Öyle bi' baktı yüzüme giderken yaralı yaralı,
Ömrümde bu kadar yıkılmamıştım. ❤️🩹Günlerden salı, duygulardan hüzün. Uyku yok, keder var. :')
Gece boyu uyku girmemişti gözüme, o kadar içkiden sonra sızamamıştım bile.
Yataktan kalktığım gibi banyoya gittim, aynada kendime acıdım. Ben böyle biri miydim? Ben kendi kendimi bitiriyordum.Üzerime Beren'in hazırladığı kıyafetlerden geçirip evden çıktım. En son, dün sabah Beren'in hazırladığı sandvici yediğim için açlığım bastırmıştı. Ama birşey yemek içimden gelmiyordu. Birşey yemiyorsam, vücudumun dirençsizlikten dolayı verdiği tepki olan başdönmelerine alışmalıydım.
Öyle ki, araba sürecek durumda değildim.
Taksi çevirip, tesislerin olduğu yere vardım.
"Derin Hanım, dün iyi görünmüyordunuz? İyi misiniz?"
"İyiyim teşekkür ederim." Deyip gülümsedim girişteki kıza.
Ardından Okan hoca geldi.
"Derin, dün tanıştın herkesle ama bugünde bir sahaya gel istersen. Atmosferi gör, kaynaş oyuncularla."
Başımı sallayabilmiştim sadece.Titreye titreye sahaya gidiyordum. Kendimi bu kadar berbat hissettiğim çok az an vardı.
Sanki kalbimin tam ortasına bir ok saplanmıştı, çıkması ise imkansızdı.
Kalbimde yaralarım vardı, kanar dururdu. Hiçbir yara bandı, pansumanda işe yaramazdı.Okan hocanın seslenmesiyle kendime geldim. Lanet olası baş dönmesi peşimi bırakmıyordu. İnsanların yanında savrulup duruyordum resmen.
"Evet Derin, dün hepsiyle tanıştın ama şimdi de molada kaynaşın isterseniz. Benim bir kaç işim var, daha sonra görüşürüz."
"Tabi hocam, kolay gelsin size." Deyip başımı öne eğdim. Daha sonra arkadan gelen ses, başımı oraya çevirmişti.
Bu gelen Aras'tı. Dün beni evime bırakan.
Acaba o felaket halimi hatırlıyor muydu? Kendime küfür etmeden edemedim. İnsanlar on km öteden bile, solgunluğumu görebilirdi.
"Dün kötü görünüyordun, iyi misin?" Deyip samimice omuzumu okşadı.
"İ-iyiyim, teşekkür ederim. Herşey için."
"Ne demek, her zaman." Dediğinde gülümsemeden edememiştim.
Bu sırada bizi izleyen takım için Aras söze girdi.
"Siz tanışmışsınızdır beyler ama ben yinede tanıtayım Derin Şimşek, yeni tercüman ve muhabirimiz."Tüm bu diyalogların arasında bir çift ela gözün üzerimdeki bakışlarını hissediyordum.
Daha da acı veriyordu, sanki ölecekmiş gibi oluyordum. Ağaçların arasında bike olsam oksijen yetmeyecek gibiydi.
Gözümün karaltısı geçmezken, hala o elaların gözü, üstümdeydi.
Peki nasıl bakıyordu?
Öfkeli, sinirli, kızgın, kırgın..
Ve minicik bir ihtimal aşık... ^?^
Böyle birşeyle kendi kendime hayaller alemindeydim. Onun aşkla harlanlanmış öfkesi tuzla buz olmuş bir cam gibiydi ve her defasına bana batıyordu.Barıştan.
Okan hocanın arkasından gelen kızla duraksadım. Allah kahretsindi.
Biliyordum, artık dipdibe olacaktık ama bu kadar hızlı beklemiyordum. Tüm gece rüyalarıma girmişken, uykumda bile onu düşünmeden edemiyordum. Reva mıydı onun ihaneti bizim aşkımıza? Reva mıydı bize? Bana özel olan güzelliği, başkalarına mıydı?
İyi miydi?
Değildi.
Değildi, iyi değildi.Gözlerini sıkıca yumup kapatıyordu. Sanki hayal dünyasından çıkmak için ayrı bir çaba sarfediyordu. Titreyen bacaklarıyla zor dengede duruyordu. Bana bakmıyordu. Neden diye sorgulamaya gerek yoktu.
İhanet ederse, utancından bakamazdı tabii.Derinden.
Herkesle teker teker el sıkıştım. Muslera, Icardi, Kerem, Berkan... Sıra ona geldiğinde dünya bir saniyeliğine durdu. Başımın dönmesi geçti, sanki herşeyi daha net göstermek istercesine. Karaltılar geçti. Olayı idrak etmem içindi belkide. Gözlerimi, gözlerine rastgetirdiğimde birşeyler daha kırıldı içimde. Eskiden aşkla bakardık birbirimize. Şimdi eser yoktu o bakışlardan.
Aşkı bulmak için gözlerimizin en derinine kadar inmemiz gerekiyordu. Bu yabancılıkla bu imkansızdı, iki yabancı gibiydik