Kahramanlar yürür gider ölüme karşı;Bir sevgili gibi onu basar bağrına!
Bak, uzaktan çalınıyor bir zafer marşı,
Yürüyelim şu doğmakta olan yarına.
H. Nihal Atsızİnstagram hesabımı: karanlikinumudu
Keyifli okumalar!
"Selçuk, senin yapacağın işi sikeyim." Oğuz'un küfür etmesiyle sırıtışım daha da büyüdü.
Emir gülerek Hakan'ın omzunu sıktı.
Konuyu özetlemem gerekirse;
Bir hasta yakını olay çıkartmış. Tabii bizim maydanoz Hakan hemen müdahale etmiş. Silahla. Hasta yakını doktorun yakasını kavrayınca, silahını çıkartmış. Aslında korkutma amaçlı çıkartacakmış ama yanlışlıkla 2 el ateş etti. Yanlışlıkla ateş etmesinin sebebi ise bir kadın omuzuna çarpmış, o da silahı düşürmemek için sıkıca tutmuş olması.
"Lan tamam, hadi silahı çıkarttın, niye silahın emniyetini kontrol etmiyorsun?" Emir bana dönüp 'alnından öpeceğim' bakışı attı. Ya da ben uydurdum, bilmiyorum.
Hakan, elini ensesine attı.
Selçuk gülerek. "Ee sonuçta;İşini bilmeyen çavuşlar, döner götünü avuçlar, diye boşuna dememişler."
Onlar kendi aralarında atışmaya devam ederken, Göktuğ yanıma geldi.
Masum bir çocuk gibi bakıyordu.
"Abla, bir yerin ağrıyor mu?" Sesi sadece benim duyabileceğim kadar çıkmıştı.
"Göktuğ, kırk defa sordun, ağrımıyor bir yerim."
Emir'in telefonunun çalmasıyla hepimiz ona baktık.
Emir'in telefon zil sesini mi ezberledik? Yoksa bana mı öyle geliyor?
Hepsinin zil sesi farklıydı. Oradan biliyorum yani.
Yalancıyı sikmiyorlar ya, rahatsın tabii.
Emir, pencerenin önünde konuştuğu için hiç birşey duyamıyorduk.
Tim tekrar konuşmaya dalmıştı. Emir, arkasını dönmüş konuşmaya devam ederken gergindi. Bunu gerilen sırt kaslarından anlamıştım.
Emir'in telefonu kapatıp arkasına döndüğü anda yeşil gözleri gözlerime değdi. Sert olan çehresi yumuşamıştı.
Hemen kendimi toparladım.
Yanıma geldi ve yatağa oturdu. "Çok beğendim sanırım," dedi, çapkın bir edayla.
Göz devirmeden edemedim. "Ya ya, ne demezsin. Birazdan nikah masasına oturacağız, o kadar beğendim yani."
Sırıttı. "Benim için sorun yok."
7 çocuk mu yapalım? Olur.
"Kimle konuştun?"
Adama resmen hesap soruyoruz!
Emir hâlâ eşek gibi sırıtıyordu.
Hesap sormamız hoşuna mı gitti?
"Albay aradı. Alaya gitmemiz gerekiyor."
Bu albay ne zaman Emir'i arasa bir bokluk çıkıyordu."Operasyon için çağırmıştır." Dedim.
"Bir dakika," dedim, farkındalıkla. " Ben operasyona çıkmayacağıma ama sen çıkacaksın, öyle mi?"
"Aynen öyle, güzelim." Dedi ve saçımı geriye attı.
Bu hareketi bana 1-2 ay önceyi hatırlattı. Ben arabada uyurken saçımı geriye atmıştı. O zaman çok tepki vermiştim. Normalde olsa o kadar çok tepki vermezdim ama o sırada kâbus görüyordum. Emir de birden saçımı geriye atınca korkmuştum, korktuğumu göstermemek için küfür etmiştim.
"Kendine dikkat et." Şefkatle bana bakıyordu.
"Sizde dikkat edin." Bana bakıp son kez gülümsedi.
Kafasını time doğru çevirdi. "Kalkın lan, albayın yanına gidiyoruz." Hepsi anında kalktı.
Ne kadar da kibar bir bey, tam benlik.
Dikkatli olmamı ve bir şey olursa onları aramamı söyleyerek gittiler.
Aradan dört dakika ancak geçmişti ki, içeriye Turan malı girdi. 2 gündür buradaydı.
"Ne zaman gideceksin lan sen?" Dudaklarını büzdü, elini sağ göğsünün üstüne koydu. "Kalbim kırılıyor. Benden bu kadar çok mu nefret ediyorsun."
Gerizekalı.
"Amına koyduğumun malı, kalbin sol tarafında." Anında düzeltti.
"Annemler nerde?" Omuz silkti.
"Bilmem." Dedi. Ciddi miydi bu çocuk?
"Sen annemlerin yanında değil miydin?" Başını sağ sola salladı. "Hemşireyle konuşuyordum." Yüzümü buruşturdum.
"Göt herif, git annemleri bu. Üstümü değiştirmem gerek."
"Tamam, dikkat et dikişlerin patlamasın, abla."
Evet, aramızda bir yaş olmasına rağmen bana abla diyordu. Neden abla diyordu bilmiyorum.
Bilmiyorsun? Turan'ı küçükken 'bana abla de' diye boşuna mı dövdün?
Hatırladığım anıyla sırıttım. Turan 4 yaşındaydı, ben ise 5. Bir gün bu mal yine bana abla demedi, ben de buna sinirlenip dövmüştüm. Turan, ertesi gün okula gittiğinde öğretmeni morlukları fark etmiş, polisi alıp, Turan'la beraber eve gelmişlerdi. Tabii ben hasta olduğum için okula gitmemiştim. Öğretmeni geldi, ama kadın ne sinirli. Polisler annemi karakola götüreceklerinde ben araya girdim ve Turan'ı dövdüğümü söyledim. Tabii başta inanmadılar, ben de onlara denemeli gösterdim. Deneme tahtam ise Turan'dı. Çocuğun diğer yanağındaki izle karşılaştırdıklarında doğruyu söylediğimi anlamışlardı.
"Rüya," annemin sıcacık sesini duyunca güldüm.
"Üstümü değiştirmem gerek, yardım eder misin?"
Bana içtenlikle gülümsedi. "Tabii, canımın içi."
-BÖLÜM SONU-
Oylarımız verildi mi?
Not: Instagram hesabımda bölümlerin ne zaman geleceğiyle ilgili duyurular yapacağım, takip etmeyi unutmayın
Diğer bölüm görüşmek üzere 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TİLKİ
Ficção Adolescente"Kıdemli üsteğmen Asena Boz." dedi, yüzüme bakarak. onun hâlâ yaşaması sinirimi bozuyordu. "Görüşmeyeli baya olmuş." "Timin öldükten sonra kafana sıkarsın diye düşünmüştüm." "Kes lan sesini!" bağırdığımda irkilmişti ama belli etmemeye çalışıyordu...