12.Bölüm; Yaralanmak.

1.3K 93 201
                                    

Göktuğ, sarılmamızı bozdu ve gözlerini yerde yatan adama çevirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Göktuğ, sarılmamızı bozdu ve gözlerini yerde yatan adama çevirdi. Bayılmamıştı ve hafif hafif inlemeye devam ediyordu. Yaşadığım stres ile ellerimi yumruk yaptım. Keşke geberseydi! Göktuğ bakışlarını ondan çekti ve kapının yanına gidip koridora bir göz attı.

Bu adamın bağırışına kimse gelmemişti. Ölebilirdi bence no problem. En azından bir şerefsizi dünyadan koparmış olurduk.

Biraz bencilce düşündüğümü fark ettim. Bu adam ölse, Göktuğ katil olurdu. Ölmemesi lazımdı!

Kimse bilmezse katil olmaz.

İç sesimin beni kışkırtmasına dayanamayarak o adamın yanına yaklaştım. Sinirle parlayan gözlerini bana dikmişti. Göktuğ ise koridora bakıyordu hâlâ. Herhalde biri falan vardı onu gözetliyordu. Kadir'in yanına çöktüm ve aklımda olan soruyu sordum.

"Madem bu kadar kötü birisin ve Bulut ile iş birliği yapacaktın. Niye beni nezarethaneden çıkarttın?" Acıyla dişlerini sıktı ama cevabını geciktirmedi. Sorgulu bakışlarım yüzünde dolaşıyordu. Bence abartıyordu, çünkü bacağından vurulmuştu.

"Biricik oğlum ilk defa benden bir şey istedi. Yapmasam olmazdı." Diye söylendi. Kaşlarımı çatıp, Göktuğ'a döndüm. Göktuğ endişe dolu bakışlarını bana çevirmişti. Ne yani? Göktuğ mu benim çıkmam için babasından istemişti? Derince yutkundum.

"Ha bir de." Tekrar söylendiğinde, ona döndüm. Ne diyecekti acaba? Umarım yumruk yemezdi suratına.

"Baba hayır!" Diye sesini yükseltti Göktuğ. Ne söyleyecekti ki? Kaşlarım daha çok çatılırken, bir Göktuğ'a bir de adama baktım. Adam güldü.

"İki gün boyunca benimle aynı evde yaşadı. Onu döverken çok eğlendim. O odada, o çaresiz bakışları beni güldürdü-" Lafını tamamlamadan yüzüne yumruğu geçirmiştim. Ama ben, umarım yumruk yemezdi demiştim. Göktuğ'u bu hâle getiren o ise. Ben de onu, o hâle getirirdim.

Ben yumruğu attığımda, kafası taş zemine çarpmıştı.

"Nasıl vurdun Göktuğ'a?" Diye sorarak şirince gülümsedim. Bir yumruk daha geçirdim suratına. Kesin, vurulmuş olmasa beni yerle bir ederdi. Fakat bu fırsattan yararlanmam lazımdı.

"Böyle mi?" Diyerek yumruğumu karnına geçirmiştim bu sefer.

"Aa, yoksa böyle mi vurmuştun?" Ayağa kalktım. Yapacaklarımdan dolayı yüzümde oluşan sırıtmaya engel olamadım.

"Kusura bakabilirsin." Sözümü bitirdiğim gibi kelepçeli olmayan ayağımı, bacağının vurulduğu kısmına sertçe vurmuştum. O fazla gür bir sesle bağırırken, yüzümü buruşturup Göktuğ'a döndüm. Göktuğ, yüzünde olan tebessümle bana bakıyordu.

"Şimdilik ufak bir intikam." Diyerek göz kırptım ona. Gülüşü daha çok büyüdü. Hızla onun yanına adımladım. Ya da adımlamaya çalıştım. Ayak bileğimde olan zincirli kelepçe kendini belli etmişti. Ben ne olduğunu anlamadan şap diye yeri boylamıştım. Alnım taş zemine sertçe vurmuştu.

Motorcu Güzeli | Yarı Texting (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin