Poyraz yaklaştıkça, benim de kalp ritimim hızlanıyordu.
"Yürü gidiyoruz."
"Nereye ya, daha yeni başladık düğüne."
"Sıkıldım ben, seni eve bırakıp gitmem gereken yerler var."
"Tamam sen git gideceğin yere, ben bir şekilde dönerim eve."
"Ben bırakırım eve sorun olmaz."
"Mustafacığım sen bilmezsin bizim evleri, ben bırakır ordan giderim gideceğim yere."
Kolumu tutup ayırdı Mustafa'yla beni, karşı çıkacaktım ki Melih çıktı geldi bir yerlerden.
"Abi ablamın düğünü, nolur bir arıza çıkarmayın."
"Ben bir şey yapmıyorum ki Melih, Poyraz zorla beni götürmeye çalışıyor."
"Niye bir şey mi oldu?"
"Yok bir şey olmadı da, gitmem gereken bir yer var. Zeynep de tek dönmesin onu da bırakıyım eve dedim."
"Abi bu mu cidden, ben babamın arabayı alır bırakırım Zeynep'i, sen git nereye gideceksen."
"Neyse tamam gitmiyorum ben bırakırım Zeynep'i, çokta önemli bir yer değildi zaten."
"İşiniz bittiyse bırakın da beni bitirmem gereken bir dans var."
Biz burda dır dır yaparken müzik de bitmişti.
"Al işte Poyraz dans da edemedim senin yüzünden."
"Başka sefere artık."
"Şu tipine bak, zevkten öleceksin resmen."
"Çok kıskandıysan seni de öldüre bilirim zevkten, benim için basit bir iş."
Yüzüm kızarırken ne diyebileceğim aklıma gelmiyordu, bir şey geliyor du ama o da fazla mı ileri olurdu.
"Söyle gitsin kız, ne kudurur öyle dersen."
"Senin kulağında hep bende ha."
"He Zeynep hadi söyle, hayla beni ayrı biri sanıyor deli ya."
"Söylenme iç ses, söylenme."
Derin bir nefes alıp hem Poyraz'ı hem Mustafa'yı şok edecek o cümleyi kurdum.
"Zevkten ölmek istersem Mustafa'dan isterim, senin pek iş göreceğini sanmıyorum bay ego."
"Bana bak, başlarım Mustafa'na da sana da."
"Abi abi tamam gel biz oturalım, Zeynep sende tahrik etme şunu."
"Kendi kaşınıyor Melih, al götür sen onu başımızdan."
Melih Poyraz'ı zorla masaya sürüklerken, Mustafa angut gibi yüzüme bakıyordu.
"Gel biz halay çekelim seninle Mustafa."
"Zevkten falan ölmek istersen ben burdayım."
Ağzına bir tane çakacaksın zevki görecek ama işte ben ettim sonuçta.
"Ha ha komikmiş, istersem söylerim."
Mustafayla bir kaç halaydan sonra masaya geçip sohbete başladık, fazla sıkıcı kendini beğenmiş bir tipti.
Ama bir yandan masadaki içkileri tüketip, bir yandan da öldürücü bakışlar atan Poyraz'ı görmek için değerdi.
Giderek düğünün sonuna gelmiştik zaten, çoğunluk gitmiş nerdeyse sadece aile üyeleri kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ablamın Üvey Oğlu
Novela JuvenilAblasının patronuyla evlenmesi sonucu, ablasıyla yaşayan 17 yaşındaki Zeynep, bir yandan ablasının 20 yaşındaki üvey oğlu poyraz'la, bir yandan da yeni okulunda uğradığı zorbalıklarla uğraşmak zorunda kalır.