleri evden ayrılmamışlardı daha. Odayı kaplayan kan kokusu, genzini, gözlerini yaksa da, onu hareket ettirecek kadar güçlü değildi bu kan kokusu. Çünkü buna neden olan kendisiydi. Alışmıştı belki de, bilemiyordu.
Kollarının arasında küçücük kalan kadına daha sıkı sarıldı. Diğerlerinin görmesi umurunda değildi. Nida kollarının arasındaydı. Bu şekilde sarılmak istememişti ona. Gözlerinden akan yaşa sebep olan kendisinin olmamasını, bir ölümün nasıl gerçekleştiğini ona kendisi yaşatmamayı istemişti. Ama olmuştu. Yaşanmıştı. Her şey olması gerektiği gibi ilerliyordu!
Elini sırtına yasladı Nida'nın. Göğsüne daha çok yaslayıp, oraya saklamak istedi onu. Oraya gömmek, kimsenin onu oradan çıkarmamasını istedi. Yanağını hafif başının üzerinden sürüyüp yüzüne baktı Nida'nın. Sessizce, usulca uyuyordu kollarında. Hayır uyumuyordu, bayılmıştı! Yanaklarından geçen göz yaşları, izler bırakmıştı teninde. Ama huzurlu gözüküyordu.
Beş gün geçirdiği o evdeki gibi sayıklamıyordu, bağırarak uyanmıyordu. Kendi odasındaki kapının arkasında gözlerini kırpmadan gelecek olan herhangi bir ses için soğuk zeminde sabaha kadar oturarak bekliyordu. O seslere şahit oldu her defasında. Hızlıca odasından çıkıp, Nida'nın kapısın önünde bekliyordu, sakinleşene kadar. Merak ediyordu buna sebep olan şeyleri. Kanlı canlı dursaydı bizzat o şeyler, hiç düşünmeden yok ederdi onları.
Ama şimdi kollarının arasında uyuyordu. Sessizce. Fakat gözlerinden akan kana kendi sebep olmuştu. Nida'nın gözlerinden yaş akmıyordu artık, kan akmaya başlamıştı. Sebebi kendisiydi. Diğerleri bile değildi, sadece kendisiydi.
İçeriye birinin geldiğini fark etti ama kimin geldiğine bakmak için bakışlarını kaldırmadı. Gözleri, kollarının arasında uyuyan kadının yüzündeydi. Yakındılar, bunca zaman sonra ilk defa yakındı ona. Ama huzurlu değildi, mutlu değildi. Canı acıyordu, kalbi acıyordu.
"Gidiyoruz!" dedi tanıdık, ama kulaklarına gelen yabancı bir ses. Kimin kime ait olduğunu çıkaramayacak kadar, kendinde değildi. "Maskeni niye çıkardın?" diye sordu aynı ses, daha sonra da yanına doğru geldiğini işitti. Yine bakmadı. Sorusuna cevap vermedi, maskesini yerden kaldıran kişiye. "Şimdi gelirler, seni bu halde görmesinler." Dediğinde, ağır ağır yanında dikilen kişinin yüzüne kaldırdı bakışlarını. Çenesinden süzülen bir göz yaşı, kollarının arasındaki kadının saçlarının üzerine düştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKENİN ARDINDAKİLER (+18)
ActionEmniyet güçleri tarafından aranan, ülkenin başına bela olmuş, maske takarak tüm suçları işleyen bir seri katil grubu. Canlı veya ölü bir şekilde yakalanmak hiç bu kadar kötü olmamıştı, çünkü bu grubun iki türlü de eline geçmek, Cehennem'de yer edin...