Ertesi gün
Hyunjin'den
Evden çıkmış ve Seungmin'in evine doğru yol almıştım. Heyecanlıydım biraz. Günlerdir Felix'i görmemiştim ve oldukça özlemiştim. İçimi ısıtan gülümsemesini görebilir miydim emin değilim ama yine de deneyecektim. Şu an onu görmekten başka bir düşünce geçmiyordu aklımdan.
Sokakları geçip istediğim eve vardığımda gözlerim büyük bahçeyi taramıştı özlemle. Oradaydı. Sandalyede oturmuş, yüzünü gökyüzüne çevirmiş ve hareketsizce oturuyordu. Buraya gelirken ki cesaretim neredeydi bilmiyordum. Uçup gitmişti sanki. Ya beni görmek istemezse? Yüzüme dahi bakmazsa?
Ne olursa olsun olumlu düşünerek bir süre çitlere yaslanarak onun güzel yüzünü izledim yüzümdeki gülümseme silinmezken. Normalin aksine daha bir zayıflamış duruyordu. Yoldan geçen biri olsam onun huzurla oturduğunu düşünürdüm ancak öyle olmadığını biliyordum. Belki de ağlıyordu. Uzak olduğum için o kadar da net görüyor değildim.
Daha fazla vakit kabetmek istemiyordum. Derin bir nefes alarak bahçe kapısından girdim içeri. Ona doğru yönelecekken Chan yolumu kesmişti. Ona anlamaz bakışlarımı gönderirken yüzüme sert bir yumruk geçirdi
Yüzüm sağ tarafa doğru savrulurken gömleğimin yakalarından tutarak bedenimi sarsmıştı. Gözleri öfkeyle parlıyordu. Karşılık vermedim. Buna hakkım yoktu elbette. Biraz beni hırpalamasının ardından geri dönüt alamayacağını anlayınca geri çekilmişti. Hâlâ gözlerinde ki öfke yerini koruyordu.
"Ne sikim yaptında o bu hale geldi Hyunjin!? Ne yaptın orosbu çocuğu!?" Sinirinden midir bilinmez sözlerini sıralarken nefes nefese kalmıştı. Bana bağırırken gözlerimi Felix'e çevirmiştim. Sanki bağırışmaları duymuyormuş gibi aldırış etmiyordu. Gözlerimi Chan'a çevirdiğimde ise bir yumruk daha yemiş fakat diklenmek yerine başımı öne eğmiştim bir çocuk edasıyla. Zaten yeterince pişmandım.
"Sadece..."
"Sadece ne?" Benden cevap bekler gibi gözlerimin içine bakarken daha fazla bekletmemiştim onu.
"Babasını öldürttüm." Ağzımdan çıkan iki kelime ve yediğim bir yumruk daha. Bu seferki sert vuruşundan sendeleyip yere düştüğümde şaşkınlıkla bana baktığını görmüştüm Chan'ın. İnanamazca kafasını iki yana sallıyordu. Başımı yine öne eğmekten başka bir şey yapamamıştım.
Kısa bir duraksama yaşadı. Üzerime doğru yürüdüğünü görüş açımda olan ayaklarından anladığımdaysa artık çok geçti. Karnıma tekme attığında ellerimi karnıma sarmış ve bacaklarımı kendime çekmiştim. Beni dövmekte sonuna kadar haklıydı.
Üzerime çıkıp yüzüme yumruklarını geçirmesiyle ağzıma demir tadının gelmesinden dudağımın patladığını anlamıştım. Onu engelleyecek hiçbir harekette bulunmuyordum. Tamamen kendimi onun acımasız ellerine bırakmıştım.
Gözlerim Felix'e kaymıştı birkaç saniyeliğine. Oturuşunu bile bozmamıştı. O da haklıydı. Onun yerinde olsam ben de aynısını yapar ve beni görmezden gelirdim.
Seungmin gelipte Chan'ı benden ayırana kadar yumruklarını yemeye devam etmiştim. Karnıma son bir tekme atıp Seungmin'le birlikte eve girerken acıyla gözlerimi kapatmıştım. Haketmiştim.
Cenin pozisyonunda dakikalarca yerde uzanmıştım. Ayağa kalkabileceğimi sanmıyordum. Neredeyse uyuyacakken yanağımda hafif bir dokunuş hissetmemle ağır ağır açtım gözlerimi. Hayal mi yoksa gerçek mi emin değildim ancak Felix yanıma çökmüş parmaklarını morardığından emin olduğum yanağımda gezdiriyordu.
Hafifçe gülümsememle patlayan dudağım acımıştı. Yanağımdaki elin dudaklarıma inipte baş parmağıyla kanayan dudağımı sildiğinde tıslamıştım acıyla. Bir süre yanımda kaldıktan sonra ayağa kalktı. İşte o zaman anlamıştım gerçek olduğunu. Hayalim olsa beni burada bırakıp tekrar sandalyesine dönerek aynı şekilde oturmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Polisin Oğlu / Hyunlix
Fanfiction"Ne sikim yaptında o bu hale geldi Hyunjin!? Ne yaptın orosbu çocuğu!?" "Sadece..." "Sadece ne?" "Babasını öldürttüm." Ağzımdan çıkan iki kelime ve yediğim bir yumruk daha. Bu seferki sert vuruşundan sendeleyip yere düştüğümde şaşkınlıkla bana baktı...