7. Bölüm

524 23 6
                                    


Sinirden titriyordum, nasıl bana böyle yakıştırmalar yapabilirdi. Poyraz'ı kenara itip yürümeye başladım, nereye gitmem gerektiğini bilmesem de bu hayvandan uzaklaştıktan sonra yönümü telefondan bulabilirdim.

"Hop nereye gidiyorsun gel şuraya."

"Poyraz Çek elini yoksa kırar öyle çekerim."

"Başına bir şey gelecek suç bana kalacak, bin dedim."

"Poyraz bende sana elini çek dedim."

"Yavaş bağırma o sesini alçalt."

"Allah Allah alçaltmıyorum, daha da bağırıyorum ne yapacaksın."

"Sen gel evde konuşuruz ne yapacağımı."

"Poyraz bırak kolumu gelmek istemiyorum."

"Niye geri mi döneceksin, odaya girdiğim için öpüşemediniz de belki tamamlarsınız."

"Ne saçmalıyorsun öyle bir şey yapmıyorduk, çocukluk fotoğrafını almaya çalışıyordu ondan o şekilde gördün."

"Ben ne gördüğümü gayet iyi biliyorum gelmeseydim o çocuk seni öpecekti."

"Olmayacaktı öyle bir şey kurulup durma boş yere."

"Olmayacaktı diyip daha da delirtme beni Zeynep yürü."

Delirmiş gibiydi kolumdan zorla arabaya sürüklemeye çalışırken direne bildiğim kadarıyla direniyordum.

"Delirdin mi ne kendine gel sana ne oluyor, öpecekse beni öpecekti."

"Benimle gelen kızı başkası öpemez."

"Sen karar veriyorsun yani, sanane ister öper ister öpmez seni ilgilendirmiyor."

"Seni öpmek için istemek yeterli oluyor yani."

"Ben öyle mi dedi-"

Kollarının arasına alıp öpmesini beklemiyordum, ilk afallamanın ardından bırakması için sert şekilde çimcikledim.

"Noldu Mete isterse öpebiliyordu, beni neden beğenmedin, a dur doğru benim mirasa zaten ablan ortak dimi, sana yeni bir miras lazım."

"Seni bu yaptığın şeye de söylediklerine de pişman edip hepsini sana yutturacağım, hayatımda gördüğüm en iğrenç insansın, sana insan demek insanlığa hakaret."

"Sanki olmadığın bir şeyi yakıştırıyormuşum gibi tribe girme, sende ablan gibi para için kendini satanlardansın."

Elimi havada tutmasaydı iyi bir tokat daha yiyecekti, elimi elinden çekip yürümeye başladım. Zoruma gitmişti söyledikleri, gözlerimden akan yaşlar yüzünden bulanık görsem de durmadım gözümü de silmedim, biran önce uzaklaşmak istiyordum.

Peşimden gelip tekrar kolumu tuttu, toleransım kalmamıştı ses tellerimin zarar görmesini umursamadan bağıra bildiğim kadar bağırdım.

"Yeter bırak dokunma bana, nefret ediyorum senden pislik işe yaramazın tekisin."

"Tamam bak biraz fazla ileri gittim, bu elbiseyle bu saate tek başına bir yere gidemezsin, gel eve götürürüyüm seni."

"Sanane bana ne olacağından, yalandan düşünüyormuş gibi yapma defol, eğer bir daha beni tutacak olursan imdat diye bağırır ortalığı birbirine katarım."

Yürümeye devam ettim, yüzüne pişmanlık ifadesi gelmişti ama önce bile isteye kırıp, sonra pişman olmanın bir anlamı yoktu. Bağıra çağıra ağlamak istiyordum, kimse beni bu şekilde aşağılayıp küçümseyemezdi.

Ablamın Üvey Oğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin