Ablama güzel bir görsel sunmamıştık, Poyraz ellerini çekmemişti, benim de yüzüm ablama dönük değildi zaten, en iyisi ölü taklidi yapmaktı.
Gözlerim ağırlaşmıştı zaten bıraktım kendimi, uykuya dalmak saniyeler almıştı.
"Ne yapıyorsunuz dedim size."
"Ne yapıyorsunuz değil, ne oluyor burda dedin."
"Ne fark eder cevap versene, ne yapıyorsunuz."
"Bir şey yapmıyoruz, Zeynep'in ateşi var üstüne de astım krizi tutu, ilacı da biraz geç bulduk sonuç baygın bir Zeynep."
"Dalga geçer gibi ne anlatıyorsun be çekil şurdan, Zeynep ablacığım aç gözlerini iyi misin?"
"Hastaneye gitmesi lazım ateşi çok fazla."
"Hakan beni bırakıp geri döndü, arıyım tekrardan gelsin."
"Benim de arabam var ya hani, sen Zeynep'in kimliğini falan ayarla ben arabaya taşırım onu."
"Tamam sen indir, ben çantasını buluyum."
"Bahçeye bak en son oraya dökmüştüm."
"Niye döktün çantasını, siz tartıştınız mı yine."
"İlacı bulmak için döktüm, yok tartışma falan."
Poyraz anlatımıyla.
Para avcısı kimliği ararken ben Zeynep'i kucaklayıp çıktım dışarıya, vücuduna değen soğuk havayla daha çok sokuldu bana.
"Ah be kızım keşke farklı şartlarda tanışmış olsaydık."
"İç ses rahat bırak beni, üzgün değilim niye geldin."
Belli belirsiz mırıldanıyordu, hepsini anlamasam da iç ses demişti bana.
"Zeynep iç ses değil benim Poyraz."
Cevap yoktu, ön koltuğa oturtup kemerini taktım.
"Yok bulamıyorum kimlik falan, ezberimde zaten şu an onun için uğraşmayalım, durumu nasıl."
"Bilmiyorum aynı ateşi var işte ama ateşten hayal görmeye başlamış beni iç sesi sanıyor."
"İç ses mi?"
"Evet iç sesi sanıyor beni."
"Ateşi var normal, hadi oyalanmadan gidelim artık havale geçirecek kız."
Yolların da boş olmasıyla çok geçmeden hastaneye vardık, zaman kaybetmeden tekrar Zeynep'i kucağıma alıp girdim hastaneye.
Acil soğuk kompresin ardından odaya alınıp serum takılmıştı, ateşi düşmüş uyandıktan sonra eve gidebilirsiniz denmişti.
"Poyraz sen Zeynep'in başında kal, birazdan uyanır ben taburculuk işlemini hallediyim. Uyandıktan sonra daha fazla burda beklemeyelim."
"Tamam sen git burdayım ben."
Para avcısı odadan çıktıktan sonra Zeynep'in baş ucunda ki koltuğa oturdum, çok sakin uyuyordu.
Bacağının yanında duran eli çarptı gözüme, belki yapmamam kendimi kaptırmamam gerekiyor ama şu an derin bir uykuda uyuyordu, hissedip uyanması imkansızdı.
Elini ellerimin arasına aldım, elimin içinde küçük kalmıştı elleri, öpmek için dudağıma kaldırmıştım ki kapı açıldı.
Ben para avcısını beklerken Serkan iti girdi odaya, gözlerinin içine baka baka öptüm Zeynep'in elini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ablamın Üvey Oğlu
Novela JuvenilAblasının patronuyla evlenmesi sonucu, ablasıyla yaşayan 17 yaşındaki Zeynep, bir yandan ablasının 20 yaşındaki üvey oğlu poyraz'la, bir yandan da yeni okulunda uğradığı zorbalıklarla uğraşmak zorunda kalır.