16. Bölüm

655 30 1
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

...

Ben son uyarımı yaptıktan sonra ne Ece'yi yerden kaldıran oldu ne de konuşmaya yeltenen...

Ece kendi kendine söylenip bana tehditler savurduktan sonra yerden kalkıp çıkışa doğru ilerledi.

Yediği dayak sonrası kendine gelmiştir diye düşünüyordum çünkü bilhassa onu dövmek beni çok rahatlatmıştı.

Kıvanç'a kızarken şimdi de ben onun gibi birini dövmüştüm, büyük falan da konuşmamıştım ama olmuştu işte. Beni çok sinirlendirmişti, zaten burama kadar dolmuş taşmıştım şu hâlde bile kurnazlığıyla ortalığı karıştırmaktan geri durmamıştı. Bende anladığı dilden dersini vermiştim...

Orada öylece ne kadar durduk, bekledik bilmiyorum ama en sonunda sakinleşmeyi başarmıştım. Sadece ben değil hepimiz kendimizi dizginleyip olanı kabul etmiş ve sonucuna odaklanmıştık.

Saatler geçmiş, hava kararmıştı.

Caner'in odasında bir hareketlilik farkedince hepimiz o yöne döndük. Kapısı açılmış Caner ve ona destek olan bir hemşire dışarı çıkmıştı.

Caner'i karşılarında görünce üçüde yanına koştu. Bende ayağa kalktım ama sadece yaklaştım onlara, yanlarına gitme cesaretinde bulunamadım.

Oğuz Caner'e sıkıca sarıldı. "Bizi çok korkuttun oğlum! Saatlerdir seni bekliyoruz burada!"

Yüzünde derin yaralar vardı. Bazılarını temizleyip dikiş atmışlar, bazılarını da küçük yara bantları ile kaplamışlardı. Dudağı patlamış, morarmıştı.

Kütüphanedeki haline göre biraz daha iyi görünüyordu.

Yağız konuşmaya başladı. "İyisin dostum değil mi? İstediğin bir şey varsa söyle hemen gidip alabilirim."

Tek kelimelik cevap verdi. "İyiyim."

Selen dahil oldu. "Caner daha iyi olacaksın. Bak Asena da geldi, saatlerdir senin için bekliyor!" dediğinde hepsi dönüp bana baktı.

Babamın Şoförü || Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin