Merhaba!
Bu kitapta Kızıl Goncalar'ın 18. bölümünün sonudan itibaren dizide yaşananları olmasını istediğim şekilde değiştirerek yazacağım.
bölüm şarkısı: çok yazık
Umarım beğenirsiniz ♡
"Ben Naim'den olma, Meryem'den doğma Zeynep." dedi Zeynep Cüneyd'e bakarak. Derin bir nefes aldı. "Sen... Gülayşe'den doğma Cüneyd Efendi."
Cümlesini devam ettiremedi Zeynep. Bakışları üzgün gibiydi ama pek de emin olamamıştı Cüneyd. Zeynep konuşurken gözlerini Cüneyd'den bir an bile ayırmamıştı. Onu kırmamaya çalışıyordu. Gerçekten de evliya gibi bir kızdı.
Ama sanki Zeynep'in de gönlü razı değildi her şeyi bitirmeye. Cüneyd bitirememişti, gönlüne karşı gelememişti. Bu yüzden de Zeynep'in kararına bırakmıştı geleceklerini.
İçten içe kızın onu boşamamasını istiyordu Cüneyd. Lakin Zeynep'in gönlünden geçenin ne olduğunu bilmiyordu.
Genç kıza söylediği her cümlenin kendisine farklı şekillerde dönüyor oluşu, Cüneyd'in Zeynep'in kendisiyle aynı hisleri paylaşmadığını düşünmesine sebep oluyordu.
Hakikat, demişti Cüneyd. Bahsettiği hakikat, Zeynep'e duyduğu hislerdi. Hisleri yüzünden Zeynep'i boşayamıyordu. Gönlü razı gelmemişti.
Ama Zeynep onun bu lafına karşılık, 'üzüldün mü, üzüldüysen hakikati değiştirelim' demişti.
Cüneyd'in gönlünde bir şeyleri parçalamıştı sanki bu sözleri. Konuşuyor ama sanki birbirlerini tam manasıyla anlayamıyorlardı.
Cüneyd elindeki tespihi hızlı hızlı çekerken Zeynep tekrar konuşmaya başladı. "Seni..."
Cüneyd nefeslerinin hızlandığını hissediyordu. Kötü hissediyordu. Çok kötü hissediyordu şu anda. Kalbindeki tek duygu, terk edilmekti.
Yine terk ediliyordu işte.
Elinde tuttuğunu bile bir an için unuttuğu tespihi tuttu ve kopardı. Elinden kayan tespihin boncukları art arda annesinin kabrine dökülürken, tüm bu yaşanan Cüneyd'in zihninde bazı şeyleri açığa kavuşturmuştu.
Yine o surların üzerindeydi Küçük Cüneyd. Ama bu sefer, annesiyle yalnız değildi.
Amcası da oradaydı.
Cüneyd annesinden birkaç adım ötede duruyor ve korkuyla annesine bakıyordu.
Sadi Hüdayi, Gülayşe'yi kollarından tutmaya çalışıyordu. Gülayşe ise onun elinden kurtulmak için çırpınıyor.
Gülayşe surların tam ucunda duruyor. Bir rüzgar esse düşecek sanki.
"ANNE!" diye bağırıyor Küçük Cüneyd korkuyla. "ANNE! Korkuyorum.."
Gülayşe son bir kez oğluna bakıyor, Sadi Hüdayi'yi itmeye çalışırken "Cüneyd..." diye fısıldıyor.
Cüneyd amcasına bakıyor korkuyla. İçinden geçen birçok söz olsa da sanki dili tutulmuş gibiydi. Hiçbir şey söyleyemiyordu.
Annesini amcasından korumak istiyordu, onu kurtarmak istiyordu. Ama korkuyordu Küçük Cüneyd.
Ve bir anda.. Zaman Cüneyd için yavaşlıyor. Amcasının elleri, biricik annesini aşağı itiyor.. Ve surlardan aşağı düşüyor Gülayşe...
"ANNEE!"
Düşmüştü Gülayşe, Hakk'a kavuşmuştu Gülayşe, ölmüştü Gülayşe.. Hem de çok sevdiği oğlunda kocaman bir yara açarak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Münzevi | Cüneyd Güneş | CünZey
FanfictionMünzevi'de, Cüneyd ile Zeynep'in hikâyesini, Kızıl Goncalar'ın 18. bölümünden itibaren, olmasını istediğim şekilde yazıyorum.