"Kalk bakalım uykucu."
İki elimin üzerinde doğrulabildiğim kadar doğrulmuş üzerime giymem için atılmış adı kıyafet olan o bez parçalarına bakıyordum.
"Bana uykulu gözlerle bakmana bakacak olursak hala o güzel şekerleme uykusunun etkisindesin. Söylesene yanılıyor muyum ateşparçası?"
Ona veya söylenmelerine aldırmadan üzerime attığı o kıyafetlerle birlikte üzerimdeki çarşafı kenara atıp esneyerek yataktan çıktım. Dün gece yeteri kadar Korel'e katlanmıştım fazlasına gerek yoktu.
"Beni görmezden geldiğine göre keyfin fazlasıyla yerinde."
Yanılıyordu. Keyfim yerinde falan değildi. Belim hiç olmadığı kadar çok ağrıyordu. Hatta belim tutulmuş bile olabilirdi. Bunun sorumlusu tepemde dikilen bu adamdı.
Bu evden içeriye girer girmez nefes almama bile fırsat vermeden bana ilk cezamı vermişti.
"Kanepede yatmak seni bu kadar çok sinirlendirmiş olamaz."
Adi herif....... Kanepede yatmanın ne demek olduğunu o biliyor muydu? Hayatının herhangi bir döneminde o kanepede yatmak zorunda kalmış mıydı?
"Sessiz kalarak sıradaki cezandan paçayı sıyıramazsın ateşparçası. "
Elim ağzımda esneyecekken öylece olduğum yerde kalakaldım. O az önce ne demişti? Bana bir ceza daha mı vereceğini söylemişti o bana? Çok fazla beklememe ya da duyduğum o şeyi doğru duyup duymadığımı sorgulamama gerek kalmadan o tekrar konuşmaya başladı.
"Ateşparçası sana verdiğim o kıyafetleri ister giy ister giyme inan ki hiç umurumda değil. Umurumda olan tek birşey var o da çabucak yattığın o kanepeden kalkıp benimle birlikte mutfağa gelmen."
"Korel saçmalaya başladın artık. Dün gece buraya geldik. Dün gece beni kanepede yatmaya mecbur bıraktığın yetmiyormuş gibi kendin yatakta yattın. Gece uyuyamadığımdan haberin var mı?"
"Sen bunu hakettin ateşparçası."
Kanepenin üzerinde oturmayı bırakıp ayağa kalktım. Onunla karşı karşıya duruyordum artık. Onun kadar uzun boylu olmasamda onun karşısında durmuş ona kafa tutuyordum.
"Yine söylüyorum ateşparçası sen bu cezayı hakettin."
"Belim ağrıyor Korel. Bu hiç mi umurunda değil. "
"Bu kafayla gidecek olursan belin daha çok ağrıyacak ateşparçası. " dedikten sonra bana arkasını dönüp yürümeye başladı.
Ben onun umurunda falan değildim. Onun umurunda olan tek birşey vardı o da bana vericeği cezaların onu ne kadar tatmin edeceğiydi.
"Korel buraya gel. Konuşmamız daha bitmedi."
Öfkemi dindirecek ya da beni rahatlatıcak herhangi bir cevap vermedi. Salonun ortasında iki elim belimde öylece durmuş bana dakikalar önce verdiği çarşafa dolanmış kıyafet parçalarına bakıyordum.
Ne kadar itiraz edersem edeyim bana ceza adı altında verilecek o işkencelerden kurtulamayacaktım. Bunun farkındaydım.
Söylene söylene de olsa yerdeki o kıyafetlere doğru yürüdüm. Yere diz çöküp çarşafa dolanmış bana giymem için verdiği bez parçalarını yerdeki çarşafın arasından çıkarıp ayağa kalktım.
Gözlerimi iri iri açmış elimde tuttuğum çöpe atmak için bir saniye bile düşünmeyeceğim o bez parçalarına bakıyordum.
Bana kendi bedenine uygun rengi solmuş siyah bir tişört ve asker yeşili bir eşofman vermişti. Bu tişört ve bu eşofmanın bana olması mümkün bile değildi. Bu kıyafetleri bana vererek resmen benimle dalga geçiyordu. Son kez olmayan şansımı denemek adına başımı onun gittiği tarafa doğru uzatıp "Korel!....." diye bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
365 ( + 24 )
RomanceBir skandal ne kadar büyük olabilirdi? Otel odasında bir kadınla basılmak tüm siyaset hayatınızı bitirir miydi? Bir bakan ve gözü kara bir kadının yolları kesişirse ne olurdu ya da nelere sebep olurdu? Korel Alparslan tüm hayatını manşetlerden uzak...