12. Bölüm

678 31 7
                                    

İnsan bazen neyin ne olduğunun farkında mıydı? Gerçekten imkansız denen bir şey var mıydı? Bence vardı. Bugün ki yaşadıklarımdan sonra artık imkansızın var olduğuna inanıyordum.

Yemeği kurmamızla sofraya geçtik. Ben, Mete'nin yanına oturdum. Tahmin edersiniz ki, Şeyma'da, Emre'nin yanına.. Sinirlenmek yok hem de asla. Emre gözlerini hiç Mete'den ayırmazken, onu takmayıp herkesin sofraya oturmasını bekledim.

"Kızım Mete'nin tabağını doldursana çekiniyordur belki." Diyen annemi buldu bakışlarım. "Niye ki Mete'nin eli kolu yok mu?" Diyen Emreyle göz göze geldik.

Gözlerim kocaman açıldı ve onu uyarmak ister gibi baktım. Çocuk gibi omzunu silkti ve sinirle yemeğini yemeye devam etti. Ben o sırada Mete'nin yemeğini doldururken Emre bilmem kaçıncı defa sabır çekmişti içinden.

Mete'nin elini elimde hissetmemle hafif gülerek bana baktı. "Beyzacım yeter o kadarını nasıl bitireyim? Teşekkür ederim yeterli." Dedi. Başımı salladım ve kaşığı yerine bıraktım.

"Bir de yedirsin istersen?" Diyen Emre'ye göz devirdim. "Emre çok şakacıdır. Sen aldanma ona oğlum." Dedi annem. Emre anneme bakarken annem sırıttı. Burada bir şeylerin döndüğü çok belliydi.

"Hadi afiyet olsun herkese." Dedi annem ve herkes yemeğini yemeye başladı, yanımda Ceren oturuyordu ve elindeki çatalla öyle yemeği karıştırıp duruyordu. "Ne oluyor sana böyle?" Diye sormamla bakışları beni buldu.

"Bir şey olduğu yok yemeğimi yiyorum." Dedi ve pilavdan bir kaşık alarak sırıttı. "Sende de var bir şeyler ama hadi hayırlısı." Diye mırıldandım.

Sırıtarak önüne döndü ve hiçbir şey söylemeden yemeğini yemeye devam etti. Herkes yemeğini bitirdikten sonra sofrayı toplamaya başladık. Şeyma öyle otururken biz sofrayı topluyorduk. Tamam misafir olabilirdi ama çok ayıptı insan yardım ederdi.

Ben şahsen bir yerde yemek yesem orada oturursam milletin benim hakkımda kötü şeyler söylediğini hisseder kalkar yardım ederdim. Veya benim bir işe yaramadığımı düşünür sanarlardım.

Tabi ki öyle değildi kimse kimseye yardım etmek zorunda değildi ama insan bir işin ucundan tutabilirdi.

Mutfağa gidip elimdeki bulaşıkları tezgaha bıraktım ve makineyi açarak Ceren'i bekledim. O, sudan geçiriyor bende makineye atıyordum. "Hazır kimse yokken senin abimle aranızdaki bu yakınlığı mu konuşsak?" Dememle bulaşıkları sudan geçirmeye devam etti. "Serkan'la ayrıldık o da gördü bizi. Ağlıyordum o an, yardımcı oldu teselli etti. Biliyor Serkan'la birlikte olduğumu." Demesiyle gözlerim kocaman açıldı.

"Abime söylemeyecek. Yani bana öyle bir söz verdi." Dedi omuz silkerek. Tam bir şey söyleyeceğim sırada lafımı bölerek, "Biliyorum abim yalandan nefret eder, biri onun arkasından iş çevirmesin ister ama beni de sen gibi görüyor işte ondan yardım etti. Yardıma ihtiyacım vardı çok çaresizdim gördü bunu. Ondan dolayı bana yardım ediyor. Başka hiçbir şey yok. Aklından mal mal şeyler geçirme sakın." Dedi.

"Oha." Diye mırıldandım. Öğrendiklerimi kaldırmaya çalışıyordum. "Yani onun için bana Ceren'i yalnız bırakma hep yanında dur diyordu.." diyerek düşünmeye başladım.

"Hıhı." Dedi sadece. "Siz niye ayrıldınız?" Dedim ve bulaşıklar bittikten sonra havlu alarak ellerimi kuruladım. Ceren peşimden kurularken bir sandalye çekerek oturdum ve o da oturdu. Yüzünde buruk bir tebessümle, "Benimle birlikteyken başkalarıyla flört ediyormuş." Dedi histerik bir gülüşle.

"Ne?" Dedim şaşkınlıkla. "Birkaç gün önce birkaç kızla gördüm onu. Yok arkadaşım, yok kuzenim diyerek sıyırdı paçayı. Buldu tabii saf kızı kandırdı beni hemen. Yemin ederim inandım. Bir şeyler olduğunu hiç düşünmeden inandım. Seviyordum ve güveniyordum çünkü. Hiç düşünmedim böyle bir şey olacağını. Sevdim çünkü Beyza, onun aksine harbi sevdim." Dedi ve gözleri doldu yüzünü kapatarak ağlamaya başladı.

KALP AĞRISI | Ara VerildiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin