5.Bölüm

2.4K 24 0
                                    

Yalanlar af dilemek içindi.
Pekiyi gerçekler?
Onlar ne içindi?
Veya....
Kimin içindi?

Dakikalardır kendine olduğu kişiye gözlerini kaçırmadan bakıyordu. "Kabullen." diyordu. Bu sensin. Bu olduğun kişi. Olman gereken ait olduğun yer tam olarak burası.

Ama yinede olmuyordu. Bu sözleri her tekrarlayışında ya gözlerini aynadaki görüntüsünden kaçırıyordu ya da başını eğip üzerindeki gelinliğe bakıyordu. Özellikle gelinliğinin beyaz olmasını istememişti. Onun ona o gün söylediği o kırıcı sözlere kırıldığını göstermek için gelinliğini beyaz kırığı renginde seçmişti.

Kendi düğünlerinde ona "Bak. Bak bana ne yaptın?" demek istiyordu. Sen bana beyaz bir gelinliği bile çok gördün demek istiyordu. O sözler her aklına geldiğinde çıldırıyordu. Dayanamadı. Günlerdir tutmak için çabaladığı gözyaşları ona ve yaşadıklarına isyan etmek ister gibi gözünden düştü. Aceleyle o düşen gözyaşını sildi.

Son kez karşısındaki o kusursuz aynadaki kusurlu görüntüsüne bakıp "Bunlar hiç birşey. Bu yolda ödediğim küçük bedeller. Sonunda kazanan ben olucam." dedi.

Artık mutluydu. En azından gülümsüyordu. Sanki saniyeler önce ağlayan , kırıldığını söyleyen o kadın kendisi değildi. Son kez aynaya baktı ve önüne döndü. İşte o zaman içinde olduğu odanın kapısıda açıldı.

Aslında kimin geldiğini tahmin edebiliyordu. Yine de nefesini tuttu. Sanki onunla şantajla değil de severek evlenicekmiş gibi nefesini tuttu.

Ama düşündüğü gibi olmadı. O açılan kapının ardındaki kişi Korel Alparslan değildi. Hiç beklemediği hatta ummadığı birisiydi.

"Beni beklemiyordun sanırım."

"Evet. Beklemiyordum."

"Eğer içini rahatlatıcaksa beni o gönderdi."

"................."

"Bu sessizliğinin sebebini kötüye yormalı mıyım?"

"Senin yerine onun gelmesini isterdim."

"Seven bir kadın gibi konuştun."

"Sen de suçlayan bir adam gibi konuştun."

"Haksız mıyım?"

Hande daha fazla konuşmak istemiyordu. Çok bile konuşmuştu. Hem bu savaşta herkes haklıydı. Sadece kimse onun kadar cesur ve gözü kara değildi. Başını eğip önündeki adamı görmezden gelerek gelinliğinin eteğini düzeltmeye başladı.

Ama birileri onunla aynı fikirde değildi. O birileri bunu da tam önünde durarak gösteriyordu. Önündeki adamın varlığını görmezden mi gelmeliydi yoksa Korel Alparslan'a olan öfkesini ondan mı çıkarmalıydı? O ikinci seçeneği seçmeye karar verdi.

Başını kaldırıp Yavuz Miralay'ın gözlerinin içine baktı ve " Pek bir heveslisin beni sinir etmeye." dedi.

"Yanılıyorsun Hande sadece bugün hiç olmadığı kadar yalnız olduğunu farkettim."

"Ve sen de bana destek olmaya karar verdin öyle mi?"

"Evet."

"Sence Yavuz oradan bakınca bir aptal gibi mi görünüyorum?"

Yavuz tam Hande'ye yanıldığını onu akıllı bir kadın olarak gördüğünü söylüycekken konuşmalarını bölen hatta onları hazırlıksız yakalayan birşey oldu.

İçinde oldukları odanın kapısına önce bir kez vuruldu. Sonra da onların gir demesine fırsat vermeden o kapı açıldı. Alaz Alparslan yanında güzeller güzeli kızıl saçlı bir kızla içeri girmişti. Ama asıl tuhaf olan şey bu değildi.

365 ( + 24 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin