18. Bölüm

2 2 1
                                    

"Umarım eğitimlerin bir işine yarar sarı çocuk." Dawson arkada ki Brandon'a hitaben konuşurken botunun içinden çıkardığı bir hançeri ona uzatmıştı. Kendisi ise önümde ki torpidoyu açarak oradan başka bir hançer aldığında camını tekmeleyen kişi onu parçalamayı başarmıştı. Dawson'ın üzerine yağan cam parçalarıyla bir çığlık attığımda bedeninde bir çok küçük kesik oluşmuştu.

Yüzünü buruştursa da bunu umursamayarak kendine uzanan adamın kolunu tutmuş ve sertçe çekerek kafasını arabaya geçirmesine neden olmuştu. Bunu bir kez daha yaptıktan sonra kolunu bırakmış ve kapıyı açarak ona büyük bir tekme atmıştı. Şiddetle açılan kapı ardında ki kişiyi de geriye savurduğunda bende kapımı açarak inmiştim. Brandon da panikle aynı şeyi yaptığında kaputta ki kurt bir hırlamayla bana yönelmişti.

Panikle elimi kaldırıp bana doğru atlayan kurdu yanda ki ormana savurduğumda ufak bir iniltiyle yere düşsede anında ayaklanmıştı. Arkamdan birinin yaklaştığını hissettiğimi bunu fark eden Bran elinde ki hançeri ona saplayarak beni kurtarmıştı. Arabanın diğer tarafında ise onlarca kişiyle mücadele etmeye çalışan Dawson vardı.

Biz yalnızca üç kişiydik ve onlar etrafımızı çevirmişti. Babam ortalıkta görünmüyordu. Ağaçların arasında Molly'e gözüm takılmıştı. Onun biraz önünde duran Stephan ise yalnızca olanları izliyordu. Üzerime yeniden atlamaya kalkan kurtla geriye doğru bir adım atarak elimi kaldırmış ve onu daha güçlü bir şekilde yanında ki ağaca savurmuştum.

Fakat beklemediğim şey başka bir yerden gelerek beni yere seren kurt olmuştu. Korkunç bakışları ile karşı karşıya kaldığım kurt dişlerini göstererek yüzüme yaklaştığında endişeyle çırpınıyordum. Beklemediğim bir diğer şey Brandon'un kurt formuna bürünerek üzerimde ki kurdun üzerine atlaması ve onunla kapışmaya başlaması olmuştu.

Onun bir süre daha idare edebileceğini umarak hızla Dawson'a yöneldim. Etrafını çeviren adamları savurdukça bir yenisi ekleniyordu. Ellerimi kaldırarak bütün gücümü karşısında ki iki adama sabitledim. Gözlerimi yumarken nefeslerinin kesildiğini hissetmiştim. İki adam can çekişerek yere serildiğinde Dawson dönüp bana bakamamıştı bile.

Tüm bu curcunadan nasıl kurtulacaktık? Bir anda kalbimin üzerinde hissettiğim acıyla çığlık atarak iki büklüm olmuştum. Doğum lekem büyük bir acıyla yanıyordu. "Octavia!" Dawson'ın bağırışını duysamda gözlerim direkt Molly'i bulmuştu. Ağaçların arasında ki kızın elleri titriyordu, gözleri dolu doluydu ve acı çektiği belliydi. Stephan bana doğru adımladığında beni bileğimden tutmuş ve sürüklemeye çalışmıştı.

Gözlerim hala Molly'deyken onun için endişelenmeye başlamıştım. "Kız ölücek." Dedim acı içinde fakat Step bunu umursamadı. "Aptal herif öldüreceksin kızı!" Bağırışım boş sokakta yankılandığında bir anda yanımda ki adamın bileğimde ki parmakları çözülmüştü.

Başımı yanıma çevirdiğimde Dawson'ı görmüştüm. Gözlerim az önce ki yerine kaydığında az önce mücadele ettiği herkesi yere sermiş olduğunu fark ettim. Anlaşılan onu sinirlendirmek doğru bir hareket değildi. Stephan'ı geriye savuran Dawson hızlı nefesler alıyordu. Elleri, kolları, yüzü neredeyse bütün vücudu kırmızıya boyanmıştı. Üzerinde ki kanların tek sahibi o değildi kesinlikle. Elinde tuttuğu hançerin üzerinden bile kaldırıma kanlar damlarken Brandon sonunda boğuştuğu kurdu kenara savurmuştu. Yorgunca kendini yere attığı esnada acım devam ediyordu. Dizlerim üzerine çöktüğümde bütün heybetiyle gecenin karanlığında dikilen Dawson ölüm gibi bir sesle konuştu.

"Ona dokunarak hayatının hatasını yaptın ve bunu biliyordun." Yere savurduğu adamı yakasından tutup kaldırdığında gözlerine sertçe baktı. "Bu gece o sikik hayatını kendi ellerimle alacağım." Step ona oldukça sert bir yumruk savursada Dawson öyle sinirli ve hırslıydı ki hiç bir darbeyi hissetmiyor gibiydi.

Elinde tuttuğu adamı sertçe savurduğu yer az önce indiğimiz arabaydı. Kaputa çarpan bedeni acı içinde yere düştüğünde yeniden ayaklanmış ve Dawson'ın üzerine koşmuştu. Hızlı koşuşunu gözümle bile zor yakalamıştım fakat dediğim gibi Dawson. Çok. Ama. Çok sinirliydi. Kendine koşan adamı net bir şekilde yakalamış ve elinde ki hançeri direkt onun kalbine saplamıştı.

"Stephan!" Acı dolu haykırış Molly'den yükselirken acım son bulmuştu. Gözlerim direkt ağaçların arasında ki büyücü kızı buldu. Dawson'a hamle yapacağını anladığımda elimi kaldırmış ve onu olduğu yere sabitlemiştim.

Ağzından kanlar boşalan Step son kez sırıtmıştı ve Dawson'ın geri çekilmesiyle birlikte bedeni sertçe yere serilmişti. Stephan ölmüştü. Molly bir yüksek çığlık daha attığında elimi yavaşça indirmiştim ve o da acı içinde yere bırakmıştı kendini. Brandon insan formuna dönerken Dawson koşarak yanıma geldi ve sıkıca sarıldı bana. Gözlerimi yumup ona sarılırken panikle geri çekildim. "Annem." Dedim ardından. Bu kelimemle birlikte hasarlarla dolu olan arabaya binmiştik hep birlikte. Yerde ki cesetler yüzünden zorlukla hareket etmiştik ve boş yola çıktığımızda Dawson hızla sürmüştü arabayı.

Oldukça kısa sürede geldiğimizin evin önünde ki adamlarımız yoktu bu yüzden telaşla indik arabadan ve içeri girdik. Gördüğümüz manzara köşeye sıkışmış olan annemdi. Titreyen elleri arasında zehirli bir hançer tutuyordu. Gözünden peşpeşe düşen yaşlarla karşısında dikilen babama bakıyordu. Evin içinde bir kaç tane daha babamın adamı vardı ve girmemizle bütün bakışlar bizi bulmuştu. Annem dönüp bakmıyordu.

Dawson direkt en yakında ki adamın üzerine atladığında bende bir kaç tanesini gücümle yanlarında ki duvara geçirmiştim. Geri kalan zaten korkuyla sinmişti. Babamın bakışları beni bulduğunda ise ben direkt anneme baktım. "Anne." Dedim titrek bir sesle.

"Octavia." Dedi annemde. Onunda sesi titriyordu ama aynı zamanda çokta güçlü ve netti. "Gelme." Dedi ve ekledi. "Git." Gözlerini bir saniye bile babamdan ayırmıyordu. "Bu iş bugün bitecek." Elinde ki hançeri kaldırdı titreyen elleriyle. "Bu herif bugün ölecek ve sen her şeyden kurtulacaksın." Kalbim dehşetle hızlandı. "Ve senin buna şahit olmanı istemiyorum. Git buradan." Annem babamı öldürecekti.

•••

Baba neler oluyor babaaa. Step gg cnm.

Sinirli dawson lee🥵 havlarım sana aşkım. Son iki bölüm kaldı. Vallahi çok hızlı bitiyor yav... Neyse sonra ki bölümde görüşürüz.

BeatrixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin