"Biraz daha iyi misin?" Yanımda oturan Seungmin'in sesinden anlaşıldığı endişeli sorusuyla kafımı onaylar anlamda sallayarak derin bir nefes aldım. Yarım saattir evin bahçesinde oturuyorduk ancak evden ne çıkan ne de giren vardı. Ancak eminim. Evde biri vardı.
Çimenlerin üstüne oturmuş öylece gözlerimi etrafta gezdirirken sırtımı usulca okşuyordu. O da benim bu korkmuş halime karşı ne yapacağını bilemediğinden dolayı eli ayağına dolanmıştı. İçeri girip bakmak bile istemişti ancak izin vermemiştim. Başına benim yüzümden bir şey gelirse kendimi asla affetmezdim.
Geçen birkaç dakikanın ardından gözlerimi Seungmin'e çevirdim. Yaşanan olaylar yüzünden neden geldiğini bile soramamıştım.
"Sen neden gelmiştin?" Merakla sorduğum soruyla bahçeyi izleyen gözleri beni buldu. Sırtımdaki elini çekerek kucağına koydu ve derin bir iç çekmesinin ardından dudaklarını araladı konuşmak için.
"Aslında beraber vakit geçiririz diye gelmiştim ama..." Elini omzuma koydu ve bir süre beklemesinin ardından sözlerinin devamını getirdi. "Benim evimde kalır mısın Felix?"
Sorduğu soru karşılığında çatık kaşlarımla yüzüne bakarken kendini açıklama gereği duyarak tekrar girdi söze.
"Babanın gittiğini biliyorum ne de olsa benim babamın polis arkadaşı. Yalnız kalmaktan korktuğunu da biliyorum. Kendini izleniyormuş gibi hissetmenin nedeni de budur belki. Eğer rahat edemiyorsan lütfen bende kal. Emin ol kabul edersen çok mutlu olurum."
Sözlerinin sonuna doğru heyecanlı sesi o kadar çok yansımıştı ki konuşmasına gülümsemeden edemedim. Aramızda garip bir sessizlik oluştu ardından. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Evet yalnız kalmaktan korkuyordum ancak ya gerçekten biri beni sürekli izliyorsa? O zaman onun evine gidersem o da peşimden gelmez mi? Onun başını belaya sokmak son isteyeceğim şey bile değil.
Üstelik kendimi rahatsız hissederdim sonuç olarak. Yılladır bu evden çıkmadığım için başka bir evde kalmak garip olurdu. Ayrıca Seungmin'e karşı mahçup olurdum. Hep benimle ilgilenmek zorunda kalırdı.
Büyük bir ikilemde kalmıştım. Gözlerim o kadar kararsız ve çaresiz bakıyordu ki Seungmin'in gözünden kaçmazdı bu bakış. İki elimden de tutarak güven veren bir gülümseme yerleştirdi dudaklarına. Hiç samimi bile değilken neden benim iyiliğimi düşünüyordu ki?
"Kararsız olduğunu biliyorum ama eğer burada kalırsan aklım hep sende kalır. Eğer ailemden çekinme gibi bir durumun varsa zaten onlar genellikle işte oluyorlar. Sadece üvey abim evde oluyor o da pek takmaz bizi. Jisung'u da tanıyorsun zaten nasıl bir olduğunu anlatmıştım sana. Lütfen Felix... Sen benim ilk arkadaşımsın."
"İlk mi?"
"Takıla takıla oraya mı takıldın cidden?" Sorduğu soru gülümsememe sebep oldu. Ben onun çok arkadaşı olduğunu düşündüğüm için tuhaf gelmişti. Okula gidiyor, istediği yerleri gezebiliyor... İlk arkadaşı olmak diğer yandan da güzel hissettirmişti bana.
Parlak gözleri kabul etmem için gözlerimin en derinine bakıyordu. Daha fazla uzatmamam gerektiğini düşünerek kafamı onaylar anlamda salladım. Gülümsemesi büyürken benim de içimi ısıtmıştı. Hızla ayağa kalkarak beni de tuttuğu ellerimden kaldırdı.
"O zaman eşyalarını toplayalım."
"Şimdi mi?"
Şaşkınlıkla ona bakarken başıyla onaylamasıyla beni eve sürüklemeye başladı. Bu kadar ani olacağını hiç düşünmemiştim.
"Seungmin!"
Arkamızdan gelen sesle gözlerimiz yoldan geçen uzun boylu, yapılı bir vücudu olan bedene döndü. Koyu kahverengi saçları ve kaşındaki piercingi onu oldukça havalı gösterirken kıstığı gözleriyle Seungmin'e bakıyordu. Yüzünde öfke ve ufak bir sinirlilik vardı sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polisin Oğlu / Hyunlix
Fanfiction"Ne sikim yaptında o bu hale geldi Hyunjin!? Ne yaptın orosbu çocuğu!?" "Sadece..." "Sadece ne?" "Babasını öldürttüm." Ağzımdan çıkan iki kelime ve yediğim bir yumruk daha. Bu seferki sert vuruşundan sendeleyip yere düştüğümde şaşkınlıkla bana baktı...