6.Bölüm

2.2K 22 0
                                    

Biz ikimizde birer düzenbazdık. Birbirini çok iyi tanıyan ama aynı zamanda birbirine çok uzak olan iki düzenbaz. Başka ne açıklardı ki bizi.

El ele tutuşmuş Çırağan Sarayı'nın merdivenlerinde önümüzdeki gazeteci ordusuna az sonra sergiliyceğimiz gösterinin ön gösterimini yapıyorduk. Hangimiz konuşucaktı ya da hangimiz kendini kurban edicekti belirsizdi.

Sessizliğin hüküm sürdüğü dakikaların sonunda Korel tuttuğu elimi avucunda sıkabildiği kadar sıktı ve önündeki mikrofona boştaki eliyle bir kez vurduktan sonra tüm o kalabalığın ilgisinin kendisinde toplanmasını sağladı. Şimdi ben de dahil herkes ona bakıyordu. Gazetecileri bilmiyordum ama ben onun söylüyceği söylemek üzere olduğu yalanları ölesiye merak ediyordum.

"Evlendim. Sizin de gördüğünüz gibi evlendim. Sorucağınız soruları cevaplamak için burada eşim ve ben durmuyoruz. Aksine bugün yaşadığım bu mutluluğu içerideki davetlilerle nasıl paylaştıysam sizinle de öyle paylaşmak için buradayım."

O ne demişti az önce? Yaşadığımız şeye mutluluk mu demişti? Bu şeyi mutluluk olarak mı görüyordu? Başımı çevirip ona baktım. Söylediklerinde ciddi olup olmadığını merak ediyordum. Yüzünde tek bir mimik bile oynamıyordu. Benim dışımda herşeye ve herkese kendini kapatmıştı. Benim onun üzerindeki bakışlarımı umursamadan konuşmaya devam etti.

"Farkındayım. Daha yeni boşandım. Ne düşündüğünüzü tahmin ediyor gibiyim. Boşanmamın üzerinden fazla zaman geçmeden evlenmemi tuhaf karşılıyor olmalısınız."

Bu sözü söyledikten sonra dönüp bana baktı ve o can alıcı sözleri söyledi.

"Hem de birlikte uygunsuz fotoğraflarımın çıktığı kadınla."

Sessizlik.... Koca bir sessizlik. Neden kimse konuşmuyordu? Ya da neden ben bir tepki veremiyordum? Gözlerimi ondan kaçırdım.

İşte o zaman onu gördüm.Onca insan kalabalığının içinde durmuş öylece bana benim zavallılığıma bakıyordu. Bakışları tuhaftı. Sorgulayıcıydı. Bana böyle bakmamalıydı. Onunla daha bu intikam oyununa başlamadan önce antlaşmıştık. Birbirimizi tanımamazlıktan gelme konusunda onunla antlaşmıştık. Ama onun bakışları bana hiç güven vermiyordu.

Sanki..... Sanki antlaşmayı bozucak gibi duruyordu. Ya da bana o izlenimi veriyordu.

Sustum. Onu izlemeyi tercih ettim. Nasılsa yanımdaki adam çok güzel yalan söylüyor üzerine düşeni layığıyla yerine getiriyordu. Sonra onu duydum.

"Onu seviyorum." diyordu. Kulaklarım uğulduyordu ama onu duymuştum. Sanki yeterince söylememiş gibi bir kez daha "Onu seviyorum. " dedi ve tuttuğu elimi karşısındaki basın ordusuna birşeyi ispatlamak istermiş gibi havaya kaldırdı ve öptü. İşte o zaman kalabalıklar arasındaki müttefikimde konuşmaya karar verdi.

"Demek seviyorsunuz sayın Bakan'ım. "

Korel bu soruya bana bakarak evet cevabını verdi.

"Seven bir adam sevdiği kadını bu kadar itibarsızlaştırır mı?"

"Sen ne demek istiyorsun? Sakın.... Haddini aşma. Ayrıca farkında mısın bilmiyorum ama bu sorulara kapalı bir basın toplantısı."

"Size sorulacak sorulardan kaçmak için çok güzel bir yöntem. Diğer siyasetçilere de bunu tavsiye etmelisiniz. Sayın Bakan'ım benim buradaki görevim sizi sorgulamak değil. Benim buradaki görevim mutluluğunuzu paylaşmak , halkımıza duyurmak. Sizin de kabul ediceğiniz üzere basın hiç bir zaman taraf tutmaz. Şimdi gelelim asıl soruya ne demiştiniz? Ha evet buldum. Bana ne demek istediğimi sormuştunuz. Hangi seven adam sevdiği kadınla çıplak fotoğraflarının gazetelere ve internet sitelerine düşmesine izin verir ki? Hele ki sizin kadar güçlü bir adam. Tuhaf. Gerçekten tuhaf."

365 ( + 24 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin