1.3

603 30 45
                                    

Kendi özel hayatım yoğun geçiyordu ondan anca şimdi atabildimm. Oy ve yorum yapmayı unutmayın bebislerr❤️‍🔥
Sınır: 20 Oy 15 Yorum🤍 Size güveniyorum🥹🫠❤️‍🔥
.
.
.
"Kül olur kalbindeki zamanla, yana yana yana, yana yana yana..."
.
.
.
Barıştan.

Belkide, şuan bu durumda olmamızın en büyük sebebi girmişti içeriye. 1,5 yıl önce, Derin'in yanına, otele gittiğimde oda da duran, bizim felaket fermanımızı imzalayan adam vardı karşımda.
Şimdilerde Derin'e inanan kalbim, aklımı karşımda duran herifi dövmek için öyle güzel ikna ediyordu ki!

Sinirler, öfkeyle bakıyordum adamın suratına.
O ise sahici bir sırıtışla, utanmaz utanmaz yürüyordu.

Okan Hoca, 'Hoşgeldiniz Avukat Bey." Diyerek selamladı.
"Hoşbulduk Efe ben, yeni avukatınız." Dedi ve Okan Hoca'nın uzattığı eli sıktı.

Bense yumruklarımı sıkıyordum. Şakaklarımdaki damar belirginleşmişti, emindim.
"Avukat bu mu?" Diye sordum dişlerimin arasından.
"Evet yeni avukatımız Efe Bey." Dedi Okan hoca tüm olanlardan bi' haber.

"Maça az kaldı, halletmem gereken işler var. Ben Efe Beyle telefondan az çok görüştüm, haberi var olanlardan. Zaten metni falan hazırladı, Derin'de gelince kamuoyuna karşı vazifemiz bitmiş olur." Dedi ve çıktı.

Kapının kapanış sesini duymamla Efe denen puştun üstüne saldırmam bir oldu.
"Lan sen hangi yüzsüzlükle geliyorsun buraya, şerefsiz!"
"Orospu çocuğu!" Hakaretleri ardı ardına sıralıyordum. O ise tek bir karşılık vermeyip, o iğrenç surat ifadesiyle beni tahrik ediyordu.
Tam yumruğumu suratına indirecekken, kapı sesiyle kafamı o tarafa yönelttim.

Hafif doğrulduğumda içeri gelen kişi Derin'di. Kapıdan içeri girmiş daha bizi farketmeden büyük kol çantasından birşeyler arıyordu. Kat kat olan düz saçları önüne düşmüştü. Ne kadar güzel göründüğünü farkında mıydı?
.
.
.

Derinden.

Okan Hoca'nın çağırmasıyla hemen otelden ayrılıp taksi çevirmiştim otele gitmek için. Az çok anlamıştım aslında neden çağırdığını. Barış'ın manşet olan yumruğu sonrası kamuoyu açıklaması, çevirelecek metinler, röportajlar..

Evet, ben yaptırmıştım o haberi. Şimdi içimde minik bir pişmanlık kıvılcımı tekrardan harlanıyordu. Öfkem bir su gibi engellesede o yangını, ara ara tekrardan çıkıyordu.

Kariyeri zarar görür müydü acaba?
Çok mu linç gelmişti?
Okan Hoca ne dedi?

Gibi gibi sorular aklımdaydı sürekli. Derin bir soluk alıp taksiden indim. Stada girip, Okan Hoca'nın bahsettiği gibi soyunma odasına doğru ilerledim. Antalya'da olduğumuz için özel bir odamız yoktu tabii.

Telefonumu çantama koymaya çalışırken kapıyıda açmı bulundum. Çantamın fermuarını kapatıp başımı kaldırdığımda ilk gözlerim Barış'ı gördü.

Hafif sağa kayan bakışlarımla o an bir şok geçirdiğimi hissediyordum. 1,5 yıl önce aşkımıza felaket fermanını yazan o şeresfiz karşımdaydı.

10 dakikada nasılda alt üst etmişti hayatımı, hayatımızı..

Deliydi bu adam, deli. Odama izinsiz girip birde nasıl iğrenç bir atmosfer oluşturmuştu o gün? Bizim o güzel aşkımızı bozmuştu.
Şuan tek yapmak istediğim o adamın ağzını burnunu kırmaktı. Ama yapamıyordum. Bacaklarım bir adım öteye gitmiyordu.

Barış bana doğru gelmeye başladı. Endişeyle bakıyordu suratıma.
"Derin, güzelim, iyi misin?" Dedi şefkatle.

Sahi, onun şefkatini ne çok özlemiştim ben.
Dünyanın en güzel şarkısı olan sessizliğini..
Dünyanın en güzel şiiri olan ismini.
Ve dünyanın en güzel bakan gözlerini.

Tükeneceğiz | barış alper yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin