•Bölüm 17•

151 98 23
                                    

Not: Bu bölüm yaptığım mantık hatalarından dolayı değiştirilmiştir.

Oylamayı unutmayın.

17. Bölüm

Gördüğüm ilk komiserin odasının önünde durdum ve arkamı döndüm. Buse bana kararsızca bakarken ona bir şans daha vermeye karar verdim.

"Sen mi itiraf edeceksin ben mi şikayet edeyim?" Ses kaydı yasal değildi fakat bu onu bilmiyordu. Sadece gözünü korkutmak istediğim için onu tehdit ettim bir nevi.

"Tamam..." dedi gözünden çaresizlikle bir damla yaş yanağına süzülürken. Hemen eliyle gözyaşını silip beni nazikçe komiserin kapısının önüneden çekti ve kapıyı tıklatarak içeri girdi.

"Hoş bulduk, hoş bulduk! Arkadaş size bir itirafta bulunacak da komiser bey, ondan geldik." dedim Buse'den önce davranarak.

"Keşke bir hoş geldiniz deseydi. Hiç misafirperver değil bu komiser!" Emre'nin kulağına doğru fısıldadı sessizce gülmeye başladı.

"Yalnız bu tür itiraflarınız için koridordaki danışman ile konuşmanız gerekiyor. O zaten bize haber verecektir." dedi bir eli ile kapıyı göstererek. Oturduğumuz koltuklardan aynı anda kalktık ve kapıya doğru ilerledik. Koridora çıktığımızda sarışın bir danışmanı boş gördüğümüzden yanına gidip konuşmaya başladık.

"Merhaba, size bir şey itiraf etmeliyim." dedi Buse titreyen sesi ile. Danışman, karşısındaki sandalyeyi gösterip Buse'nin oturmasını söyledi, daha sonra soran gözlerle Buse'yi izlemeye başladı.

"Asya Yavuz, iki yıl önce 4 Mart'ta Işıl Karahan'ın evinde ölü bulundu..." dedi Buse, danışman hatırladığını belli etmek istercesine kafasını salladı. "Ve bu olaydan Işıl Karahan sorumlu görüldü. Aslında Işıl'ın hiçbir suçu yok, her şeyi ben yaptım... Asya'yı, ben öldürdüm!" diye ekledi.

Danışmanın kaşları çatılmıştı, oturduğu sandalyeden kalktı danışman, bu sırada Buse yanağına süzülen bir damla yaşı daha eliyle sildi ve o da kalktı. Danışman, demin bizim girdiğimiz odaya girdi. Nedensizce çok stresli, kaygılı ve heyecanlıydım. Bir tarafım ne kadar Buse'nin hâline üzülse de diğer tarafım onun bir katil olduğunu söyleyip beni tekrar sevindiriyordu.

Bitmişti artık. Bizim Asya için çıktığımız bu yol artık sona ermişti. Fakat bu yoldan hemen sonra Danla için bir yola çıkacaktık. Danla'nın katiline de aynı şeyleri yapmak istiyordum ama daha onun kim olduğunu dâhi bilmiyordum.

Danışman, komiserin odasından çıkıp tekrar yanımıza geldi, bu sefer arkasından komiser de geliyordu ve komiserin elinde bir kelepçe vardı. Buse, kelepçeyi görmüş olacak ki korkuyla bir Tolga'ya, bir bana baktı.

"Üzgünüm, sizi gözaltına almak zorundayım." dedi komiser Buse'den ellerini uzatmasını isterken. Buse ufak bir tereddüt ve korku ile ellerini komisere doğru uzattı. Doğruyu söylemem gerekiyorsa Buse'yi ilk kez bu kadar çaresiz görüyordum.

Komiser Buse'nin kollarına kelepçe taktıktan sonra üzerimden bir yük kalkmış misali rahatladım. Fakat bana söyleyeceği şeyi oldukça merak ediyordum. İlk görüş gününde yanına gidip onu dinlemem şarttı.

İki polis Buse'nin kollarından tutup götürürken biz de karakoldan dışarıya çıktık. Artık ayrılmamız gerekiyordu.

"Hadi Tolga, sana görüşmemek üzere!" dedim ve Emre ile arabaya doğru ilerledik. Arabaya bindikten sonra bir şarkı açıp evimize doğru yol almaya başladık.

Sabah fındık toplayıp akşam bölüm düzenliyorum. Ya da sabah gitmeden önce -saat 6-7 arası- düzenliyorum. Bu yüzden biraz az gelebilir bölümler.

Neyse oylamayı unutmayın🍃🍃🍃

Ufak Bir Suçlama •TAMAMLANDI•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin