3.Bölüm

4.2K 33 0
                                    

Yağmur yağıyordu.İki ezeli düşman karşı karşıyaydı. Oldukları konumda belliydi.

Biri rezilliğin baş aktörü Adalet Bakanı diğeri rezilliğin baş mimarı kadın. Az sonra kılıçlar çekilicek taraflar hesaplaşıcaktı. Kan döken..... Ve kanı dökülen....

Her iki taraf da birbirine karşı hiç olmadığı kadar vicdansız hiç olmadığı kadar acımasız olucaktı.

Sözcükler kelimeleri çağırdı. Yaralamak , hırpalamak için. Hedef belliydi. Belli olmayan hedefin kaç yerinden yaralanacağı kan kaybından ölüp ölmeyeceğiydi.

"Mutlu musun?"

Sahi mutlu muydu? Hayır , mutlu değildi. En azından henüz mutlu değildi. Ama mutlu olmaması için bir sebepte yoktu. Gene de sustu. Rakibini dinlemeyi seçti.

"Mutlusun. Birilerinin mutlu olması iyi. Hiç değilse birimiz mutlu."

"Susmam mutlu olduğum anlamına gelmez. Ya da...." sıkıntılı bir nefes verip "Öyle olduğunu göstermez." dedi.

"Demek cevap vermeye karar verdin."

"Zaten istediğinde bu değil miydi? "

"Sen benim neyi isteyip neyi istemiyeceğimi nerden bilebilirsin ki?"

"Haklısın. Bilemem. Ama ne var biliyor musun? Sen benim neyi isteyip neyi istemiyeceğimi bilebilirsin. "

"Neyi istiyormuşsun?"

"Mesela adımı sormanı çok isterdim."

Bu söylenmemeliydi. Korel Alparslan buraya ne için gelmişti karşısındaki kadın ondan ne istiyordu?

Siyaset hayatı bu kadın yüzünden mahvolmuştu. Ve bu kadın normal bir sohbetmiş gibi ona neden adını sormadığını soruyordu. Bunun için ona hesap sorma hakkını kendinde buluyordu.

Sabırlı olmakta buraya kadardı. Elinde tuttuğu şemsiyeyi hiç düşünmeden yerdeki çamurlu toprağa atıp karşısındaki şemsiyesi olmayan yağmurdan dolayı ıslanmış kadını boğazından tuttuğu gibi havaya kaldırdı.

Elleri arasındaki kadının tüm o çırpınışlarına , debelenmelerine aldırmadan konuşmaya günlerdir yaşadığı rezilliği sorumlusundan çıkartmaya karar verdi.

"Biz seninle o sınırı geçtik. Artık biz ikimiz sınırı olmayan iki deliyiz. Adı delilik olan bu oyunda sen şimdi kalkmış bana adını sormadığım için bana kırıldığını mı söylemeye çalışıyorsun?"

Öyle mi yapıyordu? Kimin umurundaydı öyle yaptığı. Bu savaşta kaybeden belliydi kazanan olarak yerini alıcak savaşı ön sıralardan izliyecekti.

Boynundaki parmakların varlığını görmezden gelerek buraya ne için geldiyse onu yapmaya karar verdi.

"Hande Toprak."

"Ne diyorsun anlamıyorum ki?"

"Adım diyorum Hande Toprak."

"Sen basit bir eskorttan başka birşey değilsin benim için. "

"Tch!...... Ben senin için basit bir eskort değilim. Ben senin hayatını mahveden mahvetmeye devam edicek o kadınım."

Korel Alparslan bu kadınla uğraşmanın faydasız olduğunu artık anlamıştı. Karşısındaki kadının boynunu ne kadar sıkarsa sıksın bu kadın doğru bildiği yoldan dönmeyecekti.

Boynunu sıktığı kadını hiç düşünmeden tıpkı dakikalar önce elindeki şemsiyeye yaptığı gibi yağmurdan dolayı çamurlaşmış toprağa attı.

Hande düştüğü yerden ellerinin üzerinde doğrulup "Güzel atıştı. Bunu kabul etmek istesem de güzel atıştı."

"Sen gerçekten uslanmazsın. "

365 ( + 24 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin