🚓 20. Bölüm

84 9 15
                                    

Felix'ten

Gözlerimi açtığımda Hyunjin'in huzurla uyuyan yüzüyle karşılaşmıştım. Kollarıyla küçük bedenimi sarmalamış, sıcaklığı üşümemi engelliyordu. Eğer zamanı durdurma şansım olsa bu zamanı dondurup huzurla kolları arasında uyumak isterdim. İmkansızdı biliyorum ancak herkesin hayalleri olurdu değil mi? Gerçekleşmeyecek dahi olsa hayallerinin peşinden koşar, kendilerini yorarlardı insanlar. Ben de yorulmak istiyordum.

"Daha ne kadar izleyeceksin beni?" Hyunjin'in konuşmasıyla irkilmiştim. Onu uyuyor sanıyordum ancak sadece uyuma taklidi yapıyormuş anlaşılan. Gözlerini kırpıştırarak araladığında hipnoz olmuş gibi bakmıştım harelerine. Gözlerinin içi gülüyordu yanlış görmüyorsam. Ya da kendi yansımamı görüyordum gözlerinde. Hafifçe mırıldandı.

"Hala izliyorsun... Anladım çok yakışıklıyım ama böyle bakmaya devam edersen bir tur daha isterim haberin olsun."

"Kızgınlığa girmiş sokak kedisi gibisin." Söylediğim şeye karşılık küçük(!) bir kahkaha atmıştı. Sırf tekrar gülmesi için cümlemi yineleyebilirdim.

"Ben kahvaltı hazılayayım sana ne dersin?" Başımla onayladığımda yataktan kalkmış ve banyoya doğru ilerlemeye başlamıştı. Kesinlikle arkasından sık kalçasını kesmiyordum. Sadece gözlerim hafifçe kayıyordu.

"Manzara güzel sanırım."

Kıyafet dolabının aynasından gözlerimiz kesiştiğinde pikeyi kafama kadar çekip arkamı dönmüştüm. Kıkırdaması eşliğinde banyoya girerken bende pikenin altından kendime gülmüştüm. Banyo kapısının kapanma sesini duyduğumda yataktan doğrularak ayağa kalktım. Kalçamın ve belimin ağrımasını beklerdim ancak Hyunjin benimle iyi ilgilenmişti sanırım. Hiç ağrım yoktu.

Banyonun kapısının önüne gelerek kulağımı kapıya yasladım. Su sesi geliyordu. Elimi kapı kulbuna sararak aşağı indirdim ve kafamı içeri sokarak gözlerimle içeriyi taradım. Bulanık duşa kabinin camından Hyunjin'i az çok görebiliyordum. Kapının açılma sesini duymuş olacakki hareketlerini durdurmuştu.

"Hyunjin."

"Efendim meleğim."

"Beni yıkar mısın?" Banyoya tamamen girip arkamdan kapıyı kapattığımda bir süre olduğum yerde dikildim. Hyunjin duşa kabinden kafasını çıkarmış ve bana bakmıştı. Eliyle gel işareti yaptığında koşturarak yanına varıp girdim kabine. Utanıyor muydum? Evet ama umursayacak mıydım? Hayır.

Suyun altında öylece dikilirken Hyunjin elinde tuttuğu life duş jeli sıkarak bana döndü. Omuzlarımdan başlayarak kollarımdan, göğsümden, sırtımdan, kalçamdan ve bacaklarımdan geçirerek tüm vücudumu köpükledi. Garip. Şimdiden beni sikmesini beklerdim. Oldukça sakin gözüküyordu.

Lifi elime tutuşturduğunda gözlerimi yüzüne çıkardım. Kollarını belime sararak sıkıca sarıldı. Çenesini omzuma yaslamış kulağıma fısıldamıştı.

"Kollarım ağrıdı sen de beni yıka." Hyunjin'in isteğini başımla onaylayarak lifi sırtında gezdirmeye başladım. Bana sıkıca sarıldığı için elimi düzgünce hareket ettiremesemde elimin yetişebildiği kadar yıkamıştım.

"Çok güzel kokuyorsun... Seni çok seviyorum Felix..." Gülümseyerek kendimi biraz geri çekip yüz yüze gelmemizi sağladım. Söylediği cümle kalbimin teklemesine sebep olmuştu.

"Bende seni seviyorum. Hem de çok."

"Benimle yaşar mısın? Seni çok özlüyorum göremediğimde. Hm? Ne dersin?"

Ani sorusuyla afallamıştım. Onunla kalmak oldukça güzel olurdu benim için. Bende onu göremediğim her saniye özlüyordum. Ayrıca Seungmin'e de yük olmazdım. Her ne kadar evinde kalmamı Seungmin istese de olmuyordu işte. Kendi evin olmadığı sürece rahat edemiyordun. Fakat burada, Hyunjin'in kolları arasında kendimi evimde hissediyordum.

Polisin Oğlu / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin