•Bölüm 14•

147 110 29
                                    

Oylamayı unutmayın.

14. Bölüm

Güneş daha yeni yeni doğuyordu, gözlerimi ağır ağır araladım ve ellerim ile ovuşturdum. Komodinin üzerinde duran, şarjdaki telefonumu elime alıp telefonumu açtım. Bir mesaj bildirimi gelmişti.

'Tolga kişisinden bir yeni mesaj!'

Bildirimi görünce kaşlarım çatılmış bir şekilde Ebrar bakıyordum, bu hâlâ bana hangi yüzle mesaj atıyordu?

Tolga; Saat kaçta buluşuyoruz?

Ne buluşması? Biz neden Tolga ile buluşuyoruz? Soruları aklımdan çıkamazken dün geceyi hatırladım.

"Emre!" diye bağırdım, Emre'nin sesimi duyup gelmesi için.

"Emre!"

"Emre!"

"Emre!"

"Emre!" Ne kadar çağırsam da gelmemesinden anladığım kadarıyla uyanmamıştı.

Yattığım yataktan doğruldum, ne kadar yaz mevsimi olsa da hava biraz serin olduğundan hırkamı giyip odadan çıktım. Emre ile odalarımız yan yana olduğundan bir kapıdan çıkıp bir kapıdan girdim.

Emre pencerenin kenarında olan yatağında, pencereye dönmüş uyuyordu. Yatağının yanına yaklaştım iyice, Emre'ye birkaç kere seslendim ve onu birkaç kez dürttüm fakat hiçbir tepki vermediğinde aklıma gelen parlak bir fikiri uygulamau başladım.

"Emre!" diye bağırdım kulağına doğru. Emre yattığı yerden korku dolu bir sıçrayışla doğruldu, bana sorunun ne olduğunu sorar gibi bir bakış yolladığında hâlimden memnun bir şekilde konuşmasını bekledim.

"Sayende kulaklarım sağır oldu, tebrik ederim!" dediğinde gururlanmış bir şekilde konuşmaya başladım.

"Ne demek efendim, teveccühünüz." dedim gülümseyerek.

"Neden uyandırdın beni?" dedi oldukça ciddi bir ses tonu ile. Hemen ciddi bir ifade takınıp cevap verdim. "Ha, Tolga mesaj attı. Saat kaçta buluşalım yazdı, sana sorayım dedim." dedim. Gözlerini kısarak baktı bana, sanki bu cevaba biraz inanmamış gibi, fakat daha sonra nedense inanıp cevap verdi.

"Saat on iki gibi gelsin." dedi uykulu bir ifadeyle.

"Tamam, git elini yüzünü yıka bir Allah rızası için, utanmasan karşımda uyumaya devam edeceksin!" dedim kahkaha atarak.

Emre'de bana göz devirerek banyoya doğru ilerledi. Ben de odama gidip telefonumu elime aldığım gibi Tolga'ya cevap yazmaya başladım.

Siz; Saat on ikide orada ol! Bir dakika bile geçerse, geri döneriz haberin olsun.

Tolga; Peki... ;)

Telefonu kapattığım sıra aklıma Emre geldi. Hatta gelmedi, aklımdan çıkmıyordu dün geceden beri.  Bu sabah onu görüşüm ile sebepsizce mutlu olmam aklımdan çıkartmamama yetiyordu. Emre, bu sabah bana biraz değişik gelmeye başlamıştı.

Sanki... Sanki Emre 'Ben öleceğim, benim yerime sen öl!' dese onun yerine ölmeye razı olacaktım. Evet, bu oldukça saçma bir örnek fakat duygularım bu yönde.

Ufak Bir Suçlama •TAMAMLANDI•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin