20. BÖLÜM

144 41 30
                                    

Kadim Melodi'nin rahatlığı karşısında biraz gerilse de çabuk toparlandı. Yerinden kalkıp onun yanına gidecek olmuştu ki Melodi onu eliyle durdurdu. Bacak bacak üzerine atıp geriye yaslandı ve "En başından başla." dedi. Kadim yaramazlık yapıp da yakalanan bir çocuk gibi hissediyordu kendini. Bakışlarını Melodi'nin üzerinde sabitledi ve konuşmaya başladı.

"Yedi yıl önce Vedat'ın sınıf arkadaşları ile kar tatiline gittiğimizde görmüştüm seni. Sesin, gözlerin, saçların ve tenin... sanki benim için yaratılmış gibiydin. İlk başlarda unutmayı denedim ama başarılı olamadım. Karşına da çıkmayı denedim o da olmadı. Cesaretsizlik de sayılmazdı, başlarda saplantı falan filan deyip kendimi oyaladım daha sonra okulun vardı. Bitsin istedim. Okulun bitince daha iyi ve daha kalıcı bir birliktelik olabilir dedim. Uçarı biriydin, ele avuca sığmıyordun. Benim durağan hayatıma sığınır mıydın? Bunu hiçbir zaman kestiremedim. Cesaretim de kırıldı sonraları. Vazgeçtim, unutmaya, seni hiç tanımamış gibi davranmaya çalıştım olmadı. Sonra bir gün mesaj yazmaya karar verdim, senin de bir yerlerde seni bekleyen biri olduğunu bilmeye hakkın vardı. Varlığımı hisset istedim."

Kadim biraz durdu. Yutkundu. Bunu oturduğu yerden Melodi bile anlamıştı. Melodi, onun zorlandığını görüyordu ama sessizce kıvranışını izliyordu. Kadim tekrar konuşmaya başladığında Melodi bakışlarını Kadim'in arkasında kalan İstanbul manzarasına çevirdi.

"Sonra Vedat bir plan yaptı. Başta kusursuz görünüyordu ama riskliydi de. Bir tek Sedat abim ve ben karşı çıktık. Sonra Ateş ve Vedat beni ikna etti. Pars Holdingde işe başladın. Sedat daha ilk gün seni arşive gönderip kaçmanı istedi."

"Desene aranızda en akıllısı Sedat Pars."

"Ben inancımı hiç kaybetmedim Mel..."

"İnan bana kaybedeceksin."

Kadim bu dediğini duyunca ona hayal kırıklığı ile baktı. Ardından devam etti.

"Mesajlarıma bir yıl hiç cevap vermedin. Daha sonra beklemediğim bir anda mesajlaşmaya başladık. İnan bana bu harika hissettiriyordu. İşte buradayız. Daha ne bilmek istiyorsun? Sor sevgilim." Sevgilim derken gözlerini kısarak ona bakmış ve her bir harf ağzından tutkuyla çıkmıştı.

"Kadim olarak beni sorgusuzca öptün, sonra Bay Bilinmez olarak defolup gitmeyi tercih ettin. Neden? Kadim öpücüğüne karşılık aldı diye mi? Bu arada ne olduğunu bile anlamadım, her şey öyle gelişti. Seni öptüm saymıyorum, öpmeyi de istemedim."

Kadimin bakışları yere düştü. Ardından "Biliyorum, kime söylediysen. Bu deneyim senin için iğrençti." dedi. O böyle deyince Melodi o anı düşündü. Gerçekten iğrenç miydi? Belki de en mükemmel öpüşme olabilirdi ama Melodi ilgilenmiyordu.

"Bunun bana ne kadar kötü hissettirdiğini bilemezsin. Kendimi Bay Bilinmeze ihanet etmişim gibi hissettim. Beni bu bocalamanın içine atmaya hakkın yoktu." Kadim 'Kendimi Bay Bilinmeze ihanet etmişim gibi hissettim.' lafını duyunca içinin yandığını hissetti.

"Üzgünüm sevgilim, elimde değildi. Tutamadım kendimi. Sana o kadar yakınken, tenine yıllarca hasret düşmüşken uzak duramadım. Yapamadım bunu."

"Hâlâ sorumun cevabını vermedin. Neden Bay Bilinmez olarak geriye çektin kendini?"

Melodi bunun cevabını gerçekten merak ediyordu.

"Bay Bilinmeze karşı boş olmadığını söyledikten sonra Kadim'in öpücüğüne karşılık vermen gerçekten kafamı karıştırdı."

"Güvencin ve inancın bitti değil mi? İnan bana benim hissettiğim hayal kırıklığı kadar can yakıcı olmamıştır. Hayatımda ilk kez bir insana kalbimin kapılarını hem de elimde olmadan araladım. Kendini geri çektiğinde hissettiğim boşluktan ve o lanet olası yalnızlık duygusundan haberin var mı?"

Melodi bunu derken sesini yükseltmişti. Kadim yerinden kalkıp yanına gelecek olmuştu ki Melodi onu durdurdu. Kadim bu uzaklıktan hiç hoşlanmıyordu ama üzerine gitmemek için geri durdu. Bu saatten sonra Melini kaybetmeye hiç ama hiç niyeti yoktu.

Kadim "Bebeğim..." dedi gözlerini kısıp ona bakarken ardından devam etti. "Çok üzgünüm."

"Ben de."

"O zaman izin ver birlikte birbirimize iyi gelelim."

Melodi hayır anlamında başını iki yana salladı. Cesareti yoktu. Ne hissettiğini ve ne söyleyeceğini bilmiyordu. Sakince ayağa kalktı, odaya girdiğinden beri elinde tuttuğu dosyayı yavaşça Kadim'in masasına bıraktı ve kendinden emin bir şekilde "Bu da istifa dilekçem." dedi ve arkasını dönüp kapıya doğru adımladı. Kadim hızlıca yerinden kalkıp ona yetişti ve kapıdan çıkmadan onun durdurdu.

"Böyle gidemezsin! Bunca yaşadıklarımızdan ve paylaştıklarımızdan sonra böyle beni ardında bırakıp gidemezsin."

"Ben seninle sadece öpüştüm." Kadim o an onun dudaklarına baktı. Şu an yapmak istediği tek şey o bal tadındaki dudaklarını öpmekti. Melodi bunu bakışlarından anlamıştı. Gözlerindeki tutku ve dolgun dudaklarının aralanması ele veriyordu halini. Bunu onunla daha önce yaşamıştı. Bu bakışları şu an nerede görse tanırdı.

Melodi sakince ona bakarken "Aklından bile geçirme!" diye onu uyardı.

Kadim, kendisine ne kadar yakıştığını bilmediği bir çekicilikle dudaklarını kıvırdı ve "Haklısın, çok iğrençti." dedi. Ona terasta duyduğu sözlerini hatırlatmıştı. Melodi tekrar kapıya yönelince Kadim bu kez yalvarırcasına "Gitme!" dedi. Gitme derken sesinin titremesine engel olamadı.

"Duramam." Melodi ciddi olduğunu Kadim anlasın istiyordu.

"Bizim için bir şey yap ve deneyelim. Bu kadar zor mu?" Kadim sakince konuşuyordu ama bunu zar zor başarıyordu.

"Bak Kadim veya Bay Bilinmez, her neysen. Benim için aynı kişi değilsiniz. Yüzünü yazıştığım adamla bağdaştıramıyorum. Yerine oturmuyor. Yapamam, aklım ve ruhum bunu kabul etmiyor. Bay Bilinmezin yüzünü gördüğümde tanımaya çalışacaktım. Ama onun sen olduğun gerçeğini hazmedemiyorum."

"Yani kafandaki adama uymuyor muyum?" Kadim kırgın hissediyordu. Belli ki Melodi kendisini beğenmemişti. Daha yakışıklı bir adam mıydı beklediği. Kafasında saçma sapan bir yığın soru vardı.

"Beklediğim adam değilsin. Düşünsene biri ile yazışıyorsun, kim olduğunu bilmiyorsun, yüzünün nasıl olduğunu düşünüyorsun. Sonra o adamın aslında burnunun dibinde olup, hiçbir şey yokmuş gibi seninle konuştuğunu öğreniyorsun. Sen yabancısın bana, ben konuştuğum her şeyi bir başkasıyla konuştum. Ama sana teşekkür ediyorum. Sayende büyüdüm. Bir dakikada büyüttün beni."

"Dün öğrendin degil mi, onun için bayıldın, kim söyledi, kimden öğrendin?" Kadim delirmiş gibi sorularını sıraladı. Kendisinden önce bunu söyleyenin kim olduğunu deli gibi merak ediyordu.

"Bir önemi yok ki. Çünkü bu gerçek değişmeyecek. Şimdi müsaadenle gitmek istiyorum." Melodi son direncini de kullanıyordu. Bir an önce buradan çıkmak zorundaydı. Zira ağlamamak için kendisini zor tutuyordu.

"Buradan gidebilirsin ama hayatından çıkmayacağım. O kadar bekledim, biraz daha beklerim. Gittiğin yerlere gelirim, çağırmasan da yaparım bunu. Belki bir sahil kahvecisinde yabancı gibi karşı masaya otururum. Belki yürüdüğün bir sokakta, bindiğin otobüste karşına çıkarım. Yaparım bunu ama beni hayatına hiç girmemişim gibi yok saymana izin veremem."

"Yurt dışına gidiyorum, kısacası dediğin o kadar da kolay değil. Daha fazla uzatmaya gerek yok."

"Mel..." Harfler sanki Kadim'in yerine yalvarıyordu. Gitme, gidersen ölürüm diyordu. Ama Melodi duymadı, bir hamlede çıktı ve gitti. Kadim onu burada tutmanın bir yolu olduğunu biliyordu. Fakat yapmadı, yapamadı. Yine ona Melini bekleyeceği kara geceler kalmıştı.

Melodi, kendisini şirketten dışarı attığında derin bir nefes aldı. Canı yanıyor ama neden yandığını bile bilmiyordu. Yol boyunca yürüdü ve yürüdü. İçindeki acıyla savaşmayı bıraktı. Daha ne olduğunu bile anlayamadığı bu duygularla baş etmeyi bilmiyordu. Ağladı, sessizce yürüdü ve sakince ağladı.

Daha arkasında neyi bıraktığını bilmeden, bu duygunun ne olduğunu anlayamadan her şeyi bıraktı. Henüz dünyanın altının üstünden daha iyi olduğunu bilmiyordu.

Kusursuz Tanışma - Yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin