•Bölüm 4•

203 142 55
                                    

Not: Bu bölüm düzenlenmiştir

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.

4. Bölüm

"Yapmadığınıza dair elinizde bir kanıtınız var mı?" dedi polis, "Eğer varsa konuşma hakkına sahipsiniz, şuanlık incelememiz devam etmektedir, iyi günler." diye devam ettirdi. Şimdi ben bu polisi dövsem, kim bana ne diyebilir?

Biz daha bir şey diyemeden eliyle çıkış kapısını işaret etti polis ve tekrardan " İyi günler." dedi.

Tolga öfkeli bir  şekilde kendini dışarı attı, derin bir nefes aldı ve uzun bir sessizlik oluştu bahçede. Aniden çalan bir telefon ile tüm sessizlik bozuldu. Benim telefonum çalıyordu, arayan annemdi. Ellerim titrer bir şekilde telefonu açtım.

"Nerelerdesin kızım, kaç gündür ulaşamıyorum sana?" dedi annem, telaşlıydı.

"Duymamışım anne, ne oldu?"

"Merak ettim kızım, neyse görüşürüz abin geliyor."

"Görüşürüz."

Artık evlere dağılmamız gerekiyordu, geç olmuştu, Tolga hepimizi kafeye götürdü. Oradan herkes arabasını alıp eve doğru yol aldı.

1 hafta sonra...

Gözlerimi siren sesleri ile açtım, evin önünde polis sirenleri ötüyordu. Fakat bu çevrede neredeyse her ay polislik olay oluyordu, fakat bu sefer okuldan gelip dinlenmek için uyduğum bu güzel ve naif uykumu bölmüştü. Kapının çalması ile korkmaya, telaşlanmaya başladım.

Belki Danla dışarıya çıkmıştır diye içimden geçirip  kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Kapı hızla çalmaya devam ederken "Açın kapıyı, polis!" çıkan seslerle resmen nutkum tutuldu. Polisler gelmişti! Ve benim yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Kapıyı açtığımda üç polisin beklediğini gördüm, içlerinden siyah saçlı olanı konuşmaya başladı.

"Işıl Karahan, siz misiniz?" dedi, içimden bir ses 'Hayır, ben değilim. Onu beş dakika önce kaybettik.' diyordu ama diğer bir ses ise 'Evet, benim. Tutuklayın beni!' diyordu, arafta kalmıştım iyice, fazla bekletmeden cevap verdim.

"Benim?" dedim sorar bir ifadeyle.

"Sizi karakola götürmek zorundayız." Gözümden bir yaş yanağım ile kavuşurken ben, olanların şokunu anlatmaya çalışıyordum. Gözlerimi kaçırırken kapının yanında duran masanın üstünde yazılan yazıya kaydı gözlerim. 'Işıl, ben markete gidip geliyorum. Merak etme beni!' Yazıyordu.

Harika, gerçekten harika! Polisler beni karakola götürüyor, Danla markete gitmiş. Bu ne tür bir tesadüf? Bana sorarsanız hayatın bana yaptığı kasıtlı bir mevzu.

"Telefonumu alsam?" dedim.

"Bu mümkün değil." Adamın siyah ve net bakışları gözlerimden ayrılmıyordu.

"Danla... Danla'ya haber vermem gerekiyor, merak eder beni." deyince başını anlamış bir şekilde, bir yukarı, bir aşağı salladı.

"Arabada, bizim telefonlarımız ile arayabilirsiniz." dedi.

Evden çıkıp kapıyı kapattım, ağlıyordum ama aynı zamanda içimden gülmek geliyordu. Son iki haftadır olanlar beni, hiç ama hiç iyi etkilememişti.

Ufak Bir Suçlama •TAMAMLANDI•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin