Zaman kavramını tamamen kaybetmiştim, ne kadar kollarında hareketsiz kaldığımı bilmiyorum ama kendime gelmem lazımdı, Serkan vardı hayatımda.
Belki karşılık vermiyorum ama Poyaraz tek başına yürütüyordu öpücüğü, hoşuma gidiyor olması da ayrı kötüydü.
İttirsem de bırakmak şöyle dursun daha çok sarılıyordu, son çare beline iyi bir cimcik attım.
İşe yaramış, refleks olarak beni kendinden uzaklaştırmıştı.
"Ne yapıyorsun sapık."
"Sen acıttın, öp geçsin diye ablana mı gidiyim."
"Hayatımda tanıdığım en sapık insansın çabuk defol odamdan."
"Aman gidiyorum yemedim odanı, odamda odam ne kıymetli odaymış."
Poyraz odadan çıkarken ben olduğum yerde dikilmeye devam ediyordum, Poyraz'ın hareketine ayrı, olayın hoşuma gitmesine ayrı şaşkınım şu an.
"Öyle kuyruk sallarsan gel öp diye, adamda gelir öper."
"Haklısın galiba bu seferki benim suçum."
"Bu aralar bana fazla hak vermeye başladın kendine gel."
"Sende öncekine oranla daha mantıklı konuşuyorsun, sen asıl kendine gel. Sen mantıksız şere*sizin tekiydin, bu mantıklı hallerin biraz garip."
"Şere*siz sensin sana doğur yol gösteren de suç azgın karı, bide çocuğa sapık diyor içinde hissettiğini ben bilmiyorum sanki."
"Az önce içimden hoşuma gitti diye geçirdim ya, o kadar dile getirmeye bil bir zahmet."
İç sesimle tartışmayı bırakıp yatağa yattım, saat sabaha yaklaşmıştı ne uyusam kârdı, keşke okula gitmek zorunda olmasam.
Saatler sonra çalan alarmla sürünerek çıktım yataktan, uykumu alamamış fazlaca yorgundum. Telefonu elime aldım, Serkan sekiz gibi evin önünde olacağını haber veren mesaj atmış.
Hızlı bir duş ardına sadece formayı giydim makyaj ve saça şekil vermeyle uğraşacak halim yoktu, ablamlar çoktan gitmiş bana da haber vermek için not bırakmıştı.
"Harika bende kahvaltı hazırdır diye mutlu mutlu iniyorum ya."
"Hep hazıra mı konacaksın, hadi bir şeyler hazırla da yiyelim."
"Aptal ne zaman geldin dikildin oraya, ödümü koparttın."
"Deli deli kendinle konuşacağına dikkatini seslere ver sende."
"Senin gibi sürüngenlerin sesi olmuyor maalesef istesem de duyamam. Ne yiyeceksen de kendin al benim zaten halim yok hiç bir şey hazırlayamam."
"Kızım sen hakaret etmeden duramıyor musun, hastasında ölmüyorsun ya, iki ateşin çıktı hemen ölüm moduna bağladın."
"Bu akşam da o elbiseyle sen bahçede uyu, nasıl olduğunu bir tat istersen. Senin yüzünden her tarafım ağrıyor şu an benim"
"Sende üşümeyecegin şeyler giyin o zaman, on yaşında çocuk gibi giyiniyorsun zaten."
"Ne alakası var gayet yaşıma uygun giyiniyorum, hem sen giyinmekten ne anlarsın bilsen zaten böyle giyinmezsin."
Aslında on numara giyiniyordu ama tabi ki bunu söylemeyecektim, telefona gelen mesajı açtım. Serkan gelmiş beni bekliyordu ve ben hayla açtım.
"Al işte Serkan gelmiş, senin yüzünden aç da kaldım çok sağol."
"Söyle o defolup gitsin ben bırakırım seni, yolda yiyecek bir şey alırız gidene kadar yersin arabada."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ablamın Üvey Oğlu
Teen FictionAblasının patronuyla evlenmesi sonucu, ablasıyla yaşayan 17 yaşındaki Zeynep, bir yandan ablasının 20 yaşındaki üvey oğlu poyraz'la, bir yandan da yeni okulunda uğradığı zorbalıklarla uğraşmak zorunda kalır.