Savaş'ın arabasının lastiğinin de patladığını öğrenince herkes gözlerini tekrar bana çevirdi. Bu kez az öncekinden çok daha sinirliler. Saçmalığa bak, hayır yani onun arabasını benim patlattığımı nereden biliyorsunuz? Dışardaki ipsiz sapsızlardan biri patlatmış olamaz mı? Ayrıca tamam, ben patlattım ama sorun bir bakalım neden patlattım? Çünkü önceden tahmin etmiştim Savaş'ın gece dışarı çıkmak isteyeceğini. Karanlıkta kaza felan yapar diye korkumdan patlattım tekerleği. Ben hep onları düşünüyorum ama onlar bana böyle ters ters bakıyor, ayıp.
"Efsun" dedi evin en büyüğü ses tonunu düşürerek. "Tekerlek olayıyla da senin ilgin olduğunu düşünüyorum, haksız mıyım?"
Yaşlı kadının kendini vampir gibi gösteren bordo rujlu dudaklarına baktım. Gözlerimi onun bembeyaz saçlarında gezdirdim. Ben yapmadım desem yerler mi ki? Yok canım, kocaman ev yani, burda kesin kameralar da vardır. İşte şimdi bittim.
"Evet efendim ama..." dedim korkudan kısılan sesimle. "Kötü bir amacım yoktu."
Kadın derin bir nefes alarak sinir krizi geçiriyormuş gibi baktı bana. Sağ gözü yine seğirerek yutkundu. Teyzeciğim yapma böyle, psikopata benziyorsun. Az sonra bağırsaklarımı çıkarıp kokoreç yapacakmışsın gibi hissediyorum. Harbiden çok sinirlendirmişim kadını. Bunlarda bu kadar kızacak ne var yani değil mi ama? Peki tamam, susuyorum.
"Lan sen nasıl benim arabamın lastiğini patlatırsın!" diye bağırıp üzerime yürüyen Savaş'ı Elif durdurdu. Ortalık bir anda birbirine girdi. Sanırım bu kez kolayca kurtulamayacağım yandaşlarım, hakkınızı helal edin, hepinizi çok seviyorum.
"Sana bunları yapma yetkisini kim veriyor? Sen kim oluyorsun?" Tamam teyzeciğim yürüme üzerime valla dudaklarım titriyor az sonra düşüp bayılacağım.
"Kızım öldürürüm seni! Nerden çıktın lan sen!" diye bağırarak bu kez Elif'i aşıp üzerime koşturan Savaş'ı gördüm. Gözlerimi sıkıca kapatıp tekbir getirdim. Allah'ım sen yardım et. Bu evden sağ salim çıkayım söz veriyorum parktaki çocuklara çikolata dağıtacağım.
"Bittin sen kızım!!" Doğru Savaş, bu kez bittim. Hadi ne olacaksa olsun artık...
"Yeter be!!" Aynen ya, yeter. Yazık değil mi bana? Bir dakika... Bu ses Aras'ın mı? O da mı bana kızıyor? Ne yani, iki tane ultra yakışıklı benim katilim mi olacak?
Gözlerimi açıp karşıma baktığımda Savaş'ın havadaki elini tutmuş bir adet Aras'la karşılaştım. Neden tutuyor bunun elini? Yoksa.. Evet, beni öldürmeyecek. Şükürler olsun...
"Yeter Savaş! Yarın araban için gerekli masrafları ben karşılayacağım. Uzatma artık." diye bağıran Aras'ın üzerine zıplayıp ayaküstü taciz etmemek için kendimi zor tuttum. Birkaç dakika sessizlik oldu. Sonra kahraman Aras Savaş'a 'kolunu bırakacağım ama bu güzeller güzeli kıza zarar verirsen, o elini münasip yerine montelerim' bakışı atarak elini yavaşça indirdi ve az önce bana bağıran evin en yaşlısına döndü. Siz Aras'ın bakışındaki 'güzeller güzeli' kısmına takıldınız değil mi? Kabul ediyorum, orayı ben uydurdum.
"Sana gelince büyükanne... Birdaha sakın bana öğüt verme. Az önce misafirimize nasıl davrandığını kendi gözlerimle gördüm. Hem de Elif'le benim, yani torunlarının misafirine." Şu an sanırım küçük dilimi yuttum. Evet, an itibariyle çöl devesine can borcum var. Nasıl teşekkür etsem ki ben bu çocuğa... "Yapacağın şey basit. Ver bir öpücük." diyip kahkaha atan iç sesime güzel bir Osmanlı tokadı atıp onu çıktığı yere geri soktum.
"Hadi gidelim Efsun." diyip kolumu tutan Aras'a 'lan sen ne kadar mütüş bişeysin' bakışımdan attım. O da bana 'biliyorum bebeğim' bakışından atıp göz kırptı. Merve Haydar'ı pörsük ihtiyarın elinden aldı. Ben de Merve'nin kolunu tuttum ve hızlı adımlarla evden çıktık. Tabi 'bebeğim' bakışının hesabını sonra soracağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Domates Suyu Sever Misin?
Chick-LitDİKKAT!!! Eğer elinde süt, kola, ayran, domates suyu tarzı içecekler varsa kitabı okumaman önemle rica olunur. Aksi takdirde güleceğim derken telefonununa yada bilgisayarına bu içecekleri püskürtürsen, sorumlusu kesinlikle kitap değildir! Pekala, iç...