🚓 21. Bölüm

102 10 2
                                    

Yazardan

"S-sen... sen ölmüştün Minho."

Orada bulunan her bir bedenin gözleri şaşkınlıkla açılmıştı Jisung'dan duydukları cümleyle. Kimsenin bir şey bildiği yoktu. Jisung'un yıllarca neler çektiğinden. Aşk acısından, özleminden... Ters tepen bir planla yaşanmış saçmalıktan başka bir şey değildi bu durum.



Flashback (7 yıl önce Hyunjin ve Minho'nun liseye gittiği zaman)

"Arabanın altına bombayı yerleştirdim efendim." Yanına koşturarak gelen adamıyla yüzüne memnun bir ifade yerleştirmişti Taehyung. Planladığı gibi birkaç dakika içinde arabasıyla eve dönecek olan Hyunjin'in arabasına bomba yerleştirmişti. Elindeki uzaktan kontrol kumandasını parmakları arasında çevirirken siyah minibüsünde oturmuş, filmli camından okulun bahçesini izliyordu. Bugün bitecekti bu iş. Eğer Hyunjin ölürse geriye bir tek Hwang soyundan Jeongin kalacaktı.

Okul zilinin çalmasıyla bütün öğrenciler dağılmaya başlamış, evlerinin yolunu tutmuştu. Hyunjin ise sırtandaki çantası ve yanındaki yeni arkadaş edindiği Minho ile arabasına doğru ilerliyordu. Bıkkın bir ifade vardı yüzünde. Minho'nun sürekli biricik sevgilisini anlatması sinirlerini oldukça bozuyordu. Şu an anlattıklarını bile bin kez dinlemişti ondan. Gerçekten seviyordu sevgilisini.

"Yarın Peter'la pikniğe gidece-"

"Pikniğe gideceksin ve çok heyecanlısın bla bla. Artık eve mi gitsek?"

Sözünün kesilmesiyle tek kaşını havalandırmış kınarcasına bakmıştı Hyunjin'e. Gözlerini devirerek Hyunjin'in arabasına ilerledi ve yolcu koltuğuna yayılarak Hyunjin'in sürücü koltuğuna geçmesini bekledi. Bu sırada gözleri camdan dışarıdaydı.

"Ne oldu küstün mü yoksa?"

"Kimsin ki ben sana küseceğim? Ayrıca çocuk değilim ben. En ufak şeye küsüp trip atacak kadar küçülmedim."

"Dedi kollarını göğsünde birleştirerek tersleyen Minho." Hyunjin arabayı çalıştırıp sürmeye başladığında Minho'nun "kes" demesiyle bir daha aralarında herhangi bir diyalog yaşanmamıştı. Sessiz geçen yolculukları Hyunjin'in arabayı durdurmasıyla sona ermişti. Geldikleri marketin önünde park ettiği arabasından inmiş, Minho'nun gelmediğini gördüğünde kolundan çekiştirerek zorla arabadan indirmişti.

"Bıraksana beni ne diye çekiştiriyorsun?"

"Atıştırmalık bir şeyler alalım." Hyunjin'in inatçı bir çocuk gibi kendini sürüklemesine izin vermemiş ve arabaya yaslanarak omuzlarını silkmişti. Toplum alanına girmeyi sevmiyordu. Kendini rahatsız ediyor, hava normalden daha boğucu geliyordu.

"Sen git ne alıyorsan al, burada bekliyorum." Hyunjin ısrar etmenin bir anlamı olmadığını anlayarak arkadaşının kolunu bıraktı ve markete girdi. Minho ise sürekli saatini kontrol ederken sabırsızca Hyunjin'i bekliyordu. Neredeyse yarım saat geçmişti ancak hala gelmemişti.

Telefonunun çalmasıyla arka cebinden çıkararak kulağına götürdü. Arayan Hyunjin'di.

"Minho benim küçük bir işim çıktı sanırım. Jeongin burada bir çocukla geziniyor ve benim onları takip etmem gerekiyor. İstersen sen eve dön. Anahtar kontakta."

"Tamam Hyunjin. Takibinde başarılar."

Bıkkınca nefesini vererek arabaya bindi Minho. Kardeşinin güvenliği için bunu yaptığını biliyordu ancak yine de fazla sıktığını düşünüyordu. Jeongin kendi başının çaresine bakabilecek bir çocuktu.

Polisin Oğlu / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin