2.5

425 33 50
                                    

❤️‍🔥 "Dantellenmis geceler
Kan kirmizi ojeler
Kesik kesik cumlelerr
Cık cık cık daha nelerrr
Yansin geceleeeer
Sabahina söndürelimm.." ❤️‍🔥
.
.
.
Derinden.

Sayamayacağım kadar çok sarılma , tarif edemeyeceğim bir mutlulukla dikeliyorduk ayçiçeklerinin gölgesinde.

Akşamüstünün yanık rengi yerini gecenin karanlığına bırakırken , "Gece oldu , içeri girelim mi Derin'im?" Diye sordu.

"Olur ama bu fotoğraflar burada mı kalacak?" Dedim dudağımı büzerek. Hepsi benim canımdı bundan sonra.

"Verandaya taşıyayım ben güzelim , geç sen içeri üşütme." Dedi gülümseyerek.
Hiç hasta olmaya niyetim olmadığından başımı salladım.

Giderken elim boş gitmeyeyim diye birini alayım diye düşündüm. "Ben taşırım dedim ya yavrum , sen baştan yorma kendini." Dedi muzipçe sırıtarak. Kaşları mı kaldırdım. İmasını yanlış anladığımı sanmasam da hemen yanımdaki fotoğrafı aldım.

İlk çekindiğimiz fotoğraftı.
Yaptığı süpriz , ince düşünceleri aklıma gelince "Alper yaa!" Dedim istemsizce.

Gelip şakaklarıma bir öpücük kondurdu. "Derin'im." Dedi saçlarımı koklayarak.

Verandaya tuvali koyup yerleştirdiğimde içeri geçtim. Salaş , köşem bir koltuk ; oldukça şık bir şöminesi ve hoş bir kitaplığı olan salon karşıladı beni. İlerisinde ise ahşapla zenginleştirilmiş bir amerikan mutfak vardı.

Koltuğun karşısında duran üç kapaklı orta boy büfe dolabın üstündeki objeleri inceledim Alper gelene kadar. Mutfak masasının üzerindeki kırmızı elmaları gözüme kestirmişken içeri Alper girdi.

"Otur , yavrum. Yemekler geliyor. Sıcak olsun diye şimdi istedim. Çok acıkmadın değil mi?" Dedi ardarda. Benimle bir çocukmuşum gibi ilgilinmesi hep hoşuma gitmişti.

"Sorun yok , beklerim." Dedim ve durdum. "Sevgilim." Diye de ekledim. Gözlerindeki parlaklığı gördüğüm gibi gülümsedim.

Gelip dudağımın kenarına bir öpücük kondururken bende kalçamı mutfak masasına dayamıştım. "Bir daha desene." Dedi nefesi yüzümü gıdıklarken.
Zilin çalmasıyla nazikçe ittirdim onu. "Kapı." Dedim muzip bir gülümsemeyle kapıyı işaret ederken.

Gözlerini devirerek ilerledi.

Klasik bir yemek siparişi beklerken , özel servisle getirilen yemekleri ve mezeleri görünce şaşırmıştım. Barış , zincir restoranlardan fırlamış görünümlü garson çocuğa teşekkür edip gönderdikten sonra bana döndü.

"Otur güzelim." Dedi. "Çiçek tarlasının arasında garsonu nereden buldun?" Dedim.

Oturmam için sandalyemi çekerken kulağımda doğru konuştu. "Alper bulur." Sıcak nefesinin tenimde hissederken iyiden iyiye yanmaya başlayan gönlüme söz geçiremiyordum.

Kendisine biftek , bana da somon hazırlatmıştı. Onun kırmızı et yemesine şaşırmamak gerekirdi benimse kırmızı etle hiç aram yoktu.

Servisin yanında gelen şaraplara takıldı gözü. İsterdim , onunla bu ortamda bir kırmızı içmek ama hakkımı bir süreliğine daha kaybetmiştim.

Kadehimi uzattım. Şaşkın şaşkın bakıyordu. İçmeyeceğimi biliyordu. "Şalgam falan koy bari." Dedim. Güldü ve buzların arasındaki içeceklerden şalgamı bulup doldurdu.

"Bende şalgam içeyim. Sporcu adamım malum." Dedi kendinede doludururken.

Nihayet o da oturduğunda tadına baktım balığın. Zeytinyağlı ve biberiyeli somon için ölebilirdim! Lokmamı yutarken deminki söylediğine ithafen konuştum.

Tükeneceğiz | barış alper yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin