🚓 18. Bölüm

116 10 5
                                    

Yazardan

Hyunjin'in evine geldiklerinde önce salonda oturmaya karar vermişlerdi. Biraz durgundu Felix. En son bu evden çıkarken hayatının en büyük travmasını yaşamaya gitmişti. Elinde değildi. İster istemez içini bir huzursuzluk kaplıyordu.

Hyunjin her şeyin farkındaydı aslında. Buraya gelmek istediğini Felix kendi söylesede tedirgin olduğunu biliyordu. Fakat bir daha asla böyle bir şeyi ona yaşatmayacağına dair yemin edebilirdi. Onu çok seviyordu, zarar görsün istemezdi.

Oturdukları koltukta yana, Felix'e doğru kayarak aralarındaki mesafeyi kapattı. Felix önündeki masanın üzerinde bulunan vazoya dalıp gitmişken Hyunjin'in temasıyla dikkati bozulmuş ve bakışlarını ona çevirmişti. Fark etmediği yakınlıktan dolayı yanakları yanmaya başlasa da göz temasını kesmedi.

"Ne yapmak istersin?" Hyunjin'in sorusuyla düşünmeye başlarken elini çenesine götürdü ve dudaklarını büzdü. Bu sırada Hyunjin elinin birini arkasından beline dolamış, diğerini de Felix'in kucağına koymuştu. Tabii bu hareket Felix'in tüm düşünme algısını yitirmesine ve dikkatinin dağılmasına sebep olmuştu.

Kulaklarına kadar kızardı Felix Hyunjin'in temasıyla. Elini ensesine götürdü. Gözleri etrafta dört dönerken sağ bacağıyla ritim tutarak aklına yapacak bir aktivite getirmeye çalışıyordu. Sadece çalışıyordu. Çünkü dikkati bacağına kayan ve ağır hareketlerle okşayan elle dağılmıştı.


...



"Efendim evde 2 kişi var."

Hyunjin'in evinin karşısındaki binanın terasından dürübünüyle evi gözetleyen adamına karşılık kaşları çatıldı ve adamının elindeki dürübünü alıp Hyunjin'in penceresinden evin içine baktı Taehyung. Gördükleriyle çatılı kaşları düzelmiş ve hafif bir sırıtma yerleşmişti yüzüne. Elini yere çökmüş adamının omzuna koyarak büyük bir keyifle izlemeye başladı.

"Şu sarışın olan Lee'nin oğlu değil mi?" Taehyung'un sorusuyla adamı onu onayladı.

"Sevgililer mi peki?" Taehyung'un başka bir sorusuyla adamı onu tekrar onayladı ve patronunun uzattığı dürübünü eline alıp ipinden boynuna astı. Patronunun düşünceli ve sırıtan yüzüyle kafasında kurduğu şeyleri az çok tahmin edebiliyordu ve bu tırsmasına sebep oluyordu.

"İki düşmanımın oğlu bir araya gelmiş desene... Bir taşla iki kuş." Taehyung, alay dolu sesiyle konuşmasının ardından binadaki adamlarını toplamış ve uzaklaşmıştı. Aklında kurduğu planlar yüzündeki tebessümü düşürmezken hiç olmadığı kadar mutlu bir şekilde şirketine dönmüştü. Bu sefer acımayacaktı.


...


Hyunjin'den

"Film izleyelim! Zaten geçen seferde izleyememiştik." Felix'in aniden bağırmasıyla irkilmiştim. Hızla koltuktan kalkıp televizyon kumandasını eline almış ve yanıma tekrar oturmuştu. Çok tatlıydı. Kendisi güzel bir film seçerken gözlerimi ondan alamıyordum. O kadar parlak bakıyordu ki gözleri, güneş ve yıldızların parlaklıkları sönük kalıyordu yanında.

Felix film seçerken kapının çalmasıyla ayağa kalkmıştım. Bu saatte gelse gelse Minho gelirdi ki zaten kapıyı açtığımda da gördüğüm kişi ondan başkası değildi. Oldukça telaşlıydı ifadesi. Ayrıca nefes nefese kalmış, terden kahverengi saçları anlına yapışmıştı.

"Ne oldu böyle? Maraton koşmuş gibisin."

"İçeri geç anlatacağım." Beni ittirerek içeri girdi ve arkasından kapıyı kapattı. Salona doğru ilerleyeceği zaman durmuştu. Felix hâlâ koltukta oturmuş film aramaya devam ederken görmesiyle bileğimden tutup odama çekiştirmişti.

Polisin Oğlu / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin