Hyunjin'den
Benim için yeri oldukça önemli olan parka adımladım kapüşonumu kafama geçirirken. Her zamanki oturduğum banka otururken gözlerim kolumdaki saate kaydı. Felix yarım saat içinde burada olurdu. Cebimden sigara paketini çıkarıp bir dal alarak dudaklarıma götürdüm ve çakmakla yaktım. Zehirli havayı içime çekerken sabırsızlıkla bacağımla ritim tutarak Felix'in gelmesini bekliyordum. Dün geleceğine dair bana söz vermişti.
Telefonumun titreşmesiyle cebimden çıkarıp gelen aramaya baktım. Changbin'di. Aramayı yanıtlayıp kulağıma götürerek telefonu kulağım ve omzum arasında sıkıştırdım.
"Hyunjin ne öğrendim inanamazsın."
Karşı taraftan keyif dolu gelen sesle kaşlarım ister istemez çatıldı. Changbin bana karşı bu kadar güzel konuşmazdı. Ya bağırarak ya küfrederek ya da oflaya puflaya konuşurdu.
"Evet Changbin, dinliyorum."
"Senin dün bahsettiğin çocuk vardı ya Felix, işte onun babasııı..."
"Uzatma da söyle Changbin."
Gözlerimi devirerek bir nefes daha çektim dudaklarım arasındaki sigaradan. Benimle uğraşmak hoşuna gidiyordu piç herifin.
"Bay Lee. Hani şu senin işlerine çomak sokan polis."
Gözlerim şaşkınlıkla kocaman açılırken elimdeki sigarayı yere fırlatıp öne doğru eğildim. Bu nasıl olurdu? Felix, Bay Lee'nin mi oğluydu?
"Saçmalamıyorsun değil mi?" İç çekme sesi ilişti kulağıma. Hala şaşkınlıktan dolayı açık kalan ağzımı kapatıp hayretle arkama yaslandım. Bir de bu eksikti. O adamı zaten işime sürekli burnunu soktuğu için öldürmek istiyordum şimdi bir öldürme nedeni daha eklendi. Onu kesinlikle öldürecektim.
"Minho'yla iletişime geç sana bir teklif sunacak." Tam ağzımı açmış nedenini soracakken telefonun yüzüme kapatılmasıyla söverek arka cebime koydum telefonu. Minho ve teklif? Merak etmiyor değildim.
Minho'yla 7 yıla yakın ortağım. Organ alım-satımı yapıyoruz ve Minho siparişlere uygun birilerini bulduğunda eğer standarlarımıza uyuyorsa sağlam, işe yarar organlarını alıyorduk. İş oldukça riskli ama bir o kadar da rahatız çünkü ikimizde doktoruz. Yakalanma olasılığında belgeleri çok kolay bir şekilde değiştirebiliyoruz.
Uzun bir süredir Felix'i beklememe rağmen henüz gelmemişti. Bana söz vermişti. Sözünde duran biri olduğunu düşünüyordum ancak yanılmışım. İçimdeki kırgınlıkla ayaklanıp isteksiz adımlarla parkı terk ettim. Kesinlikle ona karşı olan güvenim sarsılmıştı.
...
Felix'ten
Seungmin kolumun altına girmiş beni evime giden sokakta yürütmeye çalışırken bir şeyler mırıldanıyordu. Ya da ben mırıldanma olarak algılıyordum. Kafam allak bullak olduğu için sürekli saçmaladığımı söylüyordu.
"Seungmin~ beni Yunjin'e götür."
"Yunjin kim amına koyayım bir sus, seni evine götürüyorum."
Umursamazca bana yön vererek götürmeye devam ederken kolunun altından çıkarak kendimi yere attım. Neden lafım dinlenmiyordu ki? Sadece parka gitmek istiyordum. Ben yerde debelenirken bıkkınca nefesini verip beni kaldırmaya çalıştı. Ama benim Hyunjin'e gitmem gerekiyordu. Söz vermiştim ona.
"Tamam seni götüreceğim Yunjin'e ama önce onun kim olduğunu söylemen gerekiyor." Kaşlarımı çatarak boş boş yüzüne baktım. Ne Yunjin'ininden bahsediyordu bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polisin Oğlu / Hyunlix
Fanfic"Ne sikim yaptında o bu hale geldi Hyunjin!? Ne yaptın orosbu çocuğu!?" "Sadece..." "Sadece ne?" "Babasını öldürttüm." Ağzımdan çıkan iki kelime ve yediğim bir yumruk daha. Bu seferki sert vuruşundan sendeleyip yere düştüğümde şaşkınlıkla bana baktı...