Uçak gökyüzünde süzülüp giderken Melodi hâlâ Bay Bilinmezin gönderdiği mesajı düşünüyordu. Onun yazdıklarından etkilendiği için kendisine ciddi anlamda kızıyordu. Görmediği bir adamdan etkilenmek de neydi? Peki ya Melodi, onu kendisine dokunmasına izin vermek ister miydi? Hayatında ilk kez birine karşı kalbinin aktığını hissediyordu. Midesi bulandı. Heyecandan mı yoksa uçaktaki sarsıntıdan mı bilemedi.
Tuvalete doğru adımladı ama içerisi doluydu. O sırada bir sorun olup olmadığını sormak için hostes geldi.
"Tuvalet dolu. Biraz midem bulanıyor. Bekliyorum sorun yok." Melodi'nin yüzü resmen kireç satıyordu.
"Benimle gelin sizi diğer tuvalete götüreyim."
Kız diğer tarafa geçen kapıyı araladığında Melodi hemen arkasında duruyordu. Onlar o tarafa geçtiğinde masanın başında oturan üç adam da aynı anda başını yaptığı işten kaldırıp onlara baktılar. Kadim bakışlarını ilk çeken oldu. Çizimleri ile meşgul olmaya devam etti. Ateş'in yanındaki adam ise gözleri ile onları takip etmeye devam etti. Melodi adamın bakışlarını üzerinde hissetmişti. Buna anlam veremeyerek hostesi takip etti.
Sakince tuvalete girdi. Elini yüzünü yıkadı. Allah'ın delisi beni istiyormuş diye kendi kendine aynaya bakarak söylendi. Biraz sakinleşti. Tüm ayarlarıyla oynamıştı. Ne yapması gerektiğini, nasıl hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Kafası epeyce karışmıştı.
***Dubai'ye geldiklerinde onları ılık bir hava karşıladı. Türkiye'de hava buz gibiyken burada resmen yazdı. Kışın göbeğinde bu havayı yaşamak da ayrı bir güzeldi. Melodi ara ara fotoğraflar çekerek arşiv yaptı. Derleyip daha sonra paylaşacaktı. Yaklaşık bir saatin sonunda Pars Holding Dubai ofisine vardılar. Oraya üç ayrı araçla gelmişlerdi.
Beyaz yakalar bir araçta diğer personeller de iki ayrı araçla geldi. Ateş Pars adına yakışır bir şekilde binaya doğru yürürken estirdiği rüzgârı hissetmeyen kalmadı. Hemen arkasında Kadim onun arkasından da diğer çalışanlar girdi. Uçakta beraber geldikleri adam ise araçtan hiç inmedi.
İçeri girdiklerinde karşılarına çıkan herkes hazır ol pozisyonuna geçti. Tüm şirket ayaklandı. Ateş Arapça olarak "Salon toplantı için hazır mı?" diye sordu. Hemen peşine takılan kadın hazır olduğunu söyleyerek ona yol gösterdi. Ateş bu kez, adamlar gelmeden bir ön görüşme talep etti. Herkes hızlıca toparlanıp salona geldi. Ateş çalışanlarıyla durum değerlendirmesi yaparken Kadim en dip köşede bilgisayarında bir şeyler yapıyordu. Melodi ise daha yeni olduğu için olan biteni tam anlamı ile anlamaya çalışıyordu.
Bir saatten fazla süren toplantı bittiğinde kısa bir süre ara verildi. Amiraat firmasının çalışanları gelmek üzereydiler. Herkes salonun dışına biraz hava almak için çıktı. O ara kahve içenler de oldu. Melodi ise kendisi biraz dışarı atmak istedi. Birkaç video ve fotoğraf çekecekti. Dubai gerçekten çok güzeldi. Devasa binalar göklere uzanıyordu. Mimari gerçekten fazla gelişmişti. Fotoğraftakilerden bile güzeldi.
Konuşma yaptığı bir videoyu çekerken birkaç adam şirkete doğru geldi. İçlerinden birinin Arapça olarak "Ateş gibi değil mi? Çök kızılını andırıyor âdeta." dediğini duydu. Başta önemsemedi ardından videosuna arkasından otuz beş yaşlarında bir adamın dahil olduğunu gördü. Adam resmen kendisini izliyordu. Melodi bozuntuya vermedi. Videoyu sonlandırıp adamı görmezden geldi ve içeri doğru adımladı. Diğer adamlar çoktan içeri girmişti. O adam ise kendisini yiyecek gibi bakmaya devam ediyordu. Şeytan adamın yüzüne okkalı bir yumruğu çak adam akıllansın diyordu ama içindeki şeytanı dinlemedi. Olay çıksın istemezdi. Yurt dışı macerası başlamadan biterdi.
Adamı anladığına dair en ufak bir belirti göstermeden yanından geçti. Adam ise utanmazca "Alev alevsin." diye söylenerek onun ardından yürüdü. Melodi alev alev yakacağım seni olan o olacak diye düşünürken bekleme alanına geldi. Adam ise birlikte geldiği insanların yanına geçerek uzaktan taciz edici bir rahatsızlıkla kendisini izlemeye başladı.
Bu böyle devam ederken merdivenlerden aşağıya inen Ateş ve Kadim göründü. Melodi iyi ki de teşrif ettiler diye düşünürken bu iş bitse de şu adam iğrenç bakışlarını da alıp gitsin istiyordu. Kendisine çok kez hayranlıkla bakan insanlar görmüştü ama bu başkaydı. Ateş soğuk tavırlarla adamları içeri yönlendirdiğinde Melodi'nin de kâbusu sona ermişti. Oturduğu yeri bile isteye adamın gerisinde seçmişti. Yanlışlıkla bile olsa göz göze gelmek istemiyordu.
Toplantının ilk yarım saati geride kalırken Ateş hukuki yönden onları epeyce köşeye sıkıştırmıştı. Adamlar gerildikçe geriliyor, geri adım da atmak istemiyorlardı. Ateş ise onları yenildiklerine ikna edip anlaşmayı öyle bozmak istiyordu. Psikolojik olarak neredeyse çökmek üzereydiler. Ateş onları yeni tasarımları görmeye en son ikna edecekti. Amacı Pars holdingin fiilen Amiraat firmasından kopmasıydı. Bunu yaptıktan sonra adamlar ayrılmak istemeyecekti. Fakat onlara yeni tasarımları asla yedirmeyecekti. Yaptığı plan sayesinde firmaya karşı hiçbir şekilde yaptırımı olmayacaktı. Amacı adamlara önce ne kaybettiklerini daha sonra da bir daha kendileriyle çalışamayacaklarını göstermekti. Birkaç yönden daha sıkıştırdı mı bu iş tamamdı. Adamlar yıkılmak zereydiler. Ateş derin bir nefes aldı. O sırada Ahmet Bey "Lojistik ve nakliye hususunda, ülkeye girişte sorun da yaşamaya başladık. Şirket el değiştirdiğinden beri, sorun var." dedi.
Ateş Ahmet Bey'in söylemleri üzerine adamlardan kısa bir süre yanıt bekledi. Kimse bir şey demeyince tam konuşmaya başlayacaktı ki Melodi Ateş'e bakarak "Konu sadece bu değil, şirket el değiştirdikten sonra gümrük mevzuatlarınız yürürlükteki hukuk kurallarının bütünü bozuyor. Usulsüzlük var. Bunlar da elimizdeki tüm verilerde mevcut." dedi. Ateş onun gerçekten yanlış bir meslek yaptığını düşündü. Kesinlikle bir hukukçu olmalıydı. Melodi'nin açık açık usulsüzlük var demesi üzerine adamlar iyice gerilirken, bir sapık gibi kendisini izleyen adam keyifli görünüyordu. Melodi'yi eline verseler yiyecek gibiydi.
Karşı tarafın temsilcisi bir ara istedi ve bir saatin sonunda toplantıya on beş dakikalık bir ara verildi. Melodi adamla daha fazla aynı ortamda bulunmamak için salondan hızla çıktı. Kadim ve ateş kendi aralarında konuşurken adamlar da dışarı çıktı. Kadim, tasarımların üzerinde son hazırlıklarını yaparken Ateş başında belliyordu. Fazlaca rahattı. İstediğini alacağından oldukça emindi. Kadim ise olanları pek de umursuyor gibi durmuyordu. Toplantı boyunca başını bilgisayarından kaldırmamış, konuşulanları sadece dinlemişti.
Ateş sonunda dayanamayarak "Sence de Melodi'nin dediği yerinde bir şey miydi?" diye sordu.
"Bayan Radar mı?" Ateş onun bu lafına güçlü bir kahkaha attı. Kadim bilgisayardan başını kaldırdı ve ateşe başını onaylar biçimde öne arkaya salladı. "Kesinlikle haklı. Velev ki blöf olsun. Adamlar bunu yedi. Zaten kafanda soru işaretleri vardı. Bence doğru karar verdin. Bitir bu işi de Fransa moda haftasına odaklanalım. Tasarımlar henüz çıkmadı ve çok zamanımız yok."
"Tasarım işi sen ve ekibinde bir de o kısmı düşünemem. Ben şimdi ara bitmeden sıcak bir kahve alacağım hadi kalk beraber içelim." Ateş salondan çıkmak için adımlarken Kadim de yerinden kalkarak onun peşine takıldı.
Melodi tek başına bir masada kaldığında yanından ayrılan Ahmet Bey'e içinden bir yığın saydırdı. Pislik adam yanına yaklaşmak için fırsat kolluyordu. En önemlisi de o fırsatı bulmuştu. O sıra Melodi toplantı odasından peşi sıra çıkan iki adama baktı. Ateş yanından geçip giderken Melodi de Kadim'e doğru birkaç adım attı. Kadim hemen yan tarafta duran masanın başında ayakta dikilirken Melodi sorgusuzca onun yanına yaklaşıp samimi bir şekilde Kadim'in koluna girdi. Kadim şaşkın bakışlarla Melodi'yi izlerken bu yaptığına anlam katmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Tanışma - Yarı texting
General FictionHer hikaye muhteşem bir ilk tanışma ile başlar. Ama onlarınki en kusursuz olanıydı. Öyle olmak zorundaydı, çünkü her şey bu kusursuz tanışma için planlanan büyük bir oyundan ibaretti. Adam bir kızı sevdi. Kadın ise onu hiçbir zaman görmedi, üstelik...