7.Bölüm

1.7K 12 0
                                    

Bir rüya gördüm
İçinde sen vardın
Bir rüya gördüm
İçinde sen yoktun
Ben hep senin
Benim yanımda olucağını düşünmüştüm
Rüyalarda olsa bile
Tuhaf !.....
Çok tuhaf değil mi?

Kendini özgür hissetmesi gerekmiyor muydu? Ya da onun gibi birşey. O zaman neden kendini mahvolmuş gibi hissediyordu?

O düğüne giderken içindeki tüm o nefreti , kini kusarsa rahatlıycağını hatta kendini hiç olmadığı kadar özgür hissediceğini düşünmüştü ama yanılmıştı. Tam tersine şimdi daha berbat bir haldeydi.

Hiç değilse o düğüne gitmeden önce onun mutsuz olması için elinden geldiğince beddua edip ona hakaretler yağdırıyordu. Ama o düğüne gittiğinde gördüğü mutlu adam beddualarının karşılıksız kaldığının hakaretlerini ise kendine ettiğini anlamasını sağlamıştı.

Durdu. Yürüdüğü o uzun koridorda durdu. Ağlamak istiyordu ama bir yanıda sebepsizce buna izin vermiyordu. Elindeki o çirkin şampanya şişesine rağmen durup kendine baktı. Hasar kontrolü mü yapıyordu? Kimin umurundaydı ki?

İğrençti. Hiç olmadığı kadar iğrenç ve bakımsız görünüyordu. Sonra bu koridorda saatlerce hatta aylarca da dursa durumunda herhangi bir değişikliğin olmuycağına karar verdi ve tekrar yürümeye başladı. Zaten etrafından geçen insanlarda ona tuhaf bir şeye bakıyormuş gibi bakıyorlardı.

Aldırmadı. Acilen bu geceyi ve bu gecenin ona yaşattığı acıyı unutması gerekiyordu. Elindeki şampanya şişesine sanki kırk yıllık dostuna sarılıyormuş gibi sıkı sıkıya tutunup sarsak adımlarla saçı başı dağılmış bir halde sevdiği adamın adını bilmem kaçıncı kez mırıldanarak o uzun koridorda odasına doğru yürüdü.

Elleri hiç olmadığı kadar çok titriyordu ve oda anahtarını elinde tutmakta zorlanıyordu. Umursamadı. Umurunda olan tek birşey vardı. O da çabucak odasına girip içler acısı olan haline kendi odasında saatlerce hatta günlerce ağlamaktı.

Elindeki oda anahtarıyla odasının kapısını açtıktan sonra içeriye girdi. Nefes nefeseydi. Sanki saatlerce koşmuştu da daha yeni nefes almaya fırsatı olmuş gibiydi.

Ama hayat sürprizlerle doluydu. En büyük sürprizi de Sedef Özer'e yapıyordu.

Sedef odasına girdiğinde odası karanlık olmasına rağmen koltukta oturan kendisine bakan kişiyi gördüğünde önce elindeki oda anahtarını yere düşürdü sonra da yaşadığı şokun etkisiyle saniyeler önce açtığı açık olan oda kapısından dışarı çıkmak istedi.

"Nereye gidiyorsun Sedef?"

Sedef Özer eli çıkmak için çabaladığı kapı kolunda öylece olduğu yerde durdu. Bazı insanlar oldukları yerde oldukları gibi bırakmak gerekiyordu. Hem onlarla ilgili anıları kirletmemek için hem de onları tanıdığımız gibi hatırlamak için.

"Sedef seni özledim. Hatta ne var biliyor musun senle ilgili herşeyi özledim."

"...................."

"Sen beni özlemedin mi Sedef?"

"...................."

"Cevap vermiyorsun Sedef. Biliyor musun Sedef aslında sessizlikte bir cevaptır. "

Arkasındaydı ve kollarını ona sarmış ona sarılıyordu. O artık onun arkasında onunla birlikte nefes alıyor onunla birlikte acı çekiyordu. İşte bu olmamalıydı. Bu acı bu yük tek taraflıydı. Ne o onun yükünü taşımalıydı ne de onun acısını yaşamalıydı. Bu duruma itirazı vardı. Hem bu durum her iki taraf içinde haksızlık olurdu.

365 ( + 24 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin