"Kurtuldum."
Tek bir söz bile söylemedi.Ona arkasını dönmüş kadına baktı.Bugün mahkemeye siyahlar içinde gelmişti.
Sanki boşanmak için değil de bir cenazeye gelir gibi gelmişti. Kendince bu evliliği kaldırılması gereken bir cenaze olarak mı görüyordu? O zaman başsağlığı dilemesi gerekenler basın mensupları mıydı?
Aldırmadı. Yanında Yavuz Miralay ve avukatları ile birlikte dışarıda kendisini bekliyen basın ordusuyla yüzleşmek için adımlarını içinde bulunduğu kasvetli binanın çıkışına doğru attı.
Korel Alparslan her adımında önündeki insan kalabalığına meydan okuyan bakışlarla bakıyor adete onlara ben buradayım diyordu. Ona göre kendine güvenen insanlar her zaman kaybetmeye mahkumdular. Güven zararlıydı. Güven yıkıcıydı. Kendine çok fazla güvenmek koca bir fırtınanın altında kalmak demekti.
O ne gözlerini bağlayıp güven adı verilen aldatmacaya inanmayı seçiyordu ne de başka birşeyi. Kendinin farkındaydı kendini tanıyordu. Sınırlarının farkındaydı. O bir insandı ama aynı zamanda kendisinin farkında olan bir insandı.
Yanındaki avukat ordusuna ya da Yavuz Miralay'a aldırmadan dışarı çıktı. Silahlarını kuşanmıştı. Söylüyceği yalanları ezberlemişti. Kandırılmaya müsait olan topluluğa gerekli açıklamayı yapıcak buradan ayrılacaktı. Ama ummadığı hatta hiç hesapta olmayan birşey oldu.
Dışarda onu karşılayan bir basın ordusu yoktu. Hatta dışarda tek bir insan bile yoktu. Dünyanın sonu mu gelmişti de kimse yoktu? Az önce yüzyılın olayı gerçekleşmişti ve kimse yok muydu? Sikerlerdi. Hem de çok fena sikerlerdi.
Aldırmadı. Tüm aldırmazlığıyla önündeki o basamaklardan indi. Ta ki onu görene kadar. Herşeyi ve herkesi beklerdi ama şu karşısındaki kişiyi beklemezdi.
Motosikletine yaslanmış üzerindeki deri kıyafetlerle kendisine bakan haşarı kardeşi Alaz'ı beklemezdi. Dünya yansa umurunda olmayan kardeşi motosikletine yaslanmış onu bekliyordu.
Alaz'la göz göze gelmesiyle olduğu yerde durdu. Mademki buradaydı orada öylece durmak yerine ayağına gelmeliydi.
Kardeşi istediği şeyi anlamıştı. Yaslandığı motordan doğruldu ve ona doğru yürümeye başladı. Her adımında yüzündeki yaramaz gülüş daha da büyüyor abisini yaramazlık yaparken yakalamış gibi gülümsüyordu. Tam karşısında durduğunda ise yeteri kadar abisini sinir etmemiş gibi alkışlamaya başladı. Abisini büyük bir çoşkuyla alkışlıyordu.
Korel Alparslan daha fazla bu rezilliğe dayanamıycaktı. Kardeşi yerine o görmeyi istemediği basın ordusunun burada olmasını tercih ederdi. Ne yazık ki hayatta her istediğimiz olmuyordu.
"Kes maymunluk yapmayı Alaz."
"Sadece seni tebrik ediyorum abiciğim. Sinirlenme hemen."
"Seni henüz öldürmediğim için mi beni tebrik ediyorsun?"
"O da var tabii. Ama benim seni tebrik etmek istediğim iki konu var."
Korel Alparslan dişlerini sıkarak karşısındaki kardeşine bakarak "Ne yapmak istiyorsan çabuk yap daha fazla bu maskaralığa katlanamıycam." dedi.
"Bana uyar abiciğim. İlk tebriğimi karından boşandığını öğrendiğim için yapıyorum. Gerçi ben o yengeçten hiç kurtulamıycağını düşünüyordum ama olsun."
"Alaaaazzzz!......"
"Tamam.Tamam sinirlenme hemen. Hem biliyorsun fazla sinir bünyeye zarar. "
"Alaaaaazzz!......."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
365 ( + 24 )
RomanceBir skandal ne kadar büyük olabilirdi? Otel odasında bir kadınla basılmak tüm siyaset hayatınızı bitirir miydi? Bir bakan ve gözü kara bir kadının yolları kesişirse ne olurdu ya da nelere sebep olurdu? Korel Alparslan tüm hayatını manşetlerden uzak...