Oylamayı unutmayın.
16. Bölüm
Koşar adımlarla kafenin çıkışına doğru ilerledik, kafeden çıkınca yine aynı hız ile valeden anahtarı alıp arabamızı aramaya başladık. Otoparkın sonlarında arabayı bulduğumuz gibi arabaya bindik. Emre şoför koltuğuna, ben ise onun yanına oturdum.
Emre arabayı sürmeye başlarken ben de benim yanımdaki camı açıp etrafı izlemeye başladım. Hızlı bir şekilde yanlarına ulaşmamız gerekiyordu fakat ben bunu pek önemsemiyordum. Benimle o kadar uğraştı sonuçta. Neyse Işıl, bunun da zamanı gelecek...
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp camdan etrafı seyretmeye devam ettim. Yaklaşık on dakika sonra Tolga'nın evinin en yakınındaki karakola varmıştık. Emre, arabayı park edip gitti, ben de onun hemen ardından arabadan indim.
Hızlı adımlarla karakolun kapısına kadar geldik, Buse ve Tolga karakolun yanındaki ağaçların orada konuşuyorlardı. Onları fark ettiğimizde yine aynı hızlı adımlarla yanlarına gittik. Buse, bizi görünce yapmacık bir şekilde gülümsemeye başladı, bu oldukça sinir bozucuydu.
"Yapmacık olmayı kes Buse!" dedim en ciddi halim ile.
"Durun bakalım, size söyleyeceğim şeyden sonra hâlâ bu işe yaramazı yanınızda tutacak mısınız?" dedi, yüzünde bilmiş bir ifade vardı.
"Madem Tolga'yı işe yaramaz buluyorsun, boşan onunla!" dediğime karşılık gülmeye hatta kahkaha atmaya başladı.
"Olmaz!" dedi ve devam etti, "Onun yüzü gülmeyecek!"
Karakolun diğer tarafına doğru yürümeye başladım, bu sırada telefonumdan ses kaydı açtım, telefonu cebime koydum ve geri döndüm. Ben bunları yaparken Emre'de görmüştü ve yapacağım şeyi anlamış olacak ki gülümsemeye başladı.
"Sen bizi saf sandın herhalde, Asya'yı sen öldürdün, biliyoruz!" dedim. Bu sırada Emre ve Tolga hiç konuşmadan bizi dinliyordu, utanmasalar çekirdek çitleyeceklerdi.
"Bak Işıl, beni en azından beş dakika dinle. Daha sonra Tolga'nın nasıl birisi olduğunu kendin göreceksin!" dedi.
"Ben zaten onun nasıl birisi olduğunu biliyorum. Ayrıca tamam, seni dinleyeceğim fakat bir şartım var." dedim.
"Neymiş bu şart?" diye sordu.
"Asya'yı sen mi öldürdün?" diye sordum.
"Evet." diye itiraf etti. Ben de bu sırada arkamı dönüp ses kaydını kapattım. Ses kaydı yasal değildi, benim planım işe bambaşkaydı.
Emre ile birlikte gülmeye, hatta kahkaha atmaya başladığımız zaman Tolga ve Buse kafayı yemişiz gibi bakıyordu bize. En sonunda onlara gülme sebebimizi açıklamak adına telefonumun ekranını onlara gösterdim. Tolga sevinmişti Buse ise telaşlanmış gibi duruyordu.
Buse ne kadar elimden telefonu almaya çalışsa bile üç kişiye bir kişi olduğu için alamadı. Telefonum elden ele geçiyordu.
"Şimdi, eğer suçunu sen polislere itiraf edersen on yıl falan yatarsın ama eğer ben bunu dinletsem, en az on üç yıl... Karar senin. Hem bak söz, ilk görüş gününde seni dinleyeceğim." dedim gülmeye devam ederek.
"Sil şu ses kaydını, yaptığın şey saçmalık!" dedi bağırarak. Emre ile birlikte karakola yönelirken Tolga'da arkamızdan geliyordu.
Nasıldı????
Eylül'e son 7 gün kaldııı!!!!
Okulların da 16 gün:)
Hem okulu hem ortamı özledim:')
Neyse ne boş yaptım yaaa ben gidiyom 17. Bölümü düzenlemeye...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ufak Bir Suçlama •TAMAMLANDI•
Random21 yaşındaki Işıl Karahan, bir gün arkadaşının ölümünden sorumlu tutuldu. Hakim Bey, 10 yıl hapis cezası verdi Işıl'a. Tüm gençliği yanmıştı, anlamı kalmamıştı genç olmanın. Fakat Işıl şanslıydı ki 2. yılda af çıkmıştı. İşte her şey af çıkmasından...