Hande Yener - Ya Ya Ya Ya
***
Gözlerimi aralamamla direkt komidinin üstünde duran telefonumu aldım. Saat 12 olmuştu! "Yuh!" derken buldum kendimi. Nasıl o kadar uyumuştum?
Ceren'e baktım. Uyuyordu. Üstünü örtüp odadan çıkmamla banyoya gidip yüzümü yıkayıp kendime geldim. Mutfağa geçmemle kahvaltı hazırlamaya başladım.
Hepsi uyuyordu, saat öğlen olmuştu.. Kahvaltıyı hazırlamamla, önce Ceren'i uyandırmaya gittim. "Ceren!" diyerek onu sarstım.
"Hı?" dedi ve kafasını kaldırıp bana baktı. "Saat 12 olmuş kalk!" dememle gözleri kocaman açıldı. "Oha, dükkana geçmemiz lazımdı şuana kadar. Eksiklikleri halletmek için. Nasıl o kadar uyuduk?" dedi. Omuz silktim bilmiyorum der gibi.
"Diğerlerini uyandırmaya gidiyorum. Ayılmış ol." deyip odadan çıktım. Abimin odasına girmemle ikisine baktım. Emre üstü çıplak şekilde uyumuştu. Yazdayız zaten..
Omzuna dokunup sarstım onu. "Emre abi, uyan!" dememle abim mırıldandı. Gözlerini açıp bize bakmasıyla, kafasını çevirip geri yattı.
Umursama seviyesi müthişti.
"Kalkıyorum, gidebilirsin sen." dedi. Başımı sallayıp odadan çıkmamla masaya geçip çayları doldurmaya başladım. Ceren masaya oturmasıyla, zeytinden bir tane ağzıma attım.
Bende sofraya oturdum ve yemeye başladım. "Eksikleri hallediyoruz değil mi bugün?" dedi Ceren. Omuz silktim. Bilmiyordum ki.
"Neyse şunlar bir gelsin de, soralım." dedi ve kahvaltıya başlamıştı bile. Emre abi de sofraya gelmesiyle, Ceren'in kafasına vurdu.
"Mal insan büyükleri bekler!" dedi.
"Ben bir büyük göremiyorum?" dedi Ceren. Gülmemle Emre abinin bakışları beni buldu.
Ve tabi dudaklarıma çarpan gözleri..
"Ceren, beni göremiyor musun abicim?" dedi. Göz devirdim. "Sen büyük müydün abi?" dedi Ceren.
"Şaka abim." dedi Ceren ve öpücük attı. "Yalakasın gerçekten de." dedi ve çayı önüne aldı Emre abi. Bakışlarımı ona değdirmeden kahvaltı etmeye başladım. Abim uyanmamıştı. "En son abimi uyandırıyordun?" diye sordum Emre abiye. "Siz gidin geliyorum dedi de, Allah bilir artık." dedi.
"İki saate gelir artık." diye mırıldandım. Kahvaltıyı yapmaya başlamamızla Ceren telefonu odada unuttuğunu söyleyerek sofradan kalkmasıyla Emre arkasından sofradan kalkılmaz bitilmedikçe diye söylenmeye başlamıştı.
"Emre," dedim bir anda. Kafasını bana çevirdi. "Söyle bakalım." dedi.
"Benden gizlediğin bir şey yok değil mi?" dememle duraksadı. "Ne gibi?" diye sordu ve bir tane salatalık attı ağzına. "Sen ne olduğunu çok iyi biliyorsun." diye imada bulundum.
"Neyden bahsettiğini anlamıyorum." demesiyle sinirlenmiştim. "Ya ne demek anlamıyorum ya!? Beni bıraktın resmen onun nedenini soruyorum! Aptal rolü oynuyorsun resmen." dedim sinirle.
"Beyza, sabah sabah kavga etmek istemiyorum. Ve o konu da kapanmamış mıydı?" diye sordu. Göz devirdim. "Kusura bakma ya, ben senin aksine kolay bitiremiyorum her şeyi." dememle dudakları kenara kıvrıldı. "Bak birde karşıma geçmiş sırıtıyor." dedim ve arkama yaslandım.
"Sen çok sinirleniyorsun hemen." dedi ve ayağa kalkarak arkama geçti. Ellerini omuzlarımda hissetmemle bi ürpermiştim. "Hem mahvederim, hem toparlarım diyorsun?" dedim.
"Kısmen." dedi ve omuzlarıma masaj yapmaya başlamasıyla daha da gerilmiştim. "Herkes genelde sakinleşiyor, benimki daha da geriliyor." demesiyle tebessüm ettim. Benimki mi demişti o?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALP AĞRISI | Ara Verildi
Dragoste"Sen bence çok ileri gitmeye başladın artık!" diye bağırdım artık. "Şu Yusuf meselesini fazlasıyla abartıyorsun!" dedim. Güldü alayla. Şuan çok sinirliydi ve gözü hiçbir şey görmüyordu. Bana doğru yaklaşmaya başladı ve duvarla arasına aldı. "Kıskanı...