Felix'ten
Diğerlerini geride bırakarak rastgele girdiğim sokaklarda gezinirken gözlerim yerde, ayaklarımı izliyordum. Kendimi mental olarak pek iyi hissetmiyordum. Biraz tek başıma dolaşmanın iyi gelebileceğini düşündüm.
Arkamdan gelen adım seslerini duyabiliyordum. Birkaç metre uzağımdaydı ancak sokak boş olduğu için adım sesleri oldukça net geliyordu. Gözlerimin dolmasıyla olduğum yerde durdum ve gözlerimi sıkıca kapattım. Dayanamıyordum artık. Bu... Bu oldukça korkutucuydu. Birinin seni sürekli izleyip takip etmesi rahatsız ediciydi.
Arkamı dönüp gözlerimi boş sokakta gezdirdim ve yavaş yavaş sinirlendiğimden dolayı elimi iyice sıkmamla tırnaklarımın avucuma battığını hissettim. Biri benimle oyun oynuyordu.
"Orada olduğunu biliyorum!" Sert çıkan sesim boş sokakta yankılanırken beni dinlediğine emin bir şekilde devam ettim. "Beni takip etmeyi bırak lütfen çok rahatsız edici! Bunu neden yapıyorsun bilmiyorum ama yapma lütfen!" Duyduğum tek şey kulağımda yankılanan kendi sesim olmuştu. Belki de gerçekten kimse yoktu.
Önüme dönüp yürümeye başladığımda adım seslerinin tekrar arkamdan duyulmasıyla adımlarımı hızlandırarak elimin tersiyle yanağımdan süzülen göz yaşımı sildim. Göremediğim ancak varlığını hissettiğim biri tarafından kovalanmak ne kadar güzeldi öyle değil mi?
Koşar adımlarla ilerlerken aniden çarptığım sert bir göğüsle birkaç adım gerileyip çarptığım bedene baktım. Hyunjin'i görmemle kollarımı onun boynuna sarmış ve göz yaşlarımı serbest bırakmıştım. Kendimi güvende ve rahatlamış hissediyordum onun kolları arasındayken. Sonunda derin bir nefes alabilmiştim.
"Felix ne oldu? İyi misin?" Sesindeki endişe ona daha sıkı sarılmama neden olurken yüzümü boynuna gömerek bir süre dinlenme ihtiyacı duydum. Kokusu burnuma hücum ederken derince içime çekerek yeterince sakinleşmemin ardından kollarımı hafifçe gevşetip yüz yüze gelmemizi sağladım. Elinin biri belimdeyken diğerini yüzüme çıkarak ıslanan yanaklarımı sildi.
"Anlatacak mısın artık?" Yumuşak çıkan sesine karşılık başımla onayladım. Kısa bir süreliğine arkama bakarak tekrar gözlerimi onun harelerine çevirdim.
"Biri beni takip ediyor sürekli ve ben... Ben bıktım artık. Korkutuyor. Her an her yerde beni izliyor sanki. Dayanamıyorum artık."
Dikkat ve ciddiyetle dinlemesinin ardından beni kendine çekerek sıkıca sarıldı ve saçlarımı okşamaya başladı. Kolları arasında eridiğimi hissediyordum. Mayışmama sebep olmuş ve uykumu getirmişti kokusu.
"Benim yanımda güvendesin." Kulağıma fısıldamasının ardından bir süre duraksadı ve ekledi. "İlerideki kafede oturup bir şeyler içmek ister misin?" Sorusuyla birlikte ondan ayrılarak gösterdiği kafeye baktım. Başımla onaylamamın ardından gözlerimi tekrar ona çevirdiğimde kaşları çatılı beni baştan aşağı süzdüğünü gördüm. Bir süre sonra gülümesedi ve gözlerini gözlerime çıkardı.
"Çok güzelsin." Gözlerimi kaçırarak ufak bir gülümseme sunup kafeye doğru ilerlemeye başladım. Kulaklarıma kadar kızardığıma emindim. Arkamdan gelirken kıkırdadığını duyabiliyordum ancak umursamadan kafeden içeri girip boş bir masaya oturdum. Hemen ardından o da karşıma oturdu.
İkimizede limonata söylemesinin ardından siparişleri beklerken gözlerini bir an olsun benden ayırmadan dikkatle izlemeye başladı. Rahatsız olmuyordum ancak utanıp kızarmama sebep oluyordu. Gözlerimi masanın bitişiğindeki pencereye çevirerek biraz olsun onunla göz göze gelmemeye çalıştım ancak masanın üzerindeki elimi tutmasıyla aniden ona döndüm.
Bir eliyle tuttuğu elimin üstünü okşarken diğer eliyle de telefonunu almış dikkatle bakıyordu ekrana. Gözlerim ellerimizden ayrılmazken telefonu masaya bırakıp bana dönmesiyle gözlerimi ona çıkardım. Yeni fark etmiş olmalı ki çekingence elini çekip ensesine attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polisin Oğlu / Hyunlix
Fanfiction"Ne sikim yaptında o bu hale geldi Hyunjin!? Ne yaptın orosbu çocuğu!?" "Sadece..." "Sadece ne?" "Babasını öldürttüm." Ağzımdan çıkan iki kelime ve yediğim bir yumruk daha. Bu seferki sert vuruşundan sendeleyip yere düştüğümde şaşkınlıkla bana baktı...