27.Bölüm

228 11 6
                                    

Gülben Ergen & Oğuzhan Koç - Aşkla Aynı Değil

Umarım Wattpad en kısa sürede açılır okuyabilenlere iyi okumalar o halde 🥲🥲

"Bunu ben zaten biliyordum," diye konuştu abim. "Bunu bana sır olarak söyleyip, büyük kozu boşuna kullandığın için yazık sana." dedi ve bize kısa bir bakış atıp önüne döndü. Elim ayağım titriyordu gerginlikten. "Bildiğin halde neden ses çıkarmadın?" diye sordu Serkan. "Serkan sen çok aptalsın. Ya da beni gerçekten aptal sanıyorsun," dedi abim sertçe.

"Ben salak değilim. Beyza kaç defa bahaneyle onun yanına gitti, Emre kaç defa bahaneyle onun yanına gitti farkındayım her şeyin. Aptal olan sensin, boşa gitti kozun. Şimdi siktir git şuradan." dedi ve oradan ayrıldı. Peşinden gideceğim sırada Emre kolumdan tutarak durdurdu. "Ben giderim bekle sen." dedi ve yanımdan uzaklaştı.

Ceren yanıma gelirken, Serkan da gitmişti. "Sakin ol. Umarım kötü şeyler olmaz," diyerek beni kendine çekip sarıldı. Omzuna yaslanıp sessizce ağladım. "Bir şey yapmaz değil mi Emre'ye?" diye sordum.

"Valla güzelim, genelde hep dayak yiyor oluyorlar. Ne olur bende bilmiyorum," dedi omuz silktim.

"Hayır ya kavga etmesinler." dedim. Ceren sırtımı sıvazlarken, onları beklemeye başlamıştık.

Birkaç saat geçmesine rağmen ses yoktu. Korkmaya ve endişelenmeye başlıyordum. Eve girmemizle balkona çıktık. Dışarıya bakmaktan duramıyordum. Emre'yi görmemle, koşarak balkondan çıktım. Kapıyı açmamla, gözaltı morarmış yüzü kötü duruyordu. "Emre!" dedim korkuyla. "Bir şeyim yok." dedi hemen içeri geçerken.

"Abi göz kaybı yaşıyorsun nasıl bir şeyin yok?" diyerek alay etti Ceren. "Ceren." diyerek uyardı onu. Ceren omuz silkip odama geçerken, bizde Emre'yle salona oturduk. "İyi misin? Ne konuştunuz?" dedim korkuyla. Gözlerime baktı. "Ağladın mı sen?" diye sordu. Kendi bu haldeyken bile beni düşünüyordu. "Boşver beni ne konuştunuz diyorum." dedim.

"Güzelim niye ağladın?" diyerek omzundan iterek kendine çekti. Göğsüne yaslanmamla saçlarımın arasında dudaklarını hissettim. "Ne dedi?" dedim kafamı kaldırıp. Sorularımı umursamayıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kollarımı boynuna dolayıp yüzümü boynuna gömdüm. "Çok seviyorum kızım seni." diye fısıldadı kulağıma.

Kalbim tekledi. "Bende seni çok seviyorum. Ama anlatmazsan sevmeyeceğim seni," dedim kaşlarımı çatarak. Gülmeye başladı. "Haberi yokmuş. Serkan'a ağzının payını vermek için öyle söylemiş. Sonra bağırıp çağırdı. Bize kızmazmış aslında, söylese aksine arkamızda dururmuş. Sadece ondan gizlememiş olmamıza öfkeli." diyerek açıkladı.

"Kızmamış hali bu mu?" dedim.

"Yavrum anlatmadık diye sinirli çocuk. Anlatsaydık sevinirmiş," dedi ve saçlarımı okşamaya başladı. "Bu dayak niye?" dedim.

"Sinirliydi, o yüzden." dedi. "Acıyor mu?" diye sordum.

"Çok." dedi. "Öp de geçsin. Merhem ol öp," dedi. Güldüm. Yaklaşıp yaraların üstüne dudaklarımı bastırıp üst üste öpücükler bıraktım. "İyiymiş bu ya, hep dayak mı yesem ne yapsam?" dedi. Omzuna vurmamla boynuma bir öpücük kondurdu. "Karışmaz yani artık?" dedim. Emin olmak istiyordum.

"Öyle." dedi. "Dudağımda patladı aslında biliyor musun? Yara olmuş. Oraya da bi' el atsana." dedi. Gözlerim kısıldı. Bakışlarım dudaklarına kaymasıyla, yutkundu. Dudaklarında hiçbir şey yoktu. "Tertemizler sevgilim. Bir şey olmaz," diyerek yaklaşıp yanağını öptüm. Kaşları çatıldı. Ardından ofladı. Boynuna doladığım kolları sıkılaştırdım. "Pansuman yapalım mı?" dedim.

"Yazık olmuş bebek gibi yüzüne." dedim ve yanaklarını sıktım. Yüzünü buruşturdu. "Yapma kızım şöyle ya. Çocuk muyum?" dedi söylenerek. Başımı evet anlamında salladım.

KALP AĞRISI | Ara VerildiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin