Melodi kendisini toparladığında yaptığı deliliği fark ederek Kadim'den uzaklaştı. Kendini Bay Bilinmeze ihanet ediyormuş gibi hissetti. Hızlıca odanın içerisine doğru yürüdü. O sırada toplantı salonunun kapısı kendiliğinden kapandı. O ana kadar Melodi kapının açık olduğunu bile fark etmemişti. Kim bilir hakkında ne düşüneceklerdi. Masanın üzerinden kalemi aldı. Kaçamak bir bakışla Kadim'in yüzüne baktı. Kadim'in bakışları yerdeydi ve kendisine bakmıyordu. Melodi rahatladı, demek ki spontane gelişen aptal bir durumdu. Hızlıca Kadim'in yanından geçerek önce toplantı odasından daha sonra kattan ayrıldı.
Zar zor kafasını işlerine verip günü tamamladığında hâlâ kendine gelememişti. Bir an önce şirketten çıkıp kendisini sahile atmak istiyordu. Hava soğuktu ama bunu yapmaya ihtiyacı vardı.
İşlerini halledip sahile indiğinde etraf sakindi. Seyyar satıcılar ve birkaç âşıktan başka etrafta kimse yoktu. Melodi balonlara ateş ettiren adamı fark ettiğinde o yöne doğru yürüdü. On atış satın aldı ve balonları vurmaya başladı. Onda üç yaptı. Daha önce oynadığı zamanlarda en faz bir veya iki ıska olurdu. Kafası öyle dalgındı ki bir türlü adapte olamıyordu. On mermi daha aldı. En azından biraz olsun beynine oksijen gidiyordu.
Eve yavaşça yürümeye başlarken telefonuna baktı. Annesi dışında arayan yoktu. Bay Bilinmez de mesaj yazmamıştı. Kendisi de yaramazlık yapan suçlu bir çocuk gibi yazmaya korkuyordu. Derin bir nefes aldı. Yürümeye devam etti. İçinden Bay Bilinmeze mesaj yazmak geçiyordu. Saatlerdir yazmaması pek de alışıldık bir şey değildi. Mesaj bölümüne girerek sadece "Selam." yazdı. Çevrim dışı görünen yer çevrim içi olmadı. Normalde anında Çevrim içi olur ve yanıt gelirdi.
***
Evde akşam yemeği telaşı sürerken ablası masayı topluyor Melodi de bulaşıkları makineye dolduruyordu. Melodi normalde pek mutfağa girmezdi. Ablası yanına gelip "Ne oldu sana?" diye sordu.
"Hiç..."
"Nasıl hiç? Kafan burada degil, mutfak işlerini pek sevmeyen o hassas bedenin ne hikmetse burada."
"Aman abla, git aynaya bak kendinle alay et."
"Bir dalgınsın, neyin var?"
"Sonra konuşuruz."
"İyi bakalım öyle olsun."
Ablası masayı toplamaya devam ederken o da dalgın bir şekilde mutfağı topladı. Tam elini yıkarken bir mesaj sesi duyuldu. Ellerini hızlıca kurulayıp eşofmanın cebinden telefonunu aldı ve hızlıca mesaj bölümüne girdi. Heyecanlanmıştı. Bay Bilinezden gelen mesajlara gerçek manada alışmıştı. Sadece mesajlarına değil varlığına da alışmıştı.
XYZ; Ben yarın gelebileceğimi sanmıyorum.
Melodi neden diye düşündü ama bunu ona sormak istemedi. Onun yerine "Okey, sen bilirsin." yazdı. Morali bozuldu ama sorgulamadı. İlk mesajın görülmesinin ardından "Başka bir gün gelirsin o zaman. 🫣" yazdı.
Hemen yazıyor iletisi göründü. Ardından mesaj ekrana düştü.
XYZ; Bir başka zaman da gelebileceğimi sanmıyorum.
Melodi mesajı okuduğunda yüzü düşmüştü. Bay Bilinmezin yazdığı her kelimenin altında buzdan kaleler yatıyor gibiydi. Melodi hissettiğinin aksine umursamaz bir tavırla "Ok." yazdı ve çevrim dışı oldu.
Bay Bilinmez ise kısa bir müddet ekrana öylece baktı. Bir şey yazmadı, yazacak çok şeyi vardı lakin ne eli ne de içine oturan sıkıntı buna el vermiyordu.
***Melodi erkenden odasına geçip yatağına girdi. İçine çöken sıkıntıdan ir türlü kopamıyordu ve hayatında ilk kez böyle bir duygunun esiri oluyordu. Hem saatin erken olması hem de sıkıntısından bir oyana bir bu yana dönüp dursa da bir türlü uyuyamadı. Odanın kapısı açıldı ve ardından kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Tanışma - Yarı texting
Ficción GeneralHer hikaye muhteşem bir ilk tanışma ile başlar. Ama onlarınki en kusursuz olanıydı. Öyle olmak zorundaydı, çünkü her şey bu kusursuz tanışma için planlanan büyük bir oyundan ibaretti. Adam bir kızı sevdi. Kadın ise onu hiçbir zaman görmedi, üstelik...