0.9

1.1K 55 56
                                    

Oy ve yorum, lütfen..🥺🥹💗
.
.
.
"Ben sen sen diye bittim oğlum
Hadi bakalım unut, unutabilirsen.
Ben seni yudum yudum içtim oğlum
Hadi ol eskisi gibi ol, olabilirsen..."

Barıştan.

Kerem'in bağırmasıyla irkildim.
Gitmemi söylüyordu. Çünkü Derin, beni gördükçe daha da kötü oluyordu, eriyordu karşımda. Başım öne eğik bir şekilde odaya ilerlerken gözlerimin buğusunda bir sinem filmi açılmıştı.
Ve her sahnesinde Derin'in, her zerresi vardı..
Odaya girmemle önümdeki masaya tekme savurmam bir oldu. Elime geçen ne varsa dökerken, bunun hiçbirşeyi iyileştirmeyeceğini biliyordum. Aslında etrafımdaki eşyalara fiziki zarar vererek, Derin'e verdiğim o ruhsal zararı bastırmaya çalışıyordum..
Kıracak birşey bulamadığımda yatağa oturdum bir hışımla. Dirseklerimi dizime dayalı, başım ellerimin arasındaydı. Derin'in ruhuna zarar vermekle kalmamış, onu antidepresanlara bile başlatmıştım.
Her geçen gün eriyordu karşımda.
Sözleri kulaklarımdan gitmiyordu.

"Beni dinlemedin, inanmadın.."

Dinlememiştim evet. Bir anda çıkan öfkemle tüm yaşanmışlıkları silip terketmiştim onu.
Ve şimdi her daim aklımın en kuytusunda bulunan o düşünce daha çok açığa çıkmaya başlamıştı.
Ya hiç birşey göründüğü gibi değilse?
Dinleseydim, keşke.
İnansaydım, keşke..
Doğru söylüyordu belkide..
Aslında kalbimin en derinindeki muhabbet kuşu, Derin'in doğru söylediğini söylüyordu.
Ve yavaş yavaş ona inanmaya başlayan ruhumun önüne, onu terkedişimin gelmesiyle okkalı bir küfrü hakediyordum ben.

Odanın aralık kapısından giren kişiye baktığımda, Yunustu.
"Oğlum ne bok yedin lan sen? Ha, Barış söylesene kardeşim, ne bok yedin? Tamam, terketmişsin kızı. Hayatını sike çevirmişsin. Şimdi niye karışıyorsun hayatına? Neden yani? Kız orada ölü gibi yatıyor. Ne yapmaya çalışıyorsun oğlum sen?"
"Yedim, hayatımdaki en büyük boku yedim tamam mı? Şimdi kalbimin bir yanı ona inanmamı söylüyor, ne yapacağımı şaşırdım! Kafamı sikeyim tamam mı? Kafamı sikeyim!"
Ağlayarak ve bağırarak Yunus'a anlatmaya çalışırken kendimi, yere çöktüm.
"Gözlerimin önünde eriyor ve ben hiç birşey yapamıyorum." Dedim durgunca.

"Gözlerimin önünde eriyor ve ben hiç birşey yapamıyorum..."

Kendime geldiğimde ayağa kalkıp nasıl olduğunu sordum.
"Antidepresan kullanıyormuş. Arkadaşını aradık o söyledi. Kerem ve Berkan ilgileniyor. Aras'ta yanında. Bıraktığın enkazı toplamaya, 3 kişi zor yetiyor."

Kızaran gözlerimle Yunus'a baktım. Arkamdan seslenmesine aldırmadan hışımla odada çıkıp Derin'in odasına doğru ilerlemeye başladım.

Keremden.

Derin'in geçirdiği sinir krizinden sonra, ne yapacağımızı şaşırmıştık. Aras'ın dediğine göre Beren diye çok yakın bir arkadaşı varmış. Telefondan onu arayıp, durumu kısaca anlattım. Antidepresanları içirmemiz gerektiğini söyledi. Çantasından bulduğum gibi bir bardak suyla Derin'e döndüm.
"Derin, Derin. Kalkar mısın?"
Duymuyor gibiydi, sanki bu dünyada değildi. Berkanla buz gibi olmuş bedenini zar zor kaldırıp oturttuk. Aras'ında yardımıyla antidepresan ve suyu içirdiğimizde bir an olsun rahatlamıştım.
Evet, arkadaşım olan Barıştı. Ama eskiden de olsa yengemizdi Derin. Hem o kızı sırf Barış'ın arkadaşıyım diye bu halde bırakmak için insan olmamak gerekirdi.
Doktor bir arkadaşıma gerekenleri sormuştum. Berkan ve Aras'a emanet edip eczaneye gidiyordumki, odaya doğru gelen Barış'ı gördüm. Odaya girmek isteyince kolunu tutup durdurdum. Ne yaptığımı sorgular bir biçimde bakarken söze girdim

Tükeneceğiz | barış alper yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin