2.4

397 41 47
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum!🤍🥹
.
.
.
' Aşk yeniden
Akdenizin tuzu gibi
Aşk yeniden
Rüzgarlı bir akşam vakti
Aşk yeniden
Karanlıkta bir gül açarken
Aşk yeniden
Ürperen sahiller gibi
Aşk yeniden
Kumsalların deliliği
Aşk yeniden .. '
.
.
.
Derinden.

Yarım saat - kırk beş dakikalık bir yolculuğun sonunda varmıştık. Hızla arabadan inip benim kapımı açtı Alper.
Arabadan indiğimiz gibi , elimi tuttu.

Ona uyup peşinden giderken heyecandan düşüp bayılacağım diye korkuyordum.

Zaten görüş açıma giren ayçiçek tarlasıyla dipdibe olan bahçeli yazlık tarzı bir eve girmiştik.

"Barış Alper ?" Diye sordum ne olduğunu anlamayarak.
"Bekle güzelim , geldik." Dedi arka bahçe olduğunu tahmin ettiğim , ayçiçekleri ile mesafesi sıfır olan yere giderken.

Akşamüstünün yanık rengiyle adeta bir görsel şölen olan sarı çiçeklerden çevirince bakışlarımı , şaşkınlıkla baktım etrafıma. Barış ise bu sırada durmuş , benim incelememi bekliyordu gülümseyerek.

İki yanımda da biz vardık. Bizim fotoğraflarımız. Bir tuvale yerleştirilmiş , her birine ayrı not düşülmüş onlarca fotoğraf.

Çekindiğimiz ilk fotoğrafı inceledim ilk önce. İkimizinde o ilk heyecanı , çekingenliği vardı..
"Hayatımın anlamı olacağından habersizce."
Diye de not düşmüştü.

Şaşkınlıkla karışık gülümsemeyle diğer fotoğrafa geçtim. Saçlarımı Barış'ın dudaklarının üstüne doğru tutup kendimizce bıyık yaptığımız hem tatlı hem de komik bir fotoğraftı bu. Barış oldukça şapşik görünüyordu. Bense gülmekten çatlayacaktım adeta!
"Gülen yüzüm. Deli dolu Derin'im. Deli gibi seviyorum seni."

"Alper.." Diye mırıldandım istemsizce. Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum.

Kumsalda çekilmiş , yazın sıcağının kavruk tenimize işlediği fotoğrafı gördüm sonra.
Ben Barış Alper'in sırtındayken çekinmiştik.
"Kalbimde taşıyorum kızım seni , sırtımda da taşırım."

Yazan nota güldüm istemsizce. Beni sırtına almaya çalışınca itiraz etmiştim. O da tıpkı notta yazanı söylemişti bana. "Kalbimde taşıyorum kızım seni , sırtımda da taşırım seni."

İstanbul boğazına karşı çekinmiş fotoğrafa geçtim. Ben İstanbul'un eşsiz boğazüna bakıyordum , o da bana bakarak gülümsüyordu. "İkimizde boğaza bakacağız! Ona göre poz ver!" Diye onlarca kez uyarmama rağmen hemde.
"Dünyanın en güzel manzarası batsın. Seni gördüm ben."

Yağmurda , üstümüz sırılsıklam olmuş zarzor şemsiye tutarken çekinmiş fotoğrafımıza kaydı gözüm.
"Çünkü sen çölüme yağmur oldun."

Doğum günümde , bana aldığı kar küresi vardı bu foroğrafta. Ve kar küresinin içindeki özel mercek ile okunan dizeleri not düşmüştü.
"Öylesine güzel seviyorum ki seni. Öylesine saf , öylesine derin. Ve öylesine değil."

Bu sefer onun doğum gününde ona aldığım çokta makul bir fiyatı olmayan kramponlarla çekindiğimiz fotoğrafa daldı gözlerim. Ne kızmıştı "Bu kadar para vermeye gerek mi vardı? En güzel hediye sensin." Diye. Ve eksilerde olan edebiyatı ile yarım yamalak olan sözü söylemeye çalışmıştı bana o zaman. Ne komikti ama!
Bu sefer doğru ve tam yazmıştı nota.
"Senin bana nasip olman , şahsi hayatımın en değer biçilmez talihidir."

Tükeneceğiz | barış alper yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin